25 Nisan Kadıköy Mitinginde "Çernobil'i Unutmadık, Unutturmayacağız"

26/04/2010 14:28

Çernobil'in 24. Yılında Yaşamı Yok Edecek Enerjilere İzin Vermemek İçin 25 Nisan'da Kadıköy'de Yapılan Mitinge Binlerce Kişi Katıldı.


Haber: Hayati Akbaş







ÇERNOBİL'İN 24. YILINDA Yaşamı yok edecek enerjilere izin vermemek için 25 Nisan'da Kadıköy'de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Türkiye'nin dört bir tarafından duyarlı kişi ve kuruluşların da destek verdiği mitingde "Çernobil'i unutmadık, unutturmayacağız" sloganları atıldı.

İstanbul Kadıköy'de toplanan binlerce kişi Çernobil ve HES'ler aleyhine sloganlar attılar. Mitingde Karadeniz İsyandadır Platformu adına yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

"Yaşama Sahip Çıkan Yürekli İnsanlar, Hoş geldiniz,

Sizleri yok edilmeye direnen Karadeniz'in tüm isyankârlığıyla selamlıyoruz.

24 yıl önce bugün Çernobil'de nükleer reaktör patladığında radyasyon bulutları Karadeniz'in üzerine çöktü… o günden beri iktidarlar felaketi görmezden geliyor, bizlere ihanet ediyor. Artık kanserden ölümlerin sıradanlaştığı Karadeniz'in acısı her gün büyürken devlet halen ‘ tedavisi pahalıdır' diye Karadeniz halkını ölmeye terk ediyor. Çernobil'in 24. yılında, nükleer enerjinin yol açtığı yıkım ve katliam nedeniyle bizler bu günü Karadenizlinin isyan günü ilan ediyoruz.

İktidar yaşadığımız acıları görmezden gelip Sinop'ta Nükleer Santral kurabileceğini, Bartın'ı, Gerze'yi termik santrallerle yaşanmaz hale getirebileceğini zannediyor, halkı sokaklara döküyor. Sinop Gerze'de halk şu an bizimle beraber meydanda, dünyanın efendilerinin bize dayatmaya çalıştığı, doğa katili enerji üretim yöntemlerine karşı haykırıyor. Karadeniz dünyanın terk ettiği enerjilerin "çöplük üssü" olmayacak! Sinop'ta, Mersin Akkuyu'da meydanlara akanlara selam olsun.

Bugün Karadenizi tehdit eden tüm yok edici enerji yatırımlarına karşı horonumuzla, isyanımızla meydanlardayız. Karadeniz, tarihinin en ciddi yok oluş tehdidi altında. Bizler buna artık yeter demek için, tüm coşkumuz ve inadımızla yaşam alanlarımızı, kültürümüzü, dillerimizi savunmak için buradayız.

İktidarların hesapları hırslarıyla birleşince karadenizin coğrafyasında bugüne dek talanlar ardı ardına geldi. Sahil yoluyla denizinden koparıldı, hiçbir potansiyeli geliştirilmediği gibi Fiskobirlik'e Çay kur'a el atılarak halkı yoksullaştırıldı, büyük kentlerin varoşlarına mahkum edildi, madenler, taş ocakları, yayla yolları, dere ve denizlere boşaltılan atıklarla sorumsuzca talan edildi . Yetmedi, baraj ve HES projeleriyle her vadiye göz dikildi.

Tarih böyle yıkım yazmamıştır: Sadece Giresun- Artvin arasında 750, tüm Türkiye'de 1700'e varan baraj ve HES projesiyle, enerji üretimi bahanesiyle sularımız 49 yıllığına şirketlere devrediliyor, akarsular yataklarından alınarak tünellere hapsediliyor, halkın arazileri kamulaştırılıp yok yere milyonlarca ağaç kesiliyor, dere yatakları hafriyatla dolduruluyor, üstelik üretilecek enerjinin nakil hatlarının yaydığı radyasyonla adeta her vadi bir Çernobil'e dönüştürülüyor. Giderek Karadeniz kültürünün kaynağı vadiler insansızlaştırılıyor, tarım, köylülük tasfiye ediliyor. Karadeniz'in akarsu vadilerinde geri dönüşsüz bir doğal ve kültürel katliam yaşanıyor.

İktidarın enerji masalıyla yutturmaya çalıştığı bu talanın asıl amacı sularımızın ticarileştirilmesidir. Türkiye'deki HES sürecinde, su rant grupları için kazanç kapısı edilmiştir. Lisans ticareti, proje borsası oluşmuştur. Yöre halkı, iş vaadi ile kandırılmaya çalışılmış, ancak bu projelerin hiçbir yerine dahil edilmemekle birlikte yaşama alanlarından koparılmıştır.

Bu yağma projelerine karşı Karadeniz vadilerinden yükselen isyan artık göz ardı edilemez, birbiri ardına gelen mahkeme kararlarıyla yapılanların yanlışlığı ve haksızlığı teyit edilirken iktidar gördüğü bu direnç karşısında yeni yeni manevralara girişiyor: Güya bütüncül havza planlaması yapacağını ve derelere bırakacağı can suyunu iyileştireceğini duyuruyor, HES kapsamındaki yörelere yine ÇED misali göstermelik planlama yapıp bizi ikna edebileceğini zannediyorlar.

Yanılıyorlar!!!!

Artık yeter !!

İktidarların hesaplarında yaşam hakkına yer yoktur bunu çok iyi biliyoruz; suyun kullanım hakkı halktan alınıp şirketlere satılacak Yaşamlarımız bu katiller tarafından gasp edilecektir. Soluduğumuz havaya, içtiğimiz suya, tüm canlıların hayatlarına göz dikenlere karşı ise isyanımız sürecektir.

Su her canlının yaşam hakkıdır, sular kamunundur, kadimden aktığı yatağı yurt edinen halklarındır. Tüm yer altı ve yer üstü kaynaklarımız halkın ortak varlığıdır, can suyu da sularımızın tamamıdır. Önce bunları içinize sindirin.

Çağımızın en değerli doğal kaynağı suları ele geçirme hırsıyla tutuşan, su savaşlarının efendiliğine soyunanlara şunları söyleyin: boşa heveslenmesinler; nasıl Brezilya'da, Hindistan'da, Peru'da, Afrika'da halklar onların oyunlarını boşa çıkarttıysa biz de bu topraklarda direneceğiz, bu halkı su mültecisi ettirmeyeceğiz, biran önce sularımızdan, vadilerimizden, yaşam alanlarımızdan defolun!

Ey derelerimizi katletmenin karşılığını Amerikan Doları cinsinden hesaplayanlar,

Ey kurnaz manevralarla halkı HES'lerle, Nükleer ve Termik Santrallerle uzlaştırabileceğini sananlar,

Ey vadilerimize el uzatan gözü dönmüş şirketler.

Derhal bütün inşaatları durdurun, bütün hayatı yok eden enerji projelerini iptal edin.

Demokratik, halkın karar alma süreçlerine katıldığı, yeni su politikalarını, yeni enerji politikalarını birlikte oluşturmak için samimiyetinizi gösterin.

Yoksa dinmez bu isyan!

Çoruh'tan, , Senoz'dan, Şavşat'tan Fındıklı'dan, Paparttan, Hemşin'den, Macehel'den, Sinop'tan, Cide'den, Bartın'dan , Görele'den tüm Karadeniz'den geldik…

Biz geldik ya artık Bergama mücadelesinde yaşamı savunan ve bugün aramızda olmayan Hopteriks daha mutlu yatıyor

Yuvarlak çay'daki çadırlar daha sıcak…

Senoz'daki, Fındıklı'daki nöbetçiler daha güçlü…

Yuvarlak çay'daki gibi çadırlarımızla, Senoz'daki gibi baltamızla, sarı yazmamızla, taşımızla, ateşimizle, aklımızla, yüreğimizle buradayız. Yaşamımızın, toprağımızın, suyumuzun, tarihimizin, kültürümüzün kapitalizmin kıskacına girmesine izin vermeyeceğiz…

DİRENECEĞİZ…

Ey sevdamızı dediğimiz dereler! Ey ata ruhlarımız vadiler! Ey isyanı doğasından öğrendiğimiz Karadeniz!

Yoksan bitmez bu direniş. "

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 26.04.2010 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
 » Çernobil Ve Nükleer'i Protesto İçin...
 » Aksulular Borusan'ı Protesto Etti...
 » Trabzonspor'un Hes Müteahhitliğine...
 » Çevreciler Bugün İstanbul'da Alanla...
 » 25 Nisan Kadıköy Mitingine Çağrı...
 » Artvin'de Madene Hayır Mitingi Yapı...
 » 26. Yılında Çernobil'e Lanet, Nükle...
 » Çernobil Öldürmeye Devam Ediyor...
 » Nükleer Karşıtları İstanbul'da Hükü...
 » Karadeniz İsyandadır Platformu Üyel...
 » Tüm Emekliler Sendikası Hopa Şubesi...
 » Dekap “Ağasar Dereleri Özgür Aksın”...
 » Derelerin Kardeşliği Meclis Toplant...
 » Trabzonspor Kulübü’ne Taraftarından...
 » Artvin Tmmob’dan 10 Ekim Açıklaması...
 » Yeşil Artvin Derneği Bir Kez Daha M...
 » Dekap Meclisinden Manifesto Gibi Aç...
 » Doğayı Savunanlar Ankara'da Akp'yi...
 » Derelerin Kardeşliği Platformundan...
 » Dekap’dan Orman Ve Su İşleri Bakanı...



En Çok Okunan Yaşam Haberleri
 » Türklim Olağan Genel Kurulu Yapıldı...
 » Necmettin Orman Vefat Etti!...
 » Hopa’da Gözyaşı Ve Acı Vardı...
 » Chp’den Sonra Akparti’den Miting Ha...
 » Rauf Başar Ödül Töreni Düzenlendi...
 » Artvin’de Kayak Şenliği Sona Erdi...
 » Doğu Karadeniz İçin Yeni Bir Fırsat...
 » Hopa’nın Kadınları, Muhteşemsiniz!...
 » Hopa Tso Açü Meslek Yüksekokulu’nu...
 » Hopa’da Sivil Savunma Programı Gerç...