TMMOB Artvin İl Koordinasyon Kurulu Odası Artvin İl Temsilciliği görevini yürüten Jeofizik Mühendisleri Odası Artvin il Temsilcisi Hakan Yavuz 17 Ağustos 1999 depreminin 13. Yılı nedeniyle bir basın açıklaması yaptı. “Unutmayacağız, unutturmayacağız” vurgusu yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi; “Dünyanın en aktif ve yıkıcı deprem üreten fay hatlarının üzerinde bulunan ülkemiz topraklarının yüzde 93'ü, nüfusunun yüzde 95'i, sanayi kuruluşlarının ise yüzde 98'i deprem bölgeleri içindedir. Ülkemiz asrın felaketlerinden biri olan 17 Ağustos 1999 depremini yaşamıştır. Depremden sonra 13 yıl geçti ve 2012 yılma kadar orta büyüklükte Simav, Tekirdağ, Ceyhan ve Elazığ depremleri ile büyük Van depremi yaşandı ve ülkemizin depreme tam olarak hazır olmadığı gerçeği bir kez daha kanıtlandı. 17 Ağustos 1999 tarihinde Kocaeli-Gölcük'te meydana gelen deprem, resmi raporlara göre 17 bin 480 insanımızın ölümüne, 43 bin 953 insanımızın yaralanmasına ve 30 milyar dolar maddi zarara uğramamıza neden oldu. 12 Kasım 1999 Düzce depremi ise bin’e ne yakın insanımızın ölümüne, yüzlerce konut ve işyerinin yıkılmasına ve ağır hasarlar meydana getirmiştir. 23 Ekim 2011 tarihinde Van ili Tabanlı Köyü merkezli deprem ise 600 insanımızı kaybetmemize. 2 bin 500 kişi yaralanmasına birçok binalar ve işyerleri yıkılması veya ağır hasarların meydana gelmesine sebep olmuştur. Ülkemiz depremlerde; neden bu kadar insanlarımızı kaybetti? Neden insanlarımız yaralandı? Niçin bu kadar maddi zarar ve sosyal yaralarla karşılaştık? Neden ülkemizde depremler felaketlere dönüşüyor? Neden deprem zararlarını gelişmiş ülkeler gibi en az seviyeye indiremiyoruz? Depremler kader değildir. Deprem öldürmez binalar öldürür. Jeofizik Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi, bu gerçeği bir kez daha hatırlatır.
Deprem zararlarının, can ve mal kayıplarının azaltılmasının tek yolunun ise mühendislik çalışmalarını eksiksiz meslek disiplinleri arasında herhangi bir ayırım yapmadan bir bütünlük içinde yapılmalıdır. Yeni yerleşim alanları, belirlenirken makro ve mikro planlama yapılarak belirlenmelidir. Yer seçim kararları mutlaka yerinde yapılacak bilimsel çalışmalar sonucunda ilgili mühendislik disiplinlerinin katılımıyla karara bağlanmalıdır. Bunun için depreme karşı güvenli yerleşim alanları belirlenerek, depreme dayanıklı altyapı ve üstyapı yapıları tasarlanmalı ve üretilmelidir. Yapı tasarımının ana bileşenlerinden olan Jeofizik Mühendisliği uygulamaları, olmazsa olmazdır. Ayrıca; Ülkemizin acilen yapı stokunun belirlenmesi, iyileştirmelerin yapılması, iyileştirmenin yeterli olmadığı durumlarda dayanıksız binaların yıkılması ve kentsel dönüşümle yenilenmesi gereklidir. Depreme dayanıklı binaları üretmeli Kamu ve Özel sektör kadar diğer paydaşlar bu yapılardan sorumlu olmalıdır. Yıkılan ve hasar gören binaların inşasına izin verenler, statik projelerin hazırlanmasına esas jeoteknik raporu olmadan ruhsat verenler, yeterli denetimi yapmayanlarda aynı derecede sorumlu olmalıdır. Her depremden sonra hep müteahhitler sorumlu tutulmamalıdır. Yıkılan binaların sorumlularından da mutlaka hesap sorulmalıdır. Bunun için yapılan 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu, İmar Kanunu ve Kat Mülkiyet Kanunu'ndaki yeni düzenlemeler yeterli değildir. Yeni düzenlemeler yapılırken kamu yararı mutlaka gözetilmelidir. Ulusal bir deprem politikası oluşturulmalıdır. Bilim ve teknolojinin gereklerini yerine getirilmeli, rant'a dayalı planlama ile niteliksiz yapı üretimi anlayışı terk edilmelidir. Kentsel değişim-dönüşüm projeleri yeni acılar ve felaketler yaşanmadan en kısa sürede hayata geçirilmelidir. Depreme duyarlılık geliştirilmeli ve bu duyarlılık süreklilik kazanmalıdır. Depremlerin olması önlenemez ancak alınacak tedbirlerle vereceği zararları azaltılabilir. Kamu kurumları ve Yapı Denetim Firmalarında Jeofizik Mühendisi istihdam edilerek, gerek kontrol gerekse yatırım süreçleri kamu yararı adına denetlenmelidir. Tüm yaşanan depremler kanıtlamıştır ki; deprem odaklı planlama yapılmalı ve bu planlamaları yapmak için Jeofizik Mühendisleri istihdam edilmelidir. Kamusal sorumluluğu itibariyle TMMOB Jeofizik Mühendisleri Trabzon Şubesi olarak bu gerçeği tekrar hatırlatıyoruz. Konu ile ilgili atılacak mm adımlan dikkatle takip ettiğimizi de kamuoyuna duyuruyoruz.
Jeofizik Mühendisleri; yeraltının dinamik esneklik dirençleri, yerin dayanımı, taşıma gücü ve davranışı, yerin sarsım özellikleri, su varlığı, yer altı yapısı ve süreksizlikleri, deprem bölgelendirme ve beklentisi, yer kırıklarının diriliği ve işleyişi, oturma, sıvılaşma, yer kayma alanları ve boyutları, statik hesaplara veri olacak yer yapısının fiziksel özelliklerini belirlemektedir. 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunumun yeniden ele alınarak, yapı denetimi içinde Jeofizik Mühendislerinin görevi zemin ve laboratuvar deneyleri ile sınırlı olmamalıdır. Yapı üretim sürecinde başlangıçtan bitimine kadar hem alt yapıda hem de üst yapıda görev alan zemin etüdü, laboratuvar ve hasarsız incelemeye kadar birçok çalışmaları yapan Jeofizik Mühendisleri, Yapı Denetim Kuruluşları ortağı olarak jeoteknik etüt, laboratuvar deneyleri ve yapıda hasarsız jeofizik testlerle ilgili proje müellifi ve denetçisi olmalıdır. Kamu kurumlar ve Belediyeler bünyelerinde en az bir Jeofizik Mühendisi istihdam ederek kontrol ve denetim görevini yerine getirmelidirler. 17 Ağustos 1999 depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza tekrar Allah'tan rahmet yakınlarına sabırlar dileriz. ”
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 18.08.2012 tarihinde Tolga Gül tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle