Artvin’in hemen üzeride bulunan ve Artvin kanayan yarası madencilik faaliyetleri tepkiler devam ediyor. Bu kapsamda Yeşil Artvin Derneği tarafından “ Maden Kıskacında Artvin” konulu panel düzenlendi. Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezinde dün yapılan panele konuşmacı olarak Jeoloji Yük. Müh. Tahir Öngür, Yrd. Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu ve Av. Bedrettin Kalın katıldı. Panele katılım oldukça fazla olurken katılanlar arasında Artvin Belediye Başkanı Dr. Emin Özgün, CHP İl Başkanı Selim Bilgin, Kılıçkaya Belediye Başkanı Erdoğan Gazihan, MHP İl Başkan Yardımcısı Köksal Portakal, CHP Merkez İlçe Başkanı Cüneyt Öztürk, İl Genel Meclisi Üyesi Turan Yüksel, Artvin Ticaret Odası Başkanı Kurtul Özel, Artvin Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Demirhan Elçin, Türkiye Kamu-Sen Artvin İl Temsilcisi Uğur Özer, OR-KOP Artvin Temsilcisi Hasan Yaşar, ADD Artvin Şub Başkanı Ahmet Biber, Türk Ocakları Artvin Şubesi Başkanı Hüseyin Kurt, CUMOK Artvin İl Temsilcisi Fuat Özbey, Avcılar ve Atıcılar Derneği Başkanı Necmi Asuman’ın yanı sıra Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcileri ve vatandaşlar yer aldı.
BİR KISKACIN İÇERİSİNDEYİZ
Panelde ilk olarak Yeşil Artvin Derneği Yönetim Kurulu üyesi Av. Bedrettin Kalın konuştu Kalın konuşmasında; “Panelin ismi maden kıskacında Artvin neden böyle bir isimle bu panele başladığımızı önce kısaca anlatayım. Biz aslında Cerattepe ve Genya için toplandık ama gerçekten bir kıskacın içinde olduğumuzu hissediyoruz. Şu küçücük Artvin’de 325 tane maden ruhsatı var henüz 11 tanesinin etkilerini görebiliyoruz. 325 tanesi açıldığında bunun etkisini düşünün. Bu 325 maden ruhsat yaşam alanlarımızın neredeyse tamamını kapsıyor 43. 500 tane maden ruhsatı verilmiş son 8 -10 yıl içerisinde Türkiye genelinde. Yüzölçümü olarak ülkenin 5/2’sine tekabül ediyor. Verecek bir tek çakıl taşımız yokken ülkenin 5/2’si gitmiş. O nedenle maden kıskacında Artvin ve Maden kıskacında Türkiye diyoruz.
Bu paneli şöyle düşündük bu madenin jeolojik ve ekolojik etkileri konusunda ben bir şey söylemeyeceğim. Çok değerli bilim adamlarımız var benim de söylemem abes olur. Geçmişten bu yana gelen mücadeleyi kısaca özetleyeceğim.
Cerattepe mücadelesi aslında 1986 yılında bu bölgede MTA tarafından yapılan jeolojik sondajlarla başlıyor. 1988 yılında ise Cominco madencilik bu alanda ruhsat haklarının satın aldıktan sonra Cerattepe’de maden işletmeciliğine yavaş yavaş başlıyor. 1996 yılında itibaren de çevresel etkiler hissedilmeye başlıyor. Daha sonra buna karşı örgütlenme ve mücadele etme gereği üzerine 1995 yılında Yeşil Artvin Derneği kuruluyor. O tarihten bu yana halkın örgütlenmesinde ve bilinçlendirilmesinde önemli etkinlikler yapılıyor. Çevre Bakanı İmren Aykut ile yapılan görüşmenin ardından 2000’li yıllara kadar bu faaliyetler durduruluyor. 2000’li yıllarda ise İMNET Mining isimli bir Kanada şirketine maden ruhsatı Cominco tarafından devrediliyor ve tekrar maden mücadelesi başlıyor. 2005 yılı itibariyle Yeşil Artvin Derneği ve Artvin Barosu olarak maden ruhsatlarının iptali için dava açıyoruz. Davanın en büyük dayanaklarından birisi o zaman Kafkas Üniversitesine bağlı olan Artvin Orman Fakültesi’nin Dekanı Cantürk Gümüş ve 23 akademisyenin imzası ile bir akademik genel kurul raporu yayınlanıyor. Biz bütün açtığımız davalarda ve daha sonraki süreçte bu raporu rehber ediniyoruz. Bir üniversitenin bir şehri nasıl rehberlik edeceğini de bu raporla görüyoruz. Daha sonraki süreçte Rize İdare Mahkemesine 2005 yılında bir dava açılıyor 2008 yılında bu davaları kazanıyoruz. Şirket ve Bakanlık bu davaları temyiz ediyorlar. Danıştay tarafından karar onaylanıyor. 2008 yılı sonu itibari ile kararlar kesinleşiyor ve o dönem için maden şirketinden kurtuluyoruz. Ama bir gün yeniden geleceklerini her zaman düşünüyorduk ve her zaman da hazırlıklıydık. Yine bu süreçte TBMM Çevre Araştırma Komisyonunun bir gezisi oldu ve Cerattepe Bölgesinde ÇED raporu alınmaksızın bir madencilik faaliyeti yapılamayacağı da meclis tutanaklarına geçti. 1343 maden alanının yeniden ihaleye çıkarılacağı duyuruldu. Bu alanlardan ikisinin Cerattepe ve Genya bölgesi olan alanlar olduğunu öğrendik. Yine resmi gazetede yayınlanan ilanlardan 17 Şubat 2012’de ihalenin yapılacağını öğrendik. Bu toplantılar neticesinde Artvin’i temsil eden insanlarla Ankara’ya gittik. Birçok parti temsilcisi ve Enerji Bakanı Taner Yıldız ile görüştük. Bakana mahkeme kararlarına rağmen burada madencilik işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu anlattık. Bakan bu serzenişlerimize olumlu yanıt vermediler. İnceleyeceklerini toprağın altındaki zenginlik ile üstündeki zenginliği mukayese edeceklerini söylediler. Fakat bir inceleme olmaksızın tarihinde ihale gerçekleşti. Bu ihalenin şaibeli bir ihale olduğunu söyledik. Yapılan ihalenin ihaleye fesat karıştırmanın her türlü şartını düzenlediğini ifade ettik. Bakana da söyledik bu ihale şaibeli bir ihaledir dedik.
BİZ ŞAİBELİ OLDUĞUNU SÖYLEDİK
Biz peki şaibeli olduğunu neden söylüyorduk. İhaleye girmek için teminat bedeli olarak 50 milyon lira yatırmanız gerekiyordu. Bu zaten rekabet özgürlüğünü engelleyen bir durumdu. Bunu verebilecek şirketler zaten Türkiye’de birkaç tane daha olur. Bir başka şartı daha vardı. İhaleyi kazanan firma tarafından yukarıda belirtilen miktarda (10 yıl içerisinde 500 bin ton gristel metal) işletimi yurt içinde yapılıyor diyordu. Sayın milletvekilimiz soru önergesi ile bu nitelikte kaç tesis olduğunu sorunca Eti Bakır’a ait bir tesis olduğu cevabını verdi Sayın Enerji Bakanı. Böyle bir ihale olur mu? Çaba gösterseniz bu ihaleye daha iyi nasıl fesat karıştırabilirsiniz? Bu ihale adrese teslim fesat karıştırılmış bir ihaledir. Usule ve yasaya aykırıdır.
CERATTEPE ATIN GÜMÜŞ ÇİNKO VE BAKIR MADENLERİNİ İÇERİYOR
Nitekim bugün hepimiz biliyoruz bu madenin kimin tarafından işletildiğini. Birincisi bu ihaleye fesat karıştırma durumunda dolayı bu ihaleye karşıydık. İkincisi de bu ihalede iki tane maden işletme ruhsat alanı vardı. Genya’yı kapsayan ruhsat alanı altın ve gümüş içerirken Cerattepe Atın gümüş çinko ve bakır madenlerini içeriyor. 500 bin ton gristel metal üretimini şart koşuyor. Aksi takdirde teminatınızı yakarım diyor.
İnanılmaz büyük bir alan Maden ruhsat alanı haline getirilmiştir. Şartname ile ilgili söyleyebileceklerimiz bunlar. İhale yapıldıktan sonra bu ruhsatların iptali için 258 davalı ile Artvin Barosu’ndan 30’un üzerinden avukat ile dava açtık. Rize İdare Mahkemesi çevresel etkilerin bu kez olamayacağını düşünerek yürütme durdurulmasını kabul etmedi. Bölge İdare Mahkemesine yapılan itiraz necisinde Trabzon Bölge İdare bir kez daha bizi haklı bularak yürütmenin durdurulması talebini kabul etti. Bu her şey değil mücadelemize geri adım atmadan devam edeceğiz. Bu konuda ilimizin milletvekili bir önerge verdi önümüzdeki günlerde de mecliste gündeme gelecek bu konu.
