İhd Rize - Hopa Ve Fındıklı Temsilcilerinden Açıklama Geldi

15/12/2012 15:24

İnsan, Haklarıyla İnsandır.


Haber: Hayati Akbaş







İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilişinin 64. Yıldönümü nedeniyle İnsan Hakları Derneği Rize Temsilcisi Günay Karafazlı, yardımcıları Hopa Temsilcisi Saim Aydın ve Fındıklı Temsilcisi Onur Erşahin tarafından ortak bir açıklama yapıldı.

Yapılan ortak yazılı açıklamada, Evrensel Bildirge’de yer alan hak ve özgürlüklere dayalı uluslararası bir düzenin hala kurulamadığı ifade edildi. “İnsanlık korkudan ve yoksulluktan kurtulma hakkını kullanamamaktadır. Siyasal iktidarlar insan haklarını araçsallaştırılmaya devam etmektedir” denilen açıklamada, insanların ırkından, renginden, cinsinden, cinsel yöneliminden, dilinden, din ve mezhebinden, inancından, etnik kimliğinden, siyasi-vicdani ve felsefi kanaatinden bağımsız olarak, insan olmaktan gelen hakları ve dokunulmazlıkları olduğu vurgulandı.

TERÖR BAHANE EDİLDİ ÖZGÜRLÜKLER YOK SAYILDI

2012 yılında da 11 Eylül 2001 saldırılarının sonrasında geliştirilen güvenlik eksenli politikaların uygulanmaya devam ettirilmesi sonucu hak ve özgürlükler “terör” bahanesi ile kısıtlanmaya çalışılmış, dünyadaki militarist ve otoriter yönetim anlayışları güçlenmiştir. Bunun yanı sıra NATO’nun yeni strateji belgesi ve geliştirmeye çalıştığı füze kalkanı projesi bölgesel savaşların yaşanma ihtimalini artırmıştır.

YÜZ BİNLERCE İNSAN KENDİ KADERLERİ İLE BAŞ BAŞA BIRAKILDI

Kapitalizmin aşırı ve kontrolsüz üretiminin etkisiyle küresel ısınma dünyanın ekolojik dengesini bozmuş, insanlığı doğanın büyük gücüyle baş etmesi gibi ciddi bir sorunla karşı karşıya bırakmıştır. 2012 yılında dünyanın değişik bölgelerinde yaşanan deprem, sel, kuraklık vb doğal afetlerin ardından yüz binlerce insan kendi kaderleri ile baş başa bırakılmış, başta barınma, beslenme, sağlık, mülkiyet, iş ve eğitim hakkı olmak üzere pek çok hak ihlaline maruz kalmıştır.

KÜRT SORUNU TÜRKİYE'NİN EN ÖNEMLİ SORUNU

2012 yılına Türkiye açısından baktığımızda Kürt sorunu, Türkiye'nin insan hakları ve demokrasi genel sorununun en önemli halkası olmayı sürdürdü. Diyalog ve çözüm süreçlerinde yaşanan tıkanma şiddet ve çatışma ortamının tırmanmasına, dolayısıyla da yaşam hakkı ihlallerinde kaygı verici bir artışa yola açtı. Siyasal iktidarın Kürt sorununda izlediği güvenlik politikası çözümsüzlüğü derinleştirmiş, KCK adıyla anılan polis operasyonlarıyla Kürtlere, toplumsal muhalefete ve tabi ki BDP’ ye uygulanan yargı yoluyla baskı politikası halklar arasında duygusal kopuşa giden süreci hızlandırmıştır. Tam bir ayrımcılık yapılarak, sadece düşüncelerini sözle ve gösteriyle ifade eden BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için harekete geçilmesi Kürt siyasal hareketini yeni arayışlara itecek kadar tehlike içermektedir. Otoriterleşen iktidar bunu göremeyecek kadar körleşmiştir. Otoriterlik, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engel olarak durmaktadır.

DARBECİLERİN YARGILANMASI ÖENMLİDİR

2012 yılında darbecilere yönelik davalar açılması ve 12 Eylül döneminde yapılan işkencelerin soruşturulması önemli olmakla birlikte, siyasal iktidarın geçmişle yüzleşmeyi mahkeme salonlarının dışına çıkarmak istememesi, insanlığa karşı suçlarda zamanaşımını ortadan kaldırmaması, akıbeti bilinmeyen yüzlerce gözaltında kaybın araştırılmaması, yüzlerce toplu mezarın görmezden gelinmesi, özelikle doksanlı yılardaki faili meçhul cinayetlerin üzerine kararlılıkla gidilmemesi, BM Kayıplar Sözleşmesine taraf olunmaması, Uluslar arası Ceza Mahkemesinin yargı yetkisinin tanınmaması bu alanda yapılacak daha çok şeyin olduğunu göstermektedir. Siyasal iktidar gerçek bir geçmişle yüzleşmeden kaçmakta, birkaç dava ve soruşturma ile bu süreci geçiştirmek istemektedir.

GÜVENLİK GÖREVLİLERİNİN AŞIRI VE ORANTISIZ GÜÇ KULLANIMI

2012 yılında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü hakkına yönelik yine ciddi müdahaleler olmuştur. Müdahaleler sonucu 4 kişi yaşamını yitirmiş, 555 kişi yaralanmıştır. Güvenlik görevlilerinin aşırı ve orantısız güç kullanımında kimyasal aparatlar ( biber gazı ) önemli bir yer tutmaktadır. Nitekim ölüm olaylarının tamamı gazın etkisi ya da gaz bombası kapsülünün isabet etmesi sonucu gerçekleşmiştir. Ayrıca bu tür müdahaleler sırasında 6529 kişi gözaltına alınmış, 1831 kişi tutuklanmıştır. Müdahalelerde işkence dâhil her türlü kötü muamele yaşanmıştır. 2012 yılında İHD verilerine göre sadece üç ayrı özel raporda ( nevroz, açlık grevleri, 14 Temmuz ) belirtilen gösteri hakkı ihlalleri durumun vahametini ortaya koymuştur.

TUTUKLU OLAN GAZETECİ SAYISI 75’DİR

12 Eylül 2012’de Kürt siyasi mahpus tarafından tecridin kaldırılması, anadilinde eğitim ve savunma gibi talepler için başlatılan ve Ekim 2012 sonu itibarı ile 780 mahpusun devam ettirdiği süresiz ve dönüşümsüz açlık grevinin ölümlere yol açmadan 67. Gününde sonlandırılması sevindirici olmakla birlikte yetkililerin mahpusların yaşamlarını koruma yükümlülüklerini yerine getirmede gösterdiği isteksizlik ve duyarsızlık kaygı verici olmuştur.

Basın Özgürlüğü alanında yaşanan ihlaller 2012’de daha da artmıştır. Halen tutuklu olan gazeteci sayısı75’dir. Yayını durdurulan gazete ve dergi sayısı ise tespitlerimize göre 17’dir. Ayrıca 564 adet yayına (kitap, takvim, afiş, broşür, poster) el konmuştur. Erişime engellenen web sitesi ise sayısı 22536’dır.

2012 yılında ifade özgürlüğü kapsamında 301 kişi hakkında toplam 908 yıl 2 ay 8 gün hapis cezası verilmiştir. 1088 kişinin ise yıl içinde yargılanması devam etmiştir. 5 kişiye toplam 43780 TL para cezası verilmiş olup 50 kişinin yargılanması ise 3. yargı paketi uyarınca ertelenmiştir. Maalesef İfade Özgürlüğü alanında hiçbir iyileştirici adım atılmamıştır. Türk Ceza Kanunu’nun da (TCK) en az 15 maddede düşünceyi ifade özgürlüğünü kısıtlayan ve cezalandıran hükümler bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Terörle Mücadele Kanunu başta olmak üzere birçok kanunda ifade özgürlüğünü sınırlayıp cezalandıran hükümler bulunmaktadır.

İnsan hakları savunucularının üzerindeki baskılar 2012 yılında da devam etmiştir. İHD MYK üyeleri Muharrem Erbey, Osman İşçi ve Ali Tanrıverdi’nin de aralarında olduğu 15 İHD yöneticisi tutuklu bulunmaktadır.

2012 YILININ İLK 10 AYINDA TOPLAM 216 KADIN ÖLDÜRÜLMÜŞ

KCK operasyonlarıyla yürütülen siyasi, hukuki ve idari baskı devam etmekte, uzun tutukluluk süreleri göze çarpmaktadır. 2012 yılının ilk 11 ayında bu kapsamda 2194 kişi gözaltına alınırken 912 kişi tutuklanmıştır. Bu sayılar geçen yıl 2047 gözaltı, 836 tutuklama şeklinde olmuştur.

Türkiye kadına yönelik ayrımcılık ve şiddetin çok yoğun olduğu bir ülke olma özelliğini korumaktadır. İHD’nin verilerine göre 2012 yılının ilk 10 ayında toplam 216 kadın öldürülmüş, 96 kadın yaralı olarak kurtulmuş ve 519 kadın şiddet, taciz ve tecavüze maruz kalmıştır.

İşyerlerinde sağlık ve iş güvenliği açısından etkin denetim mekanizmalarının işletilememesi nedeniyle her geçen gün iş kazaları ve meslek hastalıkları artmakta işçilerin sağlıklı yaşam hakları ellerinden alınmaktadır. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin raporuna göre 2012 yılının ilk 11 ayında tüm iş alanlarında iş kazaları/cinayetleri sonucu en az 815 işçi yaşamını yitirdi, 3184 işçi de yaralandı.

“MÜCADELE SÜRDÜKÇE, UMUTLARIMIZ SÜRECEK”

“Ezilen, sömürülen ve ötekileştirilen kesimlerin ve bireylerin mücadelesi sürdükçe umutlarımız da sürecektir” diye devam eden açıklamada, özetle şu ifadelere yer verildi:

“Uluslararası sermayenin küreselleşme politikalarının yol açtığı ağır ekonomik kriz tüm dünyayı etkilemeye devam ediyor. 2012 yılında dünya halkları derinleşen işsizlik, açlık ve yoksullukla birlikte artan yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve nefret söyleminin öne çıktığı hak ihlallerine maruz kalmıştır. Birçok ülkede adeta uluslar arası sermayenin el koyduğu ve teknokrat hükümetler eliyle yönettiği yeni bir yönetim biçimine geçilmiş, milyonlarca insanın ekonomik ve sosyal hakları sermayenin insafına terk edilmiştir. Dünyanın en çağdaş insan hakları belgesi 64 yılı geride bırakıp 65. Yılına girerken, ne Dünyada ne de Türkiye’de evrensel insan hakları değerlerini tümüyle yerleştirebilmek olanaklı değilmiş gibi görünse de, kişisel, siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel, dayanışma ve topluluk hakları için mücadele eden halkların, işçi ve emekçi sınıfının, ezilen, sömürülen ve ötekileştirilen kesimlerin ve bireylerin mücadelesi sürdükçe umutlarımız da sürecektir. ” denildi.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 15.12.2012 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.


En Çok Okunan Yaşam Haberleri
 » Şehir Plancıları Hopa’nın Haritasın...
 » Hopa’da Gergin Anlar...
 » Makedonyalı Türk Gençler Çaykur'un...
 » Hopa Uluslararası Lojistik Kongresi...
 » Dsi Artvin Bölge Müdürü Yıldız’dan...
 » Tiflis - Trabzon Direkt Uçuşları Ba...
 » Bakan Uraloğlu’ndan Rize - Artvin H...
 » Kemalpaşa Kaymakamı Ayaz Denetime Ç...
 » Kokarca Böceği İstilasına Rize Bele...
 » Başkan Erhan Yılmaz’dan İşadamı İsm...