Hopa'da Organik Çay Üretimi İle İlgili Panelyapıldı.

20/02/2005 02:17

Çaykur Genel Müdürü Ekrem Yüce: "Çay, Bizim Misafir Değil Ev Sahibimizdir"

Haber: Hayati Akbaş







Artvin tarım il müdürlüğü tarafından düzenlenen organik tarım çalışmaları kapsamında " Organik Çay tarımı" konulu panel Hopa ilçesinde öğretmen evi salonunda yapıldı. Panelde ilk izlenimler içerisinde katılım oranı çok yüksek olması dikkat çekti. Panele Artvin Valisi Orhan Kırlı, Çay-kur genel müdürü Ekrem Yüce, Hopa kaymakamı Şahin Aslan, Arhavi Kaymakamı Akın Varıcıer, Hopa belediye başkanı Yılmaz Topaloğlu, Hopa ticaret ve sanayi odası başkanı Sinan Altunsoy, Arhavi Ticaret ve sanayi odası başkanı Şadı Yıldızcan, Hopa ziraat odası başkanı İhsan Seber, Çay fabrika müdürleri, il ve ilçe Siyası parti başkanları ve temsilcileri, sivil toplum kuruluş başkan ve temsilcileri, Kooperatif başkanları, Muhtarlar ve bazı çay üreticileri ile esnaflar katıldılar.

Organik Çay üretimi panelinde panelist olarak Tarım ve köyişleri Bakanlığı, TÜGEM-Alternatif Ürün Daire Başkanı Salih Zeki Yıldız, Tarım ve köyişleri Bakanlığı TÜGEM- Alternatif Üretim ve Politika Şb. Müd. Nurper Mortaş ve Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Rahmi TÜRK katıldılar.

Panelde ilk konuşmayı Hopa bölgesi çay koop. Birlik başkanı Hasbi Topaloğlu yaptı. Topaloğlu çay tarımı ve endüstrisi açısından bölgede ve ülke ekonomisi açısından önemini anlatarak özetle şunları söyledi.

"Türkiye' de çay denince akla doğu Karadeniz bölgesi gelmektedir. Bölgemizin kendine özgü iklimi, bitki örtüsü, kültürü ve sosyal yaşam biçimi vardır. Bölgemizde çay tarımının önemi ekonomik ve sosyal yönden ilk sırayı almaktadır. 205. 000 çiftçinin geçimini sağlayan, kampanya dönemlerinde 35 bin kişiye istihdam imkanı yaratan çayımız bölgemizin vazgeçilmez ürünü olarak önemini her zaman koruyacaktır. Çay ülkemizde en çok tüketilen bir içecektir. Yaklaşık 600 milyon dolarlık bir ekonomik aktivitesinde olduğu bilinmektedir.

Çay' da yaşanan sorunların başında çay bitkisinin yaşlanmış olması gelmektedir. Çaylık alanlarımız1940 lı yallarda Gürcistan' dan getirilen çay tohumları ile üretim yapılmıştır. Bu çaylıklar şu an 65 yaşındadır. Oysa çay bitkisinin verimi 50 yaşından itibaren düşüşe geçmektedir. Ayrıca çay bitkisi yabancı döllenme ile geniş ölçüde melezleme gösterdiğinden bir çok melez tipler ortaya çıkmıştır. Eskiyen, yaşlı, verimden düşmüş, çay bahçelerinin yeniden tesis edilmesi gerekmektedir. Yeniden tesis bir proje dahilinde şu an itibariyle çay-kur araştırma enstitüsünde mevcut olan farklı iklim ve toprak koşullarına en iyi adapte olabilen yüksek verimli klon çay tipleri ile yapılmalıdır. Türk çaycılığını kurtarmak ve istenilen seviyeye çıkartmak için bu uygulama mutlaka gerçekleştirilmedir. Bu uygulama ile kalite, dolaysıyla da ihracat artacaktır.

Bölgemizde kırsal endüstrinin önemi bugün biraz daha artmaktadır. Çünkü köyden kente göçün yaratacağı işsizlik eğitim, sağlık ulaşım ve konut gibi ihtiyaçların giderilmesinde trilyonlar harcanmaktadır. Burada önemli olan ve hepimize düşen görev kentlerin köyleşmesi değil, köylerin kentleşmesi sağlamaktır. Bu sorunun çözümü için de ilk akla gelen kooperatifler olmalı. Kooperatifler aracılığı ile de tarıma dayalı sanayi tesisleri kırsala kurulmadır.

Çay üretimi yapılan bölgede her yıl yaklaşık 60 bin ton kimyevi gübre kullanılmaktadır. Özellikle1960 lı yıllardan başlayıp 1991 yılına kadar kullanılan Asidik değerlere sahip amonyum sülfat gübresi topraklarımızı yakmış, bölgemizin yağışlı ve yamaçlı olması nedeniyle ırmaklara, denizlere karışarak, bir çok canlının yok olmasına, sebep olmuştur. 1991 yılından itibaren Çay araştırma enstitüsünün önerisi ile kooperatiflerimiz kompoze gübre temin ederek, üreticilere dağıtmakta ise de, bölgemizde bu konuda tam bir denetimsizlik hakimdir. Bazı kişiler, hala sülfat gibi yurt dışından gelen patlayıcı olarak kullanılan nitrat gibi, gübreleri satarken bazı kişilerde, kayaların öğütülmesinden meydana getirdikleri curufü gübre diye satmaktadırlar. Bu olumsuzlukların giderilmesi için başvurduğumuz devlet kurumları da serbest ekonomisi var diyerek bu duruma müdahale edilmemiş seyirci kalınmıştır.

Dünya çay üretemini çok büyük bölümü tropikal iklim kuşağındadır. Türkiye' de yaş çay yaprağı hasadı 3 dönem olarak gerçekleşip 6 ay sürmektedir. Tropikal iklim kuşağındaki ülkelerde ise hasat 11 ay sürmektedir. Bu ülkelerde hasad süresinin uzun olması nedeni ile bitki zararları ve hastalıkları görülmekte ve bunlarla mücadele içinde zirai ilaçlar yoğun olarak kullanılmaktadır. Mikroklima alınına sahip bölgemiz de üretim döneminin kısa olması kışın kar yağması gibi nedenlerden dolayı hastalıklar vuku bulmadığından Türk çayı yaprağı üretiminde zirai ilaçlar kullanılmaması önemli bir avantaj olduğu gibi, bölgemizde yoğun sanayi tesislerin de bulunmaması organik çay üretiminin yapılmasını daha da kolaylaştırmaktadır" dedi.

Artvin Tarım il müdürü Mustafa Duman yaptığı kısa konuşmada çok yakın gelecekte bölgemiz organik tarım alanında çay'ın yerini alacağına inandığını belirterek şöyle konuştu. Çay üretiminde yeni bir dönem başlamıştır. Organik çay tarımı yapılmasında bakanlığımız ve de il müdürlüğümüz olarak başta eğitim olmak üzere her türlü desteği vereceğiz" dedi.

Çay-Kur genel müdürü Ekrem Yüce yaptığı konuşmada Çay, doğu Karadeniz bölgesinin hayat biçimi , yaşam tarzımız ve felsefemizdir. 60 yıllık ürünümüzdür. Biz çay'sız, çay bizsiz yapmamız mümkün değildir. Çay bölgemizin göbek adı de değildir. Çünkü çayın geliş seyri ve yetişme şartlarını biz belirlemiyoruz. Misafirimizde değildir. gelip geçici, zaman zaman değerlendirilebilen bir ürün de değildir. Çayın yetişme şartlarını ve tarzını kendisi belirliyor. Delmek ki misafirimiz değil, ev sahibimizdir. Dolayısıyla çay bizim herşeyimizdir. Okullarımız, turizmimiz, kooperatiflerimiz, çay ile süslenmiştir. Her şeyimizle çay ile bütünleşmişiz. Adeta et ve kemik gibiyiz çayla.

1917 den önce Kafkaslardan ekonomik girdisini sağlayan bölge insanımız Bozçay ihtilali ile sınırlarımız kapanmasının ardından yeni ekonomik arayışlar içine girmiştir. 1924 yılında TBMM. den , bir heyet bölgemize gönderilmiş yapılan araştırma sonuncunda bölgenin iklim şartları ekolojik dengenin narenciye ve çay tarımına uygun bulunduğu rapor edilmiştir. Bölgemiz o dönemlerde çeşitli tarımsal alanlarda denemeler yapılmış bahçelerimiz narenciye ürünlerle belirli bölgeler süslenmiş, Çay denemeleri yapılmış. Diğer tarımsal ürünler ekonomik girdiler sağlamadığından 1924 yılında TBMM de çay ile ve çayın gelişimi ile ilgili yasa çıkarılmıştır. Bölgede daha ciddi araştırma yapılarak 1936-37 yılında Batum'dan çay tohumları getirilerek çal ekilmiştir. Ve ilk kuru cay 1938 yılında Zihni derin ismi adı altında , Zihni derin isimini verdiğimiz fabrikada üretimi yapılmış ve başarı sağlanmıştır. 1940 yılında çıkarılan çay kanunu ile birlikte yoğun bir çay üretimine geçilmiştir. Çay tarımı O tarihten sonra o kadar gelişmiştir ki bugün sarp sinir kapısından Ordunun Fatsa ilçesine kadar 425 Km. lık kıyı şeridinde , 30Km ye varan iç kesimlerde 767 bin dekar alanda çay platosyonları oluşmuştur. 204 bin ruhsatlı üreticimiz bulunmaktadır. bir milyon insanımızın büyük bir kısmı geçimini çay'dan sağlamaktadır. Onun için çay, bölgemizin vazgeçilmez ve de ülkemize , bölgemize büyük bir katma değer sağlayan sektör haline gelmiştir. Bugün çay sektörü çok önemli bir yer teşkil etmektedir. 46 çay fabrikamız, 3paketleme fabrikamız, bir anatamir fabrikamız, birde araştırma enstitümüz bulunmaktadır. 46 yaş çay fabrikamızın toplam işleme kapasitesi İdeal rakam olarak günlük 6 bin ton dur. Bu sene kotamızı de % 10 daha artırmayı hedefledik. Çay' da artık üretim, tüketim belgesi oluştu. En önemli payı olan Çay-kur' un artık stok problemi de yok, alım problemi de olmayıp iyi bir rakama da oturmuştur. Fakat tüm bunlar yeterli değildir. Biz ürettiğimizle ve sattığımızla yetinmek istemiyoruz. Biz sadece çayımızı kaliteli bir şekilde üretip tüketicimize sunmayı de yeterli bulmuyoruz. Biz çayımızı 5 bin, 7 bin ton ihraç edilmesini de yeterli bulmuyoruz. Biz çayımızı gelecek yüzyıllardaki aile bireylerine ve işletmecilerine bundan sonra ne getireceği bundan sonra bu ekonomik platformunda hangi yerde kendini kabul ettirecek biz ona bakıyoruz. Çay bu zamana kadar 3 ana dalda ele aldık. Çayın verimliliğin körelmemesi ve ürününü her yıl belirli oranda artırması için , belirli kesimler gerçekleştirerek yaşlanan çayları gençleştirdik. ve de üretimde çok büyük mesafeler kaydettik. "kimyasal ilaçsız ve katkı maddesiz" doğal çay ürettik. Ardından yeni bir dönem başlatarak "Yeşil çay " üretimine geçiş yaparak yeşil çay ürettik. Bizde, dünyada yeşil üreten ülkeler arasında yer almayı başardık. Ve Yeşil çay üretmeye devam edeceğiz. Tüm bunların yanında artık çay' da yeni bir devrim niteliğinde değerlendireceğim ve de yeni bir dönem başlatacağımız "Organik Çay " üretimi için harekete geçmiş bulunuyoruz. Borçka ve çamlıhemşin bölgemizi pilot bölge ilan ettik. Organik çay üretiminde ve dış piyasada en yakın gelecekte Türkiye olarak biz de yerimizi alacağız. Şu an dünyada 10 bin ton civarında organik çay üretimi gerçekleşiyor. 6 bin ton Çin, 3, 5 bin ton Hindistan ve 300 ton civarında da sieLanka üretiliyor. Çin 6 bin tonun 3 bin tonu ihraç etmektedir. Organik çay üretimi için bölgemiz buna çok müsait . Dünya üzerinde 11 ay çay üretimi yapan ülkeler, organik çay üretimi yapabiliyorlarsa , verimlilik açısından bizim üreteceğimiz organik çay çok daha kaliteli olacaktır. Çünkü bölgemiz buna çok müsait. Organik cay üretiminde yüksek yerlerin faktörü çok önemli olduğu gibi kimyasal ilaçların kullanılmadan katkısız olarak üretilmesi, ayrıca bölgemiz sanayi tesislerin bulunmaması, ekolojik dengelerin bozulmaması en büyük etki eden faktörler arasında yer almaktadır. Ayrıca kışın yoğun bir şekilde yağan kar da toprakta bulunan zararlı ve zehirli maddelerinde ölmesi , organik çay üretimi için en büyük faktördür. Türkiye olarak artık düğmeye basılmıştır" dedi.