Bir yerel gazetede “Özaltın aklandı” başlıklı bir haber çıktı. Belediye başkanımızın katılımı ile Yeşil Artvin Derneğinin organizasyonun bir gezi düzenlendi. Saki bu giden grup yapılan 3 sondajın çevresel etkilerine bakmaya gitmiş gibi safiyane bir düşünce içerisinde olduğumuzu düşünerek bu 3 sondajın çevreye etkisi olmadığını söyleyerek böyle bir beyanda bulunmuşlar. Kazdağlarıdna sondajdan sonra ne hale geldiği ortadadır. O zaman da Hilmi Güler sondajların çevreye etkisi olamadığını söylüyordu.
Hani şair diyor ya bunlar engerek bunlar çıyanlardır. Bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır. Tanı bunları tanı da büyü diyor ya bunları tanıyacağız.
Maya takvimine göre kıyametin kopacağı gündemine ilişkin NASA dünyayı böyle bir tehlike beklememektedir. Dünya için en büyük tehlike insanlıktır demiştir. Gerçekten çok doğru bir tespit.
JEOLOJİ YÜK. MÜH. TAHİR ÖNGÜR “ESKİDEN DAHA ŞANSLIYDIK”
Jeoloji Yük. Müh. Tahir Öngür yaptığı konuşmada şunları söyledi.
“ Artvin’e değişik nedenlerle 3. gelişim ancak ilk kez Cerattepe’ye bugün çıktım. Çok duygulandım. 46 yıllık meslek hayatımda da hep bunu yaşadım. Gelecek yıllarda ne olacağını da çok iyi biliyorum. Onun için çok gerginim. 1995’ten bu yana Cominco vardı IMNET vardı ve onun kurduğu Artvin Bakır vardı. O dönemlerde biraz şanslıydık. Kanada’daki Toronto ve New York borsasındaki spekülasyonlar ile para kazanan bir firmanın ruhsatı bile olmadığı ortaya çıkınca çok sıkı denetimler getirildi bu borsalara. O dönemdeki şirketlerin yaptıkları işleri tek tek deklere etmesi zorunluluğunun avantajı vardı. Ancak Özaltın’ın ne yaptığını deklere etme şartı yok ülkemizde bu nedenle basına verdikleri birbiri ile çelişen beyanları ile öğrenmeye çalışıyoruz.
Cominco döneminde 70 metre yükseklikteki atık barajları gündeme geldi. Daha sonra tepkiler üzerine IMNET tamamen yeraltı işletmesi ile altın çıkarmayacaklarını bakır işleteceklerini söylediler. Duvara asılmış bir tablo gibi olan Artvin’den onlarca binlerce ton cevherin Çayeli’ne taşınacağını söylediler. Yine tepki alınca arkadan bir teleferik ile taşınması gündeme geldi.
Buradaki cevher çok eski o zamanki volkanik etkilerin biriktirdiği kayalar arasında. Yataya yakın bir şekilde yayılan cevher şeklindedir. Yukarıda da oksitlenmiş bir zone (alan) var. Yukarı ki tabaka diyebileceğimiz bölümde Altın gümüş ve bilhassa bakır var ve bu zone altında kükürtle birleşen bakırın öncelikli olduğu ancak altın da gümüşünde az miktarda bulunduğu bir bölümü var.
Söylenenler işe kaldığı yerden soyunulduğunu gösteriyor. Kapalı işletme ile bakır çıkartılacak Bölgedeki yeraltı suyu düzeyi 60 m’den fazla düşürülecek. Pasası bir yerde, cevheri bir yerde stoklanacak, Cevher ayıklanacak, burada kırılıp öğütülecek. Kimyasallarla işlenecek köpüklü ayrılıp konsantre edilecek. Suyu alınıp Hopa’dan Samsun’a taşınacak. Sulu kimyasallı batığı bir atık barajı biriktirecek. Yeraltında kalan boşluklar doldurulacak (ki açık ocak altın işletmesinde zorluk çıkmasın)
ARTVİN’E MADEN DEĞİL SU VE DOĞA LAZIM
Artvin Kentinin tepesinde; ağaç kesimi, yol açımı, toz, pasa yığınları, cevher stokları, Zenginleştirme tesisinde kurulacak kimyasallar, atık barajı, kirlenen yer altı suyu, asit maden drenajı, patlama ve heyelanlar yaşanacak.
İhaleye çıkan ruhsat arama ruhsatı. Artvinliler direnmese işletme ruhsatı olacaktır bu. En çok 3 yılda işte buldum işletme ruhsatı ver denilebilecek. Belli ki beklenmeyecek, ruhsat henüz arama aşamasında iken işletmenin CED süreci başlatılmış. Ruhsatın büyük bölümü Artvin’in Turizm Alanı üzerinde. İşleme ise eski tasarlanan yerde ruhsatın bir kenarında Cerattepe’de. Ruhsat 4. Madenler için verilmiş (Bakırı da altını da kapsıyor)
Atık barajı için 4 ayrı yer belirlenmiş. Bu dört atık barajı alternatifi hep kalacak ancak bunlardan birini seçecekler. Üstteki oksitli zone u işlettikleri zaman siyanür kullanmak zorunda kalacaklar. Burada yedek atık barajı sahaları gerekiyor. Tabi şunları sormak lazım;
İçinde ne birikecek, hacmi ne kadar, biçimi nasıl hangi gereçle yapılacak ne kadar yükseklikte olacak şimdilik pek belli değil bunlar. Bugün öğlenden önce gittik son derece pasaklı çalışıyorlar sondajları sürüyor.
Asit maden drenajı; Cevher kükürtlü, sülfürlü, pasa yığılmalarında güdecek ve sonra bir bölümü yer altında depolanacak olan yan kayada da çokça sülfürlü. Sondaj bitti anda asit açığa çıkıyor.
MADENE HAYIR ARTVİN’İ TERCİH EDERİZ.
Artvin’in içeme suyu; Artvin kenti iyi su kullanıyor ve yeterli su kullanıyor. Ve sürelikli olarak da yatırıma devam ediyor bu konuda. Ancak bu çalışma devam ederse hemen değil birkaç yıl sonra Artvin’in içme suyunun kullanılamayacağını söyleyebiliriz. O yüzden Artvin’e maden değil su ve doğa lazım diyen bir tepki örgütlenmiş.
Kayanın kayma dayanımı zaten düşük. Diri heyelanlar var, yük dağılımı (kazılar, dolgular, yollar, trafik ile) daha da bozulacak. Yeraltı suyu düzeyi olumsuz etkilenecek, su düzeyindeki salanımlar heyelanları olumsuz etkileyecek. Gözenek suyu basıncını artıracak etkiler içinde deprem ve patlayıcılar da var. Dolayısıyla patlamalar heyelanları tetikleyecek. Ceratatpe’de patlatmaları kimse küçümseyemeyiz. Depremsiz bir yöre dedik. 100 Km çaptaki aşanda 5’ten büyük deprem üretmiş. Atık baraj ve heyelanlarınızı tedbir şer alarak koruma zorunda kalıyorsunuz. Bunlar 1, 7650 metre üstünde başınızın üzerinde olacak. 10-12 milyon kayanın indirileceği alan haline gelecek. Burada ağaç kesmek demek yenisinin yaşayamam yok edilmesidir. Madene hayır Artvin’i tercih ederiz. Panelde konuşma yapan son konuşmacı olan Yrd. Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu ise şunları söyledi
“Ne yazık ki bir problem için bir araya geldik ama bir araya gelebilmek Artvinlinin en büyük özelliklerindendir. Eğer sizler olmasaydınız bizlerin yaptıklarının bir anlam ifade etmeyeceğini de biliyoruz. Bunu yaşadık çünkü. 1995 yılında bu salonda çok canlı çok heyecanlı bir toplantı yapılmıştı. Bu dönemin başları çok sessiz ve sakin gidiyordu. Fakat sonraları ne olduğunu anlayınca tepkiler artmaya başladı. İlk yapılan sondajın sonunda MTA buradaki cevher ekonomik değildir diye bir rapor hazırladı.
Önce sondajlar başladı. Hakikaten daha sondaj aşamasında bile fecahatlar söz konusuydu. Sondajlardan çıkan atıklar üzerinde ot bile bitmemektedir. Ağaçlar kesildi ve bu ağaçlar zaten kuruyorlardı dendi. Oysa ki bu ağaçlar doğal yaşlı ormanlar dediğimiz ve sahip olan ülkelerin korumayı bir itibar meselesi gördüğü ormanlardı. Sonra tünel yapıldı doğal yaşlı ormanları böğründe.
