Ceratttepe Bodrum (isme 2o17) Sempozyumunda Konuşuldu

18/10/2017 17:06

Uluslararası Madencilik Ve Çevre Sempozyumunda Artvin Cerattepe Bakır Madenleri Gündem Konusu Oldu


Haber: Hayati Akbaş







Türkiye Maden Mühendisleri Odası tarafından Muğla’nın Bodrum ilçesinde Madencilik ve Çevre Sempozyumu (İSME 2017) düzenlendi. Sempozyuma Türkiye Maden Mühendisleri Odası üyeleri, sektörün önde gelen firmalarının temsilcileri, ülkemizde madencilik ve çevre alanlarında önemli araştırmalara imza atmış akademisyenler, sektör temsilcileri, basın mensupları ve sektörle bağlantılı firma temsilcileri katıldılar. Büyük ilgi gören sempozyumda Madencilik alanında yaşanan son gelişmeler, değişen kanun ve yönetmelikler, sektörde yapılan yenilikler, madencilik çevre ilişkisi, madencilikte iletişim, madencilikte sigorta sistemi, çevre mevzuatındaki değişiklikler, madencilik orman ilişkisi gibi konular masaya yatırıldı. Artvin Basınından Gazeteciler Tolga Gül, Tarık Mutlu ve İbrahim Eksilmez’in de delegasyon olarak katıldıkları sempozyumda madencilik sektörünün önemli temsilcileri Artvin Basınına açıklamalarda bulundular. Artvin basınına konuşan maden sektörünün önemli temsilcileri madencilerin çevre düşmanı olarak gösterilmesinin büyük hata olduğuna değinerek madencilik teknolojisinin ülkemizde geliştiğini, hiçbir yerde madencilerin çevre katliamı yapmadıklarını, gelişen ve değişen madencilik sektöründe çevreye duyarlı bir madenciliğin Artvin Cerattepe dahil olmak üzere her yerde yapılabileceğini ifade ettiler.

Artvin Basınına önemli açıklamalarda bulunan maden sektörünün önemli isimlerinin açıklamalarını bu haberimizde bulabileceksiniz. Artvin’de gündem oluşturacak olan ve birbirinden değerli sektör temsilcilerinin açıklamalarını yayımlayacağız ancak öncelikle ilimizde madencilik alanında önemli araştırmalara imza atan Gazeteciler Tolga Gül ile Tarık Mutlu’nun açıklamalarını aktarıyoruz. İşte Artvinli gazetecilerin bu sempozyum öncesinde yaptıkları açıklamalar:

Gazeteciler Gül ve Mutlu’dan Açıklamalar

Tarık Mutlu:Öncelikle şunu söylemek gerekir. Bu toplantı madenciliğin, madencilikte çevrenin korunması gibi konuların kalbinin attığı bir yer. Sempozyumda duayen hocalarımız bulunmaktadır. Aslında bize maden yanlısı yaftasını yapıştırmak istiyorlar. Gazeteci Tolga Gül de buna katılacaktır, biz doğru bilgiden yanayız, doğru projelerden yanayız. Madenciliğe hayır demek, maden çıkarılmasına hayır demek aslında yaşama hayır demektir. Madene hayır demek otomobile hayır demek, elektriğe hayır demektir. Biz bu konuları hocalarımızdan öğrenip Artvin halkına daha doğru ve daha sade bilgiler vermek için Türkiye’yi karış karış geziyoruz. Nerede bir sempozyum var, nerede bir hoca var, nerede bir profesör var onlardan doğru bilgiler alıyoruz ve doğru bilgiler ile insanların karşısına çıkıyoruz.

Tolga Gül: Taraf bilgiler değil doğru bilgiler alıyoruz. Tarık Mutlu’nun da dediği gibi doğru bilginin peşindeyiz. Maden konusunda bilgisizliğin bu güne kadar Artvin’i getirdiği nokta bellidir. Bugün maden çıkıyor. Fakat halen bir kesim maden çıkmasın, şu olsun bu olsun diyor. Artık buraları geçmemiz gerekiyor.

İbrahim Eksilmez: Neden? Yargı son kararını verdi ve yatırımcı firma çalışmalarına başladı, galeriyi açtı ve cevher aramaya başladı. Neden bir kesim halen toplumu galeyana getirmeye çalışıyor ya da protestolara devam ediyor?

Tolga Gül: Türkiye’de madencilik aleyhine bir lobi var ve bu lobiyi mutlaka dış devletler organize ediyor. Biraz bunun etkisi olabilir diye düşünüyorum. Zira halen maden çıkmasını tartışıyorsak veya bir kesim tarafından tartışılması isteniyorsa burada zaman kaybının peşinde olunduğunu düşünüyorum. Halen biraz daha zaman kaybettirilmek isteniyor. Bu röportajlarda tarafsız insanlar tarafsız görüşlerini bildiriyorlar ve hepsi madenciliği tartışmak yerine madenciliğin şekli, yöntemi e burada sürece dahil olunmayı tartışmak gerektiğini söylüyorlar. Hocalarımız konuşurlar. Her bir hocamız hem Artvin’i hem Artvin’deki projeleri hem de Cerattepe’yi biliyor. O yüzden çok rahat çok güzel röportajlar çıkacağını göreceksiniz.

Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel:Çevreye Uyumlu Madencilik Yapmak Mümkündür

Türkiye Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel, Muğla’nın Bodrum ilçesinde düzenlenen Uluslararası Madencilik ve Çevre Sempozyumu’nda (İSME 2017) ülkemizde madencilik ve çevre uygulamaları ve de sempozyum hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Başkan Ayhan Yüksel açıklamasında; madencilik bilim ve tekniği ile madenciliğin çevresel sorunları çözebileceğine inandıklarını belirtirken çevre halkıyla, yöre halkıyla ve doğayla barışık bir halde madencilik yapabileceğini ifade etti.

Türkiye Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel, “Madenler Devletin Tasarrufu Altındadır ve Kullanılmalıdır. Hedefimiz, hem madenciliğin gelişimini hem de aynı zamanda çevrenin korunmasını sağlamaktır. Biraz önce açılış konuşmasında da söylediğim gibi anayasada iki önemli husus vardır. Biri her insan sağlıklı bir çevrede yaşam hakkına sahiptir. Diğeri ise tabi kaynaklar ve madenler devletin tasarruflu altındadır, kamunun yararına kullanılmalıdır. Bu ikisinin birbiriyle alternatif olmadığını düşünüyorum. Madencilik Bilim Ve Tekniği İle Madenciliğin Çevresel Sorunlarını Çözebiliriz. Her şeye rağmen madencilik üretimi de doğru değil; çevresel nedenlerle madenciliğe hayır demek de doğru değil. Bunların birbirinin karşıt dayatması olması doğru değildir. Biz şuna inanıyoruz; madencilik bilim ve tekniği ile madenciliğin çevresel sorunları çözebileceğine inanıyoruz. Bu nedenle madenciliğin kamu yararına yapılabileceğine inanıyoruz. Çevre halkıyla, yöre halkıyla ve doğayla barışık bir halde madencilik yapabiliriz. Biz maden mühendislerine düşen de budur. Her şeye rağmen madenciliğe de karşı olduğumuzu belirtmek isterim. Çünkü bu çevrede bu doğada bizim doğal varlığımızdır” ifadelerini kullandı.

“Madenciler Hiçbir Yerde Çevreyi Katletmezler”

İSME Sempozyum Başkanı Taki Güler’den Madencilik üzerine çok önemli açıklamalar

Bu yıl 6. sı Muğla’nın Bodrum ilçesinde düzenlenen Madencilik ve Çevre Sempozyumu Sempozyum Başkanı Prof. Dr. Taki Güler, sempozyum ve ülkemizdeki madencilik, madencilik ve çevre uygulamaları, madenciliğe olumsuz yaklaşım ve çevreci eylemler hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. Taki Güler madencilerin madenciliğin yapıldığı hiçbir yerde çevreyi katletmediklerini, çevreci yaklaşımlarla her yerde madenlerin değerlendirilmesi gerektiğini belirterek Cerattepe’de de bir çevre katliamı olacağına inanmadığını ifade etti.

Çevre Dostu Madencilik Çevreye Verilecek Zararları Bertaraf Edebilmektedir

Madenciliğin doğaya olan etkileri hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Taki Güler, “Madencilik çevre dostu teknoloji ile çevreye zarar vermeden veya çevreye verilecek zararları bertaraf edilecek şekilde uygulanabilir. Hiçbir madenci ben çevreyi katledeceğim, buradaki yerel halkı dinlemeyeceğim, onların haklarına saygı göstermeyeceğim demez. Eminim gerekli ve yapılması gerekenler konusunda adımlar atmışlardır. Madene karşı olmak yerine maden işletmesini mercek altında tutmayı tercih etmeliyiz.

Emekli Prof. Dr. Seyfi Kulaksız’dan Madencilik Sektörüne Bakış

Madencilik denilince akla gelen en önemli isimlerden Seyfi Kulaksız ile madenciliği konuşmak olamazdı. Yolumuz Madencilik ve Çevre sempozyumuna düşmüş iken hocaların hocası olarak nitelendirilen, ömrünü madencilik sektörüne vermiş, bu alanda çok önemli araştırmalara ve bilimsel raporlara imza atmış olan Prof. Dr. Seyfi Kulaksız ile bir kez daha madencilik üzerine sohbet ettik. Hocaların hocasını bulmuş iken madencilik sektörü üzerine konuşurken sektörün sorunlarını ve Artvin Cerattepe Maden Projesi’ni Seyfi Kulaksız’a mikrofonlarımızı uzattık. Seyfi Kulaksız, ‘Artvin’de yerel insanların da bu sistemin içinde, bu insanlara böyle bir maden açıldığı zaman sosyal etkinlik açısından veya psikolojik olarak etkisi nedir sorunun sorgulanması ve iç içe olması lazım. ” diyerek Artvin halkına önemli uyarılarda bulundu.

İşte hocaların hocası Prof. Dr. Seyfi Kulaksız ile röportajımız:

Madene karşı olmak yerine maden işletmesini mercek altında tutmayı tercih etmeliyiz. Doğal olarak Karayolları bir yere yol açarken ağaçları kesmiyor mu? Karadeniz’de boydan boya yol açtı, burada ağaçlar kesilmedi mi? Kesildi. Burada da yeraltı su kaynakları da devletin tasarrufu altında. Dolayısıyla devlet bu tasarrufu istediği gibi kullanma hakkına sahiptir veya başkasına bu hakkı devredebiliyor. Burada kesilen ağaçların veya bozulan herhangi bir şey varsa zaten madenci tarafından devlete ödeniyor. Vatandaşın burada en büyük şikâyetlerinden biri şu olmalı: Maden şirketi nakliye yollarında her gün sulama yapıyor mu yapmıyor mu? Günde en az bir sabah, bir öğleden sonra sulanması gerekiyor. Eğer stabilse, düz yolsa toz olayı meydana gelecektir. Benim belirtmek istediğim şu ki; madenciliğe karşı çıkmak yerine maden işletmesinin mercek altına alınması, madenciliğin çevre uyumlu doğru tekniklerin kullandırılmasına ön ayak olunmalıdır.

İstanbul Teknik Üniversitesi Hüseyin Baştürkcü: Madencilik alanında doğru bilgilere sahip olmalıyız

Madenciliğe peşinen muhalefet yapmak yanlış bir yaklaşımdır

Madencilik denilince akademik alanda ülkemizde ilk akla gelen okullardan biri hiç kuşku yok ki İstanbul Teknik Üniversitesi’nin Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü geliyor. Hal böyle olunca Bodrum’daki Madencilik ve Çevre Sempozyumu’nda İTÜ’den bir hoca ile röportaj yapmak istedik. Sempozyumda karşılaştığımız genç ve gelecek vadeden bir isimle akademisyen Hüseyin Baştürkcü ile madencilik sektörünü konuştuk. Hüseyin Baştürkcü ile madenciliği, madencilik üzerinde oluşturulan çevreci muhalefet yaklaşımını, maden şirketlerinin halka kurması gereken diyalogu ve madencilik yapılacak bölgelerde halkın yapması gerekenleri tartıştık.

İşte o söylemler:

Halkımız tabi bir şekilde bazı durumlarda net bir set çekip karşı oluyor. Buda yanlış ama maden firmalarının da onları kesip hiçbir şekilde halkla iletişim kurmadan dertlerini anlatmadan oradaki tehlikenin ne olduğu ne olabileceğini yada ne olmadığını güzel bir şekilde anlatmaları gerekiyor. Mesela siyanür çok konuşulan bir konudur. Hakikaten zararı vardır ama bunu kontrol altına aldığınız zaman ne kadar zararsız olabileceğini, dünyada örneklerinin ne olduğunu, son teknolojinin ne olduğunu, halkın anlayacağı dilden de anlatmak gerekiyor. Halkında net bir şekilde her şeye karşı gelmesi iyi değil fakat bir bilincin oluşması anlamında da olumlu şeyler var. Cerattepe Bölgesiyle İlgili Bilgi Sahibiyim. Artvin’de birkaç sene önce Murgul’a bir iş kapsamında gitmiştik. Murgul’daki bakır tesisini biliyorum. Cerattepe yöreseliyle ilgili çok net olamasa da bilgi sahibi olabildim. Halkın tepkisini biliyorum. Fakat altın, bakır olduğu zaman daha net daha keskin tepkilerle karşılaşılıyor. Halbuki madenciliği ikiye bölersek bir o belgesellerde gördüğümüz gibi dağdan o taşların çıkartılması anlamını kastediyorum ikinci kısımda reaktiflerin girdiği kimyasalların girdiği kısmı kastediyorum. Önce yöre insanının bilinçlenmesi gerekiyor. Bir kişiden değil birçok kişiden duyması gerekiyor.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hürriyet Akdaş: Madenciler, maden mühendisleri aslında kendisini çevreci olarak tanımlayandan daha fazla çevrecidir.

Türkiye’nin madencilik alanında önemli araştırmalara sahip isimlerinden biri olan Eskişehir Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyesi Prof. Dr. Hürriyet Akdaş ile madencilik ve çevre ilişkisini konuştuk. Hürriyet Akdaş: “ Madenciler, maden mühendisleri aslında kendisini çevreci olarak tanımlayandan daha fazla çevrecidir. Vatandaşlarımız madencilik konusunda bilgi sahibi olmadıkları için sektörü kötü olarak tanıyor. Ülkemizdeki madencilik algısının bilgi eksikliği sebebiyle olumsuz. Madenciliğin Türkiye’nin madenciliği yapmak zorundadır. Ülkemizin ekonomisinin yer altı zenginliklerinin kullanılmasına ihtiyacı var. Madenciler, maden mühendisleri aslında kendisini çevreci olarak tanımlayandan daha fazla çevrecidir. Madenciler, maden mühendisleri aslında kendisini çevreci olarak tanımlayandan daha fazla çevrecidir. Körü körüne madene evet de denmez körü körüne hayır da denmez. Evet, tam ortada durup izlemesi ve ilgili kurumlara da bu işi yaptırması gerekiyor. Artvin gerçekten bir doğa harikası. Devlet şöyle bir yasa çıkarsaydı, Artvin bölgesi bir milli park ve burada hiçbir şeye müsaade etmiyorum deseydi zaten oraya firma giremezdi. Türkiye’de bazı yerler vardır ki dünya mirası olduğu için hiçbir madencilik faaliyetine müsaade etmezler. Ruhsat vermezler. Artvin olayını basından izlemeye çalışıyorum. Burada yapılan projenin ayrıntılarını ben de bilmiyorum fakat projeyi çok iyi anlamak ve algılamak, ne yapılacak, nasıl yapılacak, kaç yıl sürecek ve proje bitiminden sonra hangi kademelerde eski haline nasıl dönüştürülecek? Bu konuda çevrecilerin ve Artvinli vatandaşlarımızın dikkat etmesi gerekiyor. ” diyerek açıklamalarını tamamladı.

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Osman Zeki Hekimoğlu: Bergama’da madene karşı olanlar bugün orada çalışıyorlar

Bodrum’da düzenlen Madencilik ve Çevre Sempozyumunda madencilik alanında önemli araştırmalara imza atmış olan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Osman Zeki Hekimoğlu ile ülkemizdeki madencilik sektörünü ve madencilik sektörüne yapılan muhalefeti konuştuk.

İşte o açıklamalar: Öncelikle günümüzde artan teknoloji ile birlikte bazı çevre sorunlarının ortaya çıktığı bir gerçektir. Bu amaçla çevreye karşı çok duyarlı bir kesimin oluşması gerekiyor. Belki de bunların en başında maliyeciler geliyor diyebilirim. Tabi bunları yaparken bunun ölçüsünü rasyonel bir şekilde yapmak gerekiyor. Madencilik açısından irdelediğim zaman gerçekten çevreye zararlı mı değil mi, bunu öncelikle konuşalım. İnsanoğlu bütün gereksinimlerini yerine getirmek için doğada her türlü endüstriyel ve bilimsel çalışmalarını sürdürmektedir. Bunlardan biri madenciliktir. Şöyle bir örnek vereyim. Evimizde çoğu yerde tüp gaz kullanıyoruz değil mi? Bu tüp gazı dikkatli kullanmazsanız patlar. Elektrik, günümüzün vazgeçilmez enerji kaynağı fakat çıplak elle dokunursanız sizi çarpar, aşırı akım yüklerseniz yangın çıkarır. İnsanlık için büyük bir kolaylık olan uçaklar küçük bir önlem alınmazsa düşer. Siz çöpleri sokağa dökerseniz sokak kirlenir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu şu anlama geliyor. Her şey yarar getirirken yanında bazı sakıncaları da geliyor. Depremde de böyle, deprem öldürmez tedbirsizlik öldürür diye bir deyim var. 1999 yılından Körfez depreminde 10 binlerce insan yaşamını yitirdi. Aynı şiddette depremler Japonya’da nerdeyse her gün oluyor fakat bu kadar insan ölmüyor. Önlem alırsanız insan ölmez. Madenciliğe geldiğimizde ise Türkiye’de bugün madencilik konusunda ne yazık ki çok kötü bir önyargı var. Elbette çevreci olmak hepimizin büyük bir ödevidir. İnsanlık borcudur. En azından kendi çıkarlarımızı düşündüğümüzde bile bunları açıkça ifade edebiliriz. Diğer sektörler değil de madenciliğe niye bu kadar hücum var. Dünyanın değişik üniversitelerinde de dersler verdim ve bunu dile getirdim. Şimdi şöyle bir örnek verelim. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden Avustralya, Kanada değil mi? Cevap evet. Peki Avustralya’nın ekonomisi neye dayanıyor? Madenciliğe dayanıyor, Kanada’nın ise altın madenciliğine dayanıyor. Çevrecilerin çevreye olan duyarlılıklarına bir şey demiyorum. Nitekim çevreci olmak güzel bir şeydir. Ancak başta da arz etmek istediğim gibi burada amacınız ne? Çevre derken neyi kast ediyorsunuz. Neden Kanada’da Avustralya’da altın madenciliği zararlı olmuyor, dünyanın en keskin çevrecileri oradadır. Çevre ile ilgili bütün yönetmeliklerin, bütün mevzuatların, yasaların çıkarıldığı ilk yerler oralardır. Zararlı olsa oralarda çıkarılmazdı. Bir defa altın neden zararlı olsun?

Doç. DR. Bayram Erçıkdı:Patlayıcı maddenin çevreye duyarlı bir şekilde tasarımını, düzenini, planını yaparak patlatılması durumunda hiçbir şekilde çevreye karşı bir problem oluşturmamaktadır.

Bu yıl 6. sı düzenlenen Uluslararası Madencilik ve Çevre Sempozyumu’nda madencilik alanında uzman isimlerin Artvin basınına verdiği röportajlar madencilik alanındaki bilgi eksikliğini giderecek cinsten. Yine alanının önemli isimlerinden Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Madencilik Bölümü’nün önemli hocalarından Doç. Dr. Bayram Erçıkdı ile kendi alanındaki patlatma teknolojileri üzerine konuştuk. İşte o röportaj:Ülkemizde Patlatma Teknolojisinde Çok İyi Uygulamalar Yapılıyor

Öncelikle böyle bir imkanı sağladığınız için teşekkür ediyorum. Tabi patlatmalar her yerde uygulanıyor. Dünyada hemen tünellerin 5 metre altından patlatma ile tüneller açılıyor. Binaların altına baktığınızda hemen 5 metre altından patlatma yaparak hiçbir yere zarar vermeden tünelleri açabiliyorsunuz. Dolayısıyla bizim de ülkemizde benzer uygulamalarımız mevcut. Patlatmalara baktığımızda insanlar bir kere patlayıcının adından korkuyor. Biz burada patlatma yapıyoruz dediğimiz zaman, burada patlayıcı madde mi kullanıyorsunuz şeklinde daha baştan bir endişe ile yaklaştıklarını görüyoruz. Kayaların kırılmasında bugün en ekonomik yöntemlerden bir tanesi patlayıcı madde kullanımıdır.

Doç. Dr. Gülsev Uyar: Ülke olarak patlatma teknolojini yakından takip ediyoruz

Türkiye’nin patlatma teknolojileri alanında önemli akademisyenlerinden biri olan Hacettepe Üniversitesi Madencilik Bölümü’nden Doç. Dr. Gülsev Uyar ile Bodrum’da gerçekleştirilen Madencilik ve Çevre Sempozyumunda karşılaştık. Böylesine donanımlı ve ülkemizdeki birçok şirketin patlatmalar konusunda desteğini aldığı bir akademisyeni görmüşken de ülkemizdeki madencilik alanında patlatma teknolojisi üzerine sohbet ettik. Doç. Dr. Gülsev Uyar, “ Patlatmalarını iyi yapmalı ki üretim maliyetleri daha az olsun hem de daha fazla hem de daha hızlı olsun. İleriye doğru gidiyoruz. Gediğimiz noktaya seviniyorum, iyiye doğru gidiyoruz. Patlayıcıyla çok fazla şeylere de zarar verebilir ama kontrollü yapıldığında gayet düzgün bir şekilde hem yer altında hem de yer üstünde işimizi de yapabiliriz. Eskiye göre çok daha iyi bir yol aldık. Teknolojiyi yakından takip edebiliyoruz. Şirketler neden daha fazla patlayıcı kullanmak istesin ki. Maalesef öyle bir yanılgı var. Çevre yerleşim yerlerindeki halkımızı bilinçlendirmek gerekiyor. Hayır hayır, şirket neden daha fazla patlayıcı kullanmak istesin ki. Maalesef öyle bir yanılgı var. Çevre yerleşim yerlerindeki halkımızı bilinçlendirmek gerekiyor. Fazla patlayıcı kullanmak işletmenin işine gelen bir şey değil. En uygun, en az patlayıcı ve en az delik ayısı ile işini yapmaya çalışıyor zaten. Bunu yapabiliyorsa kendi üretimini en ekonomik bir şekilde yapacaktır. Dolayısıyla bu çevresel problemler en aza inecektir. Biz derslerimizde öğrencilerimize hep bunu anlatıyoruz. En ekonomik ve en güvenilir bir şekilde delme patlatma nasıl yapılır? Bütün işletmenin ABC’si buradan başlıyor. Bunu yapabildiğinizde bu sıkıntılar olmayacak. Patlayıcı miktarını azaltmak tabi ki işletmenin de işine gelecektir. Mesela bizi çağırdıklarında, siz geldiniz az patlattılar, az çıktı titreşim diyorlar. Öyle bir durum yok. Maalesef bilinçlendirilmediği için, belki bunda bizim de suçumuz var, biz öğrencilerimize anlatıyoruz ama belki yerel medyada böyle anlatmak gerekiyor. Herkes öyle zannediyorlar, faz patlayıcı kullanıyorlar, siz gittikten sonra patlatıp çatlatıyorlar. Öyle bir durum yok aslında. İleriye doğru gidiyoruz. Gediğimiz noktaya seviniyorum, iyiye doğru gidiyoruz. İleriye doğru gidiyoruz. Gediğimiz noktaya seviniyorum, iyiye doğru gidiyoruz. Eskiden sorun var, şikâyet var, hatta davalık olmuş. Ya bilirkişi olarak gidiyorduk kim haklı, buraya zarar veriliyor mu verilmiyor mu diye. Ya da karşı taraf şirkete dava açmış, onların talebiyle gidiyorduk. Gelinen nokta çok hoşuma gidiyor. Artık firmalar daha sıfırda, işe başlayacakları zaman gelip, hocam bu işi bir organize ediniz, en doğrusunu gösteriniz, hem kontrollü bir şekilde hem de etrafa zarar vermeden, biz de en az patlayıcı ile en uygun delik ayısı ile en az maliyetle bu işi götürelim. Sıfırdan yaptığımız zaman bu projeleri daha çok seviyoruz. O zaman her taraf mutlu oluyor ve sürekli hem titreşimleri, hem hava şokunu hem de gürültü problemi var mı yok mu diye takip edilecek bir kontrol mekanizması geliştiriyoruz. Sıkıntılar olmuyor. Şirketler bu algıya ulaşmaya başladı. Patlayıcıyla çok fazla şeylere de zarar verebilir ama kontrollü yapıldığında gayet düzgün bir şekilde hem yer altında hem de yer üstünde işimizi de yapabiliriz.

Maden insanlığın olmazsa olmazıdır

Sektör Temsilcileri, Madenlere Neden İhtiyaç Duyulduğunu Anlattılar

Bodrum’da gerçekleştirilen Madencilik ve Çevre Sempozyumuna katılanlar sadece bilim adamları, maden mühendisleri ve maden şirketleri temsilcileri değildi elbette. Sempozyuma Türkiye’nin sanayi sektörünün temsilcileri de katıldılar. Sempozyuma katılan sanayi şirketlerinin temsilcilerinden ikisi ile madenlere neden ihtiyaç duyulduğunu, ülkemizin madenlerini neden değerlendirmesi gerektiğini konuştuk.

Madenler Ülkemizin Geleceğidir. Zengin Topraklarda Fakir Olarak Yaşayamayız

Sektör temsilcilerinden Ermaş Mermer Firması adına sempozyuma katılan Mustafa Ercan ile görüştük. Ercan, Artvin basınına madenlere neden ihtiyaç duyulduğunu anlattı. İşte o röportajımız: Madensiz Bir Hayatın Mümkün Olmadığını İnsanlarımıza Anlatmamız Gerekiyor

Ülkemizde madencilik sektörü ile ilgili çok fazla bir bilgi eksikliği var. Madensiz bir hayatın mümkün olmadığını insanlarımıza anlatmamız gerekiyor. Madencilikle paralel olarak medeniyetler, insanlıklar ve uygarlıklar gelişme göstermiştir. Bugünkü şartlarda da madenciliğe karşıyım diyen insanların arabaya, otomobile, uçağa binmemesi, televizyon seyretmemesi, apartmanda veya evde yaşamaması lazım. O yüzden maden insanlığın olmazsa olmazıdır. O yüzden televizyon programları aracılığıyla, basın ve medya aracılığıyla Türkiye’de madenciliğin olmazsa olmaz bir sektör olduğunu uzmanlarca anlatılması gerektiğine inanıyorum. 15 dakika elektriksiz kalmaya hiç kimsenin tahammülü yok ancak elektriğin elde edildiği tüm yöntemlere de karşıyız. Mermer’de bir madendir, çıkarmayalım mı?Halkımızın yanlış bilgilenmesi bizleri olumsuz etkiliyor. Madencilik ulusal bir politikadır. Devlet istemezse madencilik olmaz. Ya da madenler işletilsin mi işletimesin mi diye halkı bir referanduma tabii tutmak lazım. İşletilecekse tabi dünya standartlarında uygar ülkelerde olduğu gibi devlete ait olan madenleri işleterek ekonomimize girdi sağlayıp kalkınmamızı sürdürmeliyiz.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 18.10.2017 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.


En Çok Okunan Yaşam Haberleri
 » Necmettin Orman Vefat Etti!...
 » Artvin’i Yasa Boğan Ölüm...
 » Hopa Belediye Başkanı Seçilen Utku...
 » Turgay Ataselim Teşekkür Mesajı Yay...
 » Hopa’nın Kadınları, Muhteşemsiniz!...
 » Hopa Belediyesi Geleneği Devam Etti...
 » Ati Utku Cihan’dan İddialı Çıkış...
 » Şehit Ailesinde İftarını Açtı...
 » Hopa Belediye Meclis Üyeleri Belli...
 » Ulaştırma Bakanı Hopa Yolunda İncel...