Hükümetin 4+4+4 Eğitim yasa teklifini protesto eden Eğitim-Sen üyeleri yurt çapında iki gün olmak üzere greve gittiler. Artvin Eğitim Sen üyeleri hastane kavşağında toplanarak Cumhuriyet Caddesine doğru yürüdüler. Gerici bölücü eğitime hayır, direne direne kazanacağız, eğitim haktır satılamaz gibi slogan atan grup İnönü caddesi üzerinden çarşı merkezini tur atarak tekrar Cumhuriyet caddesi üzerinde bulunan ve basın açıklamaların uğrak mekânı olan Cengiz Büfe'nin önünde toplandı.
Basın açıklamasından önce halay çeken Eğitim Sen üyelerine Artvin Cumhuriyet Halk Partisi, DİSK ve Yeşil Artvin Derneği de destek verdi. Kitlesel olarak Türkiye'nin her bölgesinde aynı saatte gerçekleşen basın açıklaması Artvin'de de gerçekleştirildi. Aynı zamanda iki gün süreli olmak üzere toplu greve gidildi. 4+4+4 kademeli eğitimin yasalaşmaması için ellerinden geldikleri kadar mücadele edeceklerin ifade eden Eğitim Sen üyeleri, grevlerinin ikinci gününde ağızlarına siyah bant çekerek bu yasayı protesto edecekler.
Basın açıklamasını Eğim Sen adına Eğitim Sen Artvin Şube Başkanı Köksal Gümüş gerçekleştirdi. Gümüş yaptığı açıklamada; Attığı her adımda uluslar arası sermayenin talep ve ihtiyaçlarını gözeten AKP iktidarı, neo-liberal ve muhafazakâr politikalarla Türkiye'yi tamamen kendi ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürüyor. Toplumsal yaşamın hemen her hücresine kadar müdahale eden AKP politikalarına karşı çıkanlar bugün hiçbir dönemle kıyaslanmayacak düzeyde bir kuşatma altına alınmış bulunmaktadır. İşte biz bugün burada bulunanlar bu kuşatmanın hedefinde olan emek ve demokrasi güçleri olarak, eğitimden sağlığa, oradan çalışma hayatına ilişkin düzenlemelere kadar yaşamın her alanında bizi yok sayan bu düzenlemelere karşı itirazımızı dile getirmek için birlikteyiz. Omuz omuzayız, grevdeyiz. AKP Hükümeti, sağlıkta dönüşüm uygulamaları üzerinden halkın sağlık hakkını kendi çıkarları doğrultusunda dönüştürme noktasında bugüne kadar epey yol almıştır. Sağlık hakkının piyasalaştırılmasının ardından sıra eğitime gelmiş, önümüzdeki dönemde 4+4+4 üzerinden eğitim sistemini yine kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda biçimlendirmek istemektedir. Sağlıkta, eğitimde ve kamu hizmetlerinin diğer alanlarında yaşanan büyük dönüşüme paralel olarak hükümet, aynı zamanda söz konusu dönüşümün karşısında duran sendikaları ve emek örgütlerini etkisizleştirmek için büyük çaba harcamaktadır. AKP, tüm toplumu olduğu gibi, sendikal alanı da yine kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirmek istemekte, örgütsüz, tepkisiz ve itaatkâr bir toplum yaratmak için birbirinden farklı içerikteki yasal düzenlemeleri aynı anda gündeme alarak, daha önce defalarca yaptığı gibi her şeyi "oldubittiye" getirmeye çalışmaktadır.