Çay-Kur genel müdürü Ekrem Yüce' nin konuşmasının ardından panelistler, Tarım ve köy işleri bakanlığı, TÜGEM- alternatif ürün daire başkanı aynı zamanda oturum başkanı Salih Zeki Yıldız, Dünyada ve Türkiye'de organik tarım ile ilgili bilgi sundu. Ardından Tarım ve köyişleri bakanlığı , TÜGEM-alternatif üretim Mevzuat ve Politika Şb. Müdürü Nurper Mortaş, Kontrol ve sertifikasyon hakkında bilgi verdi. Bu sunuş ve açıklayıcı bilgilerin ardından Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim üyesi prof. Dr. Rahmi Türk organik Çay tarımı hakkında bilgi sundu. Prof. Dr. Türk özetle şu açıklamalarda bulundu.

" İlk olarak organik çay üretim fikri 1980 ‘ lı yıllarda sielanka da üretildi. 1990 lı yılların başında dünya piyasasına girdi. ne kadar üretilmişse o kadar tüketilmiştir. Siyah çayın artmasına ve fiyatların düşmesi üzerine organik tarım yapılmış ve buna paralel olarak organik çayın fiyatları görüyoruz ki 30 dolar ile 80 dolar arasında değişmektedir. Organik çay' ın üretimi % 1 ‘ın altında kalıyor. Ülkemizde organik çay üretimi yapmak için sadece kimyasal gübrelerden arındırarak yapılabilir. Çünkü ağır sanayi yok, çay üretiminde zirai kimyasal ilaçlar kullanılmıyor. Ayrıca üretim sırasında çay soldurma yapılmasında 20 saat kadar bekletilmeli. Fırına giriş 75-85'C da fırınlanmalıdır. Neden organik çay, insan sağlığı, Toprak hava, çevre temizliği ekolojik alanlar, temiz hava, temiz su, bol yağış, organik çay üretimi için bütün faktörler lehimize. Artık neden organik çay'I üretmeyelim. Devlet olarak da yasal düzenlemeler getirildi. Türkiye genelinde hizmet içi eğitim çalışmaları yapıldı. 179 personel organik çay üretimi hizmeti için eğitildi. 2 tane tarım timi oluşturuldu. Biz Türkiye olarak Organik çay üretimi için her yönümüzle hazırız. " Dedi. Bu konuşmalardan sonra panele dinleyici olarak katılan konuklar tarafından panelistlere organik çay üretimi hakkında sorular soruldu. Karşılıklı sordu ve cevap şeklinde geçen panel yaklaşık 4 saat sürdü.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 20.02.2005 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.