Bilkent Üniversitesi Öğrencisi Neslim Cansu Çavuşoğlu İle Alev Deyim, Artvin Belgeseli Çekti

18/12/2009 11:25

Bilkent Üniversitesi İletişim Ve Tasarım Bölümü Master Öğrencisi Neslim Cansu Çavuşoğlu İle Alev Deyim, Artvin Tanıtım Filmi Ve Belgeseli Çekti.


Haber: Bayram Sarayoğlu







15. Gezici Film Festivali kapsamında Artvin'e gelen Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölümü master öğrencileri Neslim Cansu Çavuşoğlu ile Alev Deyim, Artvin'i tanıtan film ile belgesel çekimi yaptı.

Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölümü master öğrencisi Neslim Cansu Çavuşoğlu ile röportaj :

Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölümü master öğrencisi arkadaşım Alev Deyim ile birlikte gezici film festivali için Artvin'e geldik. Buraya ilk defa geldim. Belge seyir denilen kapsamda Artvin ile ilgili belgesel çekmemiz istendi bizden. 6 gündür buradayız. Gelir gelmez Artvin'i tanımak için hem şehirde hem şehir dışında çeşitli yerlerde gezme olanağı bulduk. Buraları gezerken belgeselimize konu olacak hikaye aradık. İyi bir şekilde Artvin'i nasıl tanıtabilirizi düşündük. Gürcistan'dan gelen 3 kişilik bir ekiple beraber çalıştık. Bizim ekibimiz de 2 kişiydi. Gürcü ekibi kafasında bir takım senaryolarla gelmişlerdi. Bizlerde buranın daha çok nesi meşhur, neyi güzel onları bulup tanıtmak istedik. Eğer biz iki kişi çekecek olsaydık, çok daha farklı bir eser ortaya çıkaracaktık. Burada bir belgesel birde tanıtım filmi yaptık. Tanıtım filmi klasik Artvin şehir manzaralarıyla bezenmiş şehir senfoni standında bir belgesel oldu. Altına bu yörede çalınan herkesin dans ettiği horon teptiği, dans ettiği müzikleri yerleştirdik. İkinci belgeselimiz ise çok daha insan hikayelerini konu alan, daha çok Artvin hakkındaki fikirler üzerine idi. Artvin'e geldiğimde benim gördüğüm şey, dağların arasına kurulmuş bir şehir. Bu manzara sizin çok önemli bir yerde olduğunuzu ilk başta gösteriyor. Biz buraya gelmeden önce araştırmalarımız sonucu Artvin'in boğa güreşlerinin meşhur olduğunu, balının meşhur olduğunu gördük. Bunların üstüne bir hikaye yaratmak istedik ama sonrasında gördük ki bunları bir kenara bırakılım biz en iyisi hem Artvin'i hem de Artvin insanlarını tanıtalım istedik. Gördük ki hem çok güzel örnekler hem çok güzel malzemeler çıktı. Artvin insanı bizlere çok yardımcı oldu. Çok sevdiğimiz ve burada tanıştığımız Suat ağabeyimiz bize aynen şunları söyledi, " Artvin'e gelen ağlar, Artvin'den giden ağlar" dedi. Ben geldiğimde ağlamadım ama giderken ağlayacağım. Buraya bir daha gelme şansımız olursa Artvin için çok daha iyi şeyler yapacağımızı düşünüyorum.

Tolga Gül : Peki sonuçta bir okul okuyorsunuz, bir bitirme tezi olarak yada kendi bölümünüzle ilgili olarak Artvin'i konu alan herhangi bir belgesel çalışma şansınız var mı? Yada okuldaki öğretmenlerinizi yönlendirme şansınız var mı ?

Öğretmenlerimizi yönlendirme şansımız çok kolay olur. Çünkü biz gezici film festivaline iki hocamızla birlikte geldik. İkisi de çok deneyimli insanlar kendi alanlarında. Dolayısıyla onlarda Artvin'i çok beğendiklerini söylediler. Onlar, buradan ayrıldıklarında Artvin'i çok özlediklerini ifade ettiler. Bu arada Kafkasya Film Festivali olacakmış Ağustos ayında. Bu festival, Bilkent Üniversitesinin de desteklediği bir festival olacağı için Ağustos ayında tekrar Hopa'ya gelme şansımız olacak. Artvin vilayetiyle bağlantılarımızı koparmayı düşünmüyorum.

Çektiğimiz belgeselin adını Gürcistan'dan gelen ekipteki arkadaşlarımız "Artvin'i hissetmek" adını verdi. Biz ise "Şehri Sema" koyduk. Tanıtım filmini beş dakika, kısa belgeseli iki dakika olarak çektik. Belgeselin içeriği ise, bizim buraya gelirken planladığımız şey aslında Artvin'in doğal güzellikleri, buraya gelindiği zaman nerede ne yapılabilirdi. Bunu anlatmak istedik. Artvin'in bir sürü şehir efsanesi var. Biz bunları köylülerden dinlemek istedik. Ancak, orada hiç kimse bize yeterli bir bilgiyi veremedi. Çünkü köylerden şehirlere göç gerçekleşmiş. Dolayısıyla biz orada istediğimiz efsanelerin tam olarak ne olup bittiğini öğrenemedik. Sonrasında bir şehir senfonisi tadında Artvin'in sokaklarını, yamaçlara kurulan evlerini bilmek ve tanıtmak istedik. Şehirde üç gün boyunca çekimler yaptık. Gerek yürüyerek gerek araçlarla gezip çekimler yaptık. Çoruh nehrine inip orada yapılan liman ve barajı görerek çekimler yaptık. Bizim ki aslında birazcık şehri anlatmak. Çektiğimiz belgeselde amacımız Artvin'in şehir olarak diğerlerinden farklı olduğunu göstermekti.

Tolga Gül : Bundan sonra ünlü bir yönetmen olabilirsiniz, ünlü bir senarist olabilirsiniz Artvin üzerine ne planlarsınız, nasıl bir film düşünürsünüz ? Artvin'i daha güzel nasıl tanıtırdınız ?

Artvin'e dışarıdan bir oyuncu getirmenize gerek yok çünkü Artvin halkının hepsi doğal. Oyuncu aramanıza gerek yok. Size bir örnek vereyim. Şehirde çekim yaparken inşaat halindeki bir binanın penceresinden bakan bir işçiyi çekmek istediğimizde içeri gitti. Elimizdeki kamerayı gördüğünde diğer balkondan acaba bunlar ne yapıyor diye baktı. Benim de o işçiden şöyle bir ricam oldu, dışarı baktığınız o cama arkadaşınızla birlikte tekrar geçip dışarı bakabilir misiniz dedim. Bizleri kırmadan tamam dediler. Biri bir cama diğeri bir cama geçti. Bir ara kameraya bakar gibi oldular. Bende kameraya bakmayın dedim. Etrafı seyrederseniz çok sevinirim dedim. Bu benimki sadece bir ricaydı. Profesyonel oyunculara taş çıkartacak bir yüze, bir havaya ve bir imaja sahiptiler. Hiç zorlanmadan bu anı çektik. Belki tek bir örnek sizlere referans olamaz ama sonrasında kebapçısına gittik, bal satan esnafın yanına gittik, tahta oyma yapan yaşlı bir amcanın dükkanına girdik. Hiç kimsede siz necisiniz, nerden geldiniz, ne yapıyorsunuz değil, sanki yıllarını kamera önünde geçirmiş profesyoneller gibi davranarak çekimler yaptık. Artvin'de film çekeceğim zaman bir iki ünlü oyuncunun içinde başrollerde Artvinli bir kişiyi oynatırdım.

Tolga Gül : Bu röportajı bitiriyoruz. Siz buradan gittiniz, okulunuzda sizden Artvin'i anlatan yarım dakikalık bir sunu yapmanız istendiğinde nasıl anlatırsınız?

Artvin''in nesi meşhur diye sorarlarsa ben kesinlikle insanı meşhurdur derim. Bir şehir, insanı ile meşhur oluyorsa bunu kimse engelleyemez, bunu kimse tutamaz. Türkiye'nin görülecek, gurur duyulacak gerçekten saklanmış ve korunmuş bir şehri Artvin'dir. Ben büyük şehirde oturduğum için bize şu öğretilmiştir. Güvenmek yok, hiç bir kimseye güvenmeyeceksin. Burada gördüğüm kadarıyla insanlar ne arabasını kilitliyor, ne dükkanını kilitliyor. Güvenin olmadığı yerde ne insanlık olur nede dostluk olur. Ben bunu Artvin'de tattım ve gördüm.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 18.12.2009 tarihinde Bayram Sarayoğlu tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.