Mahkeme kararı ile durdurulması iptal edilmesi Artvin’in büyük bir başarısıydı aslında. Bu kamuoyuna da pek yansımadı. Ama sonra tekrar faaliyetler başladı yangından mal kaçırırcasına bütün ağaçlar kesilmeye başladı. Burası sığ toprak olduğu için sadece ladin yaşayabilmekte. Hemen düz bir yerde değiliz etrafımız dağlarla çevrili ve bu dağlarda yapılacak olan madencilikten söz ediyoruz. Şüphesiz ki burası bir yaşam alanı olmaktan çıkacak.
Tiryal gölü, Murgul’un hemen üstünde bir göl. Suyunun boşaltılması için çalışmalar yapılacağı söylendi. Hangi gölden bahsediyoruz biyolojik açıdan çok çeşitliliği ve özelliği olan bir göl burası.
ARTVİN CERATTEPE BÖLGESİNDEN ÇORUH VADİSİNE KADAR BİR HEYELAN BÖLGESİDİR
Oysa Artvin’in seçenekleri başka, Av turizmi, Ne kadar çok tür ne kadar çok sayıda yaban hayvanı o kadar sağlıklı ekosistemler ve av turizminden gelir demek.
Ülkelerin biyolojik çeşitlilikleri tarım hayvancılık ormancılık bal üretimi ve turizmi doğrudan etkiler. Ancak bu yatırım denilen ve esasında buradaki tüm faaliyetleri sonlandıracak çalışmalardır yapılacak olan madencilik çalışmaları.
1994 yılında bu ülkenin madenlerle ve heyelanlarla ilgili en yetkin kurumu MTA bir rapor hazırladı; Artvin Cerattepe bölgesinden Çoruh vadisine kadar bir heyelan bölgesidir ve buradaki patlamaların heyelanı tetiklemesi söz konusudur denildi. Şimdi ise patlatmalar olduğu zaman merak etmeyin biz bu heyelanı engelleyeceğiz diyebiliyorlar.
Kendi maden teknolojisini oluşturamamış hiçbir ülkenin madencilikten kar sağlama şansı yoktur. Gerçekte %100 yabancı sermayeli bir firmanın Çayeli’ndeki bakır fabrikasına Çayeli Bakır, Artvin’de ise Artvin Madencilik adıyla icra-i faaliyette bulunması, gizli niyetin açık kanıtıdır.
Altın çıkarma esnasındaki atıkları ve oluşan çevresel yıkımları ortadan kaldırma masrafları altından ekonomiye kazandırılan masrafları geçmektedir.
Biz şunu söylediler geçmişte merak etmeyin biz bunun üzerine çok iyi bir toprakla örteceğiz ve aynı endemik türleri yeniden yetiştirebileceğiz. Bu mümkün değildir. Keşke mümkün olsa. Diğer bir yandan ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ne işe yarar. Birilerinin korunduğu ortada fakat korunan doğa ve insanlar olmadığı ortadır.
Murgul’a bakın, bu felaketin orada olduğunu bile bile biz çok çevreci bir kuruluşuz gereğini yapacağız demeleri ne kadar inandırıcıdır? Sonra bu insanlar çok çevreciyiz diyorlar Çayeli’nde hiçbir ayrıştırmaya tabi tutulmayan atıklarını denize döküyorlar ve biz onları hamsi ile yiyoruz. Murgul ortada, Çayeli ortada, Küre ortada ve halen daha zararsız bir şekilde bu işi yapacağız diyorlar.
Sevgili dostlar bazıları bize her yer Trabzon diyorlar ya bize hiçbir yer Artvin değil. Onun için Cerattepeyi de Genya’yı da Artvin’i de vermeyiz. Bu bir tür küçük ölçekli kurtuluş savaşı Artvinliler için. Unutulmasın bir Mısırlı Aktör söylemişti bunu “insanların gücü güçlü insanlardan daha büyüktür” dedi.
ARTVİN TURİZM VE EĞİTİM KENTİ OLSUN
Artvin Belediye Başkanı Emin Özgün Ceratta ve Genya dağında ki maden ihalesini alan şirketlere sert tepkide bulunarak çağrıda bulundu.
Artvin Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür merkezinde Yeşil Artvin Derneği tarafından düzenlenen Maden Kıskacında Artvin Konulu panelde konuşma yapan Emin Özgün maden şirketlerine yüklenerek Artvin’de maden çıkarılmasına izin vermeyeceklerini söyledi.