4+4+4 düzenlemesi, Başbakan'ın "dindar nesil yetiştirmek istiyoruz" açıklamalarına paralel olarak gündeme getirilmiştir. Eğitim sisteminin gerçek ihtiyaçlarından çok, Başbakanın ve hükümetin "dindar ve kindar" nesil özlemlerinin bir sonucu olarak ülke gündemine giren ve bütün itirazlara rağmen Milli Eğitim komisyonundan geçen 4+4+4 kademeli eğitim düzenlemesi ile eğitimde çok başlılığın önü açılmakta ve çocuklarımızın geleceği ile oynanmak istenmektedir. 12 yıl kademeli zorunlu eğitim tartışmaları, milyonlarca öğrenci başta olmak üzere, tüm halkı yakından ilgilendirmektedir. Bu nedenle emek ve demokrasi güçleri olarak çocuklarımızın, öğrencilerimizin ve ülkenin geleceği açısından son derece önemli ve tehlikeli düzenlemeler içeren söz konusu yasa teklifine karşı sessiz kalmamız, yaşananları kabul etmemiz mümkün değildir. Kanun teklifi, meclis Milli Eğitim Komisyonu'nda görüşülürken yaşanan kavga ve iktidar partisinin zorbaca tavırları, Hükümetin düzenlemeyi yasalaştırmak için ne kadar kararlı olduğunu göstermektedir. Ancak meydan boş değildir. Bu düzenlemenin doğrudan muhatabı olan bizler eğitimin piyasalaştırılması ve dinselleştirilmesi uygulamalarına karşı kitlesel duruşumuzu göstermeye kararlıyız. Yıllardır sorunlarla boğuşan eğitim sisteminin ve çocuklarımızın Başbakanın "dindar nesil" yetiştirme sevdasına kurban edilmesine izin vermeyeceğiz. Unutmayalım ki Sivas ta 35 insanımızı. Hangi amaçlarla gündeme getirildiği açıkça belli olan 4+4+4 yasa teklifi derhal geri çekilmelidir. Bir düzenleme yapılacaksa, bilim insanlarının, sendikaların ve eğitim örgütlerinin katılımıyla, eğitim sisteminin gerçek ihtiyaçları doğrultusunda yapılmalıdır. Eğitim hizmetlerinden tüm yurttaşlar eşit ve parasız olarak yararlanmalı, eğitim sistemi her yaştan öğrencinin özgür düşüncesini geliştireceği, nitelikli, laik, bilimsel, demokratik ve anadilde bir eğitim sürecinden geçmesini sağlayacak biçimde yeniden düzenlenmelidir. İşçi ve kamu emekçileri sendikalarının faaliyetleri, örgütlenmesi ve mücadelesi açısından olumsuz sonuçlar doğuracak olan sendikal yasalar TBMM'de görüşülmeye başlanmıştır. Sendikal alanı yakından ilgilendiren yasaların, zorunlu eğitimin kademeli olarak 4+4+4 şeklinde 12 yıla çıkarılması tartışmalarının yoğunlaştığı bir dönemde gündeme alınmış olması, ister istemez kafalarda soru işaretleri yaratmaktadır. Anlaşılan odur ki hükümet, sadece biz işçilerin ve kamu emekçilerinin geleceği açısından değil, çocuklarımızın eğitimi ile ilgili son derece tehlikeli düzenlemeleri içeren farklı yasaları aynı anda gündeme getirerek, bir taşla bütün kuşları vurmanın hesaplarını yapmaktadır. AKP, 4688 sayılı yasada yapmak istediği değişikliklerle kamu emekçileri sendikal hareketini, yandaş sendikalar üzerinden şekillendirmek istemekte, grevsiz toplusözleşme, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu uygulaması ve benzeri düzenlemelerle "toplugörüşme" düzeninden bile geri sayılabilecek değişiklikleri dayatmaktadır. 12 Eylül referandumunda "kamu emekçileri ile toplu sözleşme yapılacak" söyleminin bugün gelinen noktada tamamen boş bir vaatten ibaret olduğu açığa çıkmıştır. Aylar boyunca süren Üçlü Danışma Kurulu, teknik heyet toplantılarıyla konfederasyonların görüşlerini alıyormuş gibi bir hava yaratılmak istenmiştir. Ancak cumhuriyet tarihinde ilk defa 4 aydır kamu emekçilerine zamsız maaş dayatanların gerçek niyetleri iki gün önce yapılan Plan ve Bütçe Komisyonunda bir kez daha ortaya çıkmıştır. Komisyon üyesi iktidar partisi milletvekillerinin el kaldırıp indirmekten ibaret çalışmalarında ne kamu emekçileri sendikacılığının kurucusu ve sözcüsü olan KESK'in ne de muhalefet partilerinin milletvekillerinin hiçbir önerisine yer verilmemiştir. Toplu İş İlişkileri Yasa tasarısının hazırlanışında da bire bir aynı süreç işletilmiştir. Tasarı ile işçi sendikaları, bir bütün olarak sendikal hareket, işkolu, işyeri ve işletme barajları ile kuşatılmaktadır. Ekonomik Sosyal Konsey üyesi konfederasyonlara üye sendikalar dışında bağımsız sendika kurulmasını engellemek için yüzde 3 işkolu barajı getirilmekte, grev yasakları ve anti demokratik düzenlemeler artırılmaktadır. Hükümet, tıpkı diğer alanlarda olduğu gibi, mücadeleci sendikaları bertaraf ederek tamamen kendi güdümünde bir sendikal hareket yaratmaya çalışmaktadır. Bunun için anayasa ve altında ülkemizin imzasının olduğu uluslar arası sözleşmeler, anlaşmalar ayaklar altına alınmaktadır. En temel haklarımıza aykırı olarak hayata geçirilmeye çalışılan, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğini yakından ilgilendiren gündemdeki yasal düzenlemelerin karşısında emek ve demokrasi güçleri olarak tek vücut olarak, birlikte duracağımızın bilinmesini istiyoruz. Uzunca bir süredir sağlıkta, eğitimde ve örgütlü mücadele alanında yaşanan olumsuz gelişmelerden kaygı duyan herkesi zalimlerin zulmü karşısında birleşmeye ve birlikte, omuz omuza mücadele etmeye çağırıyoruz. 4+4+4 olarak bilinen İlköğretim ve Eğitim Kanunu ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikalarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'na karşı tepkilerimizi demokratik-meşru bir biçimde ifade edebilmek için Ankara'da yapacağımız basın açıklaması hukuk dışı bir biçimde engelleniyor. AKP en temel haklarımızı kullanmamızı dahi engelleyerek yasakçı ve tehditkâr tutumundaki ısrarını sürdürüyor. Dün gece saatlerinden başlayarak Türkiye'nin dört bir yanından Ankara'ya gitmeye çalışan emekçiler, çeşitli yöntemlerle engellenmiş ve polisin şiddetine maruz kalmıştır. İçişleri Bakanı'nın yayınladığı genelgeyle iller adeta polis ablukasına alınmıştır. Adana'da 85 arkadaşımız baskıyla, zorla gözaltına alındı. İzmir, Aydın, Balıkesir, Manisa, Kocaeli, Bursa, Malatya, Batman, Urfa, Konya, Hatay, Zonguldak, Tokat illerinden arkadaşlarımızın çıkışları engellenmiştir. Çeşitli illerde arkadaşlarımıza biber gazlarıyla müdahale edilmiştir. Anayasal hak olan seyahat etme özgürlüğü, sendikal haklar ve özgürlükler ayaklar altına alınmıştır.
Yaşanan bu gelişmeler, gerek çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğini yakından ilgilendiren 4+4+4 kademeli eğitim düzenlemesi, gerekse sendikal alana yönelik önemli değişiklikler içeren düzenlemelerle ilgili olarak bugüne kadar yaptığımız itirazların gücünü göstermektedir. AKP'nin telaşı ve korkusunun nedeni, haklı mücadelemizin gücünden gelmektedir. Keyfi kararlarla, genelgelerle temel hak ve özgürlüklerimizin engellenmesi, kent meydanlarının polis ablukasına alınması, AKP'nin nasıl bir yönetim zihniyetine sahip olduğunu bir kez daha göstermiştir. Çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğini doğrudan ilgilendiren konularda yasal ve meşru haklarımızı kullanmamızın, söz söylememizin engellendiği koşullarda demokrasiden, insan haklarından bahsetmek mümkün değildir.
AKP'nin büyük baskı ve gözaltı düzenine karşı, onurlu ve kararlı duruşumuzdan bir an olsun vazgeçmeyeceğiz. İçişleri Bakanlığı'nın açıkça suç işlemesine, baskı, yasak ve engellemelere rağmen meşru ve demokratik hakkımızı kullanacağız. "Durmak yok yola devam" diyerek, emek ve halk düşmanı yasa tasarılarıyla, baskı ve şiddetle tüm toplumu tahakkümü altına almak isteyenlere karşı "Yılmak yok mücadeleye devam" diyerek dimdik ayaktayız. Çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğinden kaygı duyan herkesi, AKP'nin giderek artan zulmü karşısında omuz omuza olmaya, sesimize ses katmaya çağırıyoruz'' ifadelerine yer verdi.
Basın açıklamasının ardından grup sessiz bir şekilde dağıldı.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 28.03.2012 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle