Hopa İlk Defa Bir Sinema Filmi Çekimine Ev Sahipliği Yapıyor

14/11/2007 16:56

Sonbahar Ağıtı'nın Çekimleri Hopa Ve Kemalpaşa'da Devam Ediyor.


Haber: Hayati Akbaş







Özcan Alper'in yönettiği Sonbahar Ağıtı'nın teknik ekibi Türk, İran ve Gürcülerden oluşuyor. Feza Çaldıran'ın görüntü yönetmenliğini yaptığı filmin çekimleri yaklaşık 6 hafta sürecek. Sonbahar Ağıtı, Kültür Bakanlığı'nın ilk filmini çeken yönetmenlere verdiği desteği almaya hak kazandı. Hopa Belediyesi de filmin yapılmasına büyük destek veriyor.

Filmin Konusu:

Yusuf, 1992'de, 22 yaşında girdiği cezaevinden 12 yıl sonra çıkıp köyüne gelir. Aslında iki yıl daha yatması gerekirken geçirdiği ağır hastalık yüzünden çok az ömrünün kaldığının anlaşılması üzerine serbest bırakılır. Yakalandığı verem hastalığı akciğerlerini iyice zayıflatmıştır. Bir de F Tipi hapishane sistemine karşı yapılan ölüm orucu eylemlerine katılması sağlığını iyice kötüleştirmiştir. Doktor durumunu kendisine açıklayıp yazdığı raporla bırakılmasını sağlar.

Yusuf'u, cezaevinden çıkıp geldiği köyünde (Çamlıhemşin-Fırtına vadisi) bir tek yaşlı hasta annesi beklemektedir. Babası kendisi cezaevindeyken ölmüştür. . . Ablası Meliha ise evlenmiştir. Annesi Rukiye Hanım (75) ağır hastadır ama tüm duaları oğlunu tekrar yanında görebilmek içindir, duaları sonunda kabul olmuştur. Artık tek düşüncesi huzur içinde ölmeden önce Yusuf'u evlendirmektir. Bu mesele için köyün önde gelen ihtiyarlarından Mustafa Amca (72) ile konuşur. . . Ama bilmemektedir ki zamanın akışı Yusuf için artık onunkiyle bir değildir.

Ekonomik nedenlerle sadece yaşlıların kaldığı köyde Yusuf'un arkadaşı Mikhail kışları köyün kahvesini işletmektedir. Yazları ise orman işletmelerinde sahip olduğu çekici aracı ile kesim işlerinde çalışmaktadır. Yusuf ve Mikhail'in konuşmaları hep yaşanmamış gençlikleri ve zamanla ilişkileri üzerinedir. Mikhail'in söylediğine göre bir iki yıl kaldıktan sonra gitmeyi düşündüğü buralardan bir türlü gidememiştir. Zamanın nasıl akıp gittiğini anlamamıştır. Severek evlendiği ve hatta ölümü göze alıp kaçırdığı karısı Nefise'ye karşı bile duyguları değişmiştir. Tek tesellisi oğlu Onur (10) ve artık farkında olmadan bağımlısı olduğu alkoldür. Müdavimlerinin her daim köyün ihtiyarlarının oluşturduğu bu kahvede o da onlarla birlikte ruhunu yitirmiştir.

Yusuf birkaç ay sonra öleceğini kimseye söyleyemezken, içindeki hesaplaşmayı da tek başına yaşamaktadır. Yıllarca hapishanede kalmanın verdiği alışkanlıkla fazla dışarı çıkmaz ve insanlarla kolay ilişki kuramaz. Geceleri kâbuslarla uyanır, sabahın erken saatlerinde kendini dışarı atar ve uyanmakta olan vadinin sesini dinler. Bu seslere gençken çok iyi çaldığı müzik aleti tulumun bozuk akort sesi karışır. Tulumu tavan arasından çıkarır ve her gün birkaç saatini tamir etmeye ayırır.

Bir gece karşısına Mikahil'in ısrarı ile gittiği ilçedeki meyhanede konsomatris olarak çalışan Gürcü kızı Elka çıkar. Olduğundan farklı ve rahat görünmeye çalışan Elka istemeden girdiği ilişkiler ağına rağmen hala ruhunu koruyabilmiştir. Elka (24) Moskova'da matematik eğitimi görmüş ve kısa süreliğine girip çıkmayı düşündüğü bu ilişki ağının artık yaşam biçimi olduğunu fark etmeye başlamıştır. Bulunduğu mekânlarda sanki ruhu yoktur. Sanki sadece bedeniyle ve başka bir kişilikle oralarda dolaşmaktadır. Bir yabancıdır…

O gece davet edildikleri içki masasında kendisi gibi aynı yabancılığı paylaşan Yusuf'la karşılaşır Elka. İkisi de gece boyunca göz ucuyla birbirlerini incelerler. Kısa bir süre sonra da birbirlerine âşık olurlar. Son birkaç ayını yaşamakta olan Yusuf için bu aşk melankolisini arttıran umutsuz bir durumdur. Elka ise bavulunu toplamış oralardan kaçıp gitme düşüncesiyle hesaplaşmaktadır.

Sonbaharın kendini yavaş yavaş kışa teslim ettiği bir gecede, Yusuf annesinin kendisi için çalma teklifini geri çeviremez ve yıllar sonra bir enstrüman yeniden hayat bulurken, o bütün vadinin bembeyaz bir kefene büründüğü gün toprağa verilir. Tulumun sesi bir annenin oğluna yaktığı ağıta eşlik eder. . .

Kaynak: 09. 11. 2007-Milliyet Kültür-Sanat

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 14.11.2007 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
 » "Sonbahar Ağıtı"nın Çekimi Tamamlan...
 » Kafkas Film Günleri hazırlıklarında...
 » 33. Arhavi Kültür Ve Sanat Festival...
 » Önal, Ardahan - Çıldır İzlenimlerin...
 » Bir Başkadır Macahel'de Hayat...
 » Hopa'dan Çıkan Bir Yönetmen, Bir De...
 » Ülkü Önal Bu Defa Berta Ortaköy İzl...
 » Halkevleri’nden Hopa Raporu...
 » Artvin Sağlık İl Müdürlüğü Obozite'...
 » Gazetecilere Baskı 40 Yıl Önceki Gi...
 » Artvin Valiliği Sosyal Medyadan Art...
 » O Gürcistan’ın Tarkan’ı...
 » Artvinli Araştırmacı Yazar Ülkü Öna...
 » Sanatçı Volkan Konak, Geçen Hafta Y...
 » İstanbul'daki Hopa'lıların Hes Eyle...
 » Hes’ler Derelerden Sonra Balıklarıd...
 » Karadeniz İsyandadır Platformu Üyel...
 » Artvin Özgecan İçin Yürüdü...
 » Hopalı Yönetmen Özcan Alper Altın K...
 » Osmanlı Ve Sokak Tipi Yaşlılar Yerl...