Emin Özgün yaptığı konuşmada şunları dile getirdi. “Ankara’daydım bir adam beni aradı madenle ilgili seninle görüşmek istiyorum dedi. Adı Hayrettin Özaltın. Dedim ki ben 14 yıldır belediye başkanıyım. Hiç aklına Artvin Belediye Başkanının hemşerin olduğu aklına gelmedi de şimdi mi geldi. Dedi ki bize yardımcı ol. Sen bize yardımcı ol dedim ben de. Bu adam turizmci dedim ki Hayrettin Bey gel sana Artvin’in yerüstü zenginliklerini peşkeş çekelim.
Yıllardır hemşerimiz olduğunu unutan bir adam kimle ortak Mehmet Cengiz, kim bunlar hangi iktidar olursa olsun tüm ülkenin zenginlikleri peşkeş çekilenler bunlar.
ALLAH KISMET EDERSE HATİLA SUYU ARTVİN’E GELECEK
Tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan bu değeri bu adama 10 liraya verdiler. Kim bu adamlar ya? Bunlar aç gözlü, bunlar dünyanın ölümlü olduğunu bilmeyen ne olduğu belirsiz iş adamları. Biz bu ülkenin yeraltı yerüstü zenginliklerinin işletilmesine karşı değiliz. Diyoruz ki Artvin Turizm ve eğitim kenti olsun. Sen 10 yıllık çalışman sonrasında Artvin’in bu geleceğini tehlikeye atacaksın. Gel 10 sene Artvin’de kaç lira kazanacaksın? Sadece Hatila suyunun değeri 10 milyar dolar değerinde. Allah kısmet ederse Hatila suyu Artvin’e gelecek. Yani bunlar bir değerimizi yok ederek Artvin için ülke için katma değer oluşturacak.
Sen benim hemşerimsin Sayın Özaltın, sen iyi bir turizmcisin sana Kafkasör’de bir tatil köyü yapalım. Ben Artvinliden izin alacağım burayı sana peşkeş çekmek için neden böyle diyorum çünkü bunlar alışmışlar bunlar paraya doymazlar.
BİZE HER YER ARTVİN OLAMAZ
Bir Belediye başkanı kentine fayda getirecek bir işe karşı çıkar mı bu bilim adamları burada yalan mı söylüyorlar? Artvin bizim sevdamız, biz Artvinli olmakla gurur duyuyoruz. Biz Ticaret Odası Başkanı ile Çin’e gittik orada Trabzonlular bir yazı çıkarttılar bize her yer Trabzon diye. Dedim ki Trabzonlular bize her yer Artvin olamaz.
Bedrettin Bey az önce dedi ki burada maden firmasının temsilcileri var. Onlara diyorum ki yazık. Kaç lira para veriyorlar size gelin sizi Belediye’de çalıştırayım.
Bunlar yabancı şirketlerin işbirlikçileri, onlara buradan tekrar sesleniyorum, bakın Artvin’de siyasi olarak da bunlara karşı olma işbirliğini sağlamıştık biz. Geçmişte böyle bir toplantı yapmıştık AK Parti Milletvekili Ertekin Çolak’da vardı. Bugün bakıyorum AK Parti İl Başkanı burada yok. Geçmişte bu birlikteliği sağladık. Şimdi de sağlayacağız. Sağlamak zorundayız. Faklı düşüncelerde olabilir, siyaset farklı düşünceleri yarıştırma sanatıdır.
Bir basın toplantısında bir şey söyledim; canımıza kast edenin. Söylemiyorum gerisini. Beni şikâyet ettiler yargılanıyorum. Ama yine söylüyorum; canımıza kast edenin canına kast ederiz. Sakın ha sakın Artvinlinin bu sessizliği kimseye cesaret vermesin, biz ne zaman susacağımızı ne zaman kükreyeceğimizi çok iyi biliriz. Allah kısmet ederse Haziran Ayında Yeşil Artvin Derneği ile birlikte dışarıdan gelecek Artvinliler ile birlikte 20 bin kişi 30 bin kişi ile miting yapacağız. Şimdi sessiz olduğumuza bakmayın, kış ayları diye uykudayız. Biz hep birlikte bunların hakkında geleceğiz Artvin’den bunları def edeceğiz. Panel katılımcıların sorularının cevaplandırılmasıyla son buldu.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 04.12.2012 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle