Bayraktutan Meclis’te Cerattepe Geçilmez

04/05/2016 10:24

Bayraktutan Meclis’te Cerattepe Geçilmez, Artvin Halkı Yenilmez.


Haber: Hayati Akbaş







CHP Artvin Milletvekili Av. Uğur Bayraktutan TBMM Genel Kurulu’nda HDP’nin Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu hakkında verdiği gensoru üzerine konuşma yaptı.

CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, gensoruda sözü geçen iddiaların birçoğunun Artvin ile alakalı olduğunu belirtti.

CHP Grubu adına söz alan Bayraktutan Mecliste yapığı konuşmada; “Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu hakkında verilen gensoru üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sözlerime başlamadan önce, Gazi Meclisi, bugün, burada olmamızı sağlayan yüce Parlamentonun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Meclisini saygıyla selamlıyorum. Birileri için 9, 19 rakamlarının Millî Piyango çekilişi olduğunu biliyorum ama şunu iyi biliyoruz: Bizim için cumhuriyet tarihi 19 Mayıs 1919'da başlar. Bunu buradan ifade etmek istiyorum. Toplumuz çok zengindir, zengin bir toplumdur. Bu toplumda bazıları tarih yazar, bazıları da tarihin ne zaman olduğunu tartışmaya başlar. O nedenle, sarı saçlı, mavi gözlü dev adamı onun Meclisinden saygıyla selamlıyorum değerli milletvekilleri. Yine, sözlerimin başında, aslında böyle bir ekolojik yıkımla alakalı konuşulması gereken bakanın Enerji Bakanı olması gerekirken Sayın Orman Bakanı olmasını da üzüntüyle paylaştığımı ifade etmek istiyorum. Burada 4-5 tane madde var, bu 4-5 maddeyle alakalı bir boyutuyla tartışmak istiyorum. İçişleri Bakanının da burada olduğuna özellikle Artvin Milletvekili olarak çok sevindim. Cerattepe olayları sırasında Sayın Bakana ulaşamadık. Hani diyordunuz ya Sayın Bakan "NASA teknolojisi var. " diye, ben Artvin'in Milletvekili olarak hemşerimiz olan Sayın Bakana ulaşamadım, herhâlde önümüzdeki günlerde ulaşırız çok yoğun olduğu için, neden ulaşamadığımızı biliyoruz.

Değerli milletvekilleri, öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: 4-5 tane temel madde var, bunlardan bir tanesini Engin Altay ısrarla söyledi onu hâlbuki ilk gündemime almıştım bunlardan bir tanesi kuzey ormanları. Kuzey ormanlarıyla alakalı gelişmede evet, duyarlı olmamız gerekiyordu. Buna ilişkin birçok insan çevre yıkımı olduğunu ileri sürdü, burada bir rant projesi olduğunu ileri sürdü. 250 milyon ağaçtan bahsediliyor. Böyle bir yıkımla alakalı oraya girerek İstanbul'un bütün yaşam alanlarının, oksijen alanlarının yok edildiğine ilişkin bir projeden bahsediliyor. Ben bu projenin yanlışlığıyla alakalı bir şey söyleyemeyeceğim, onları kenara koyacağım. Ama Tansu Çiller Başbakan olduğu zaman, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunda oturan şimdiki Cumhurbaşkanımızın o tarihte -klasiktir ama- gazetelere çıkan söylemlerinden bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi, o tarihte, "Yeni köprüye hayır. " diyor Recep Tayyip Erdoğan Sayın Cumhurbaşkanı, "Boğaza 3'üncü köprü intihardır. " diyor. Demek ki zaman içerisinde bu gelişmeler değişiyor, bunlardan bir tanesi bu. Yine, bir başka gazete kupüründeyse "Yeni köprüye hayır. " Bu şekilde bir şeyden geçiliyor ve bunun bir intihar olduğundan bahsediliyor. Yine, sizin yandaş medyanız Yeni Şafak o dönemde atmış olduğu başlıkta diyor ki İstanbul Boğazı'na yapılan 3'üncü köprüyle alakalı: "İstanbul boğazlanıyor. " şeklinde manşet atıyor değerli arkadaşlarım. Demek ki diyalektiğin temel kuralı, her şey değişimdir, değişiyor insanlar, o anlamda fazla bir şey söylemek istemiyorum. Bu rant projesiyle alakalı gerekenlerin yapılmasını umuyorum ama herhangi bir umudum yok. Değerli arkadaşlarım, burada gensoru olarak gündeme konu olan birçok konunun direkt Artvin'le alakası var, benim seçim bölgemle. Aslında bunun dışına çıkmak istiyorum ama Artvin'le alakalı olduğu için de bunları yadsıyamam.

Takdiri İlahi Değil, Bu Takdiri İdari

Bunlardan bir tanesi 24 Ağustos 2015'te Hopa'da meydana gelen sel felaketi değerli arkadaşlarım. Hopa, Arhavi, aradan üç ay geçtikten sonra da Borçka ve Murgul'u da etkileyen inanılmaz bir sel felaketiyle karşı karşıya geldik. Sayın Bakan da o günler de sağ olsun, teşekkür ediyorum Artvin’i ziyaret etti. 11 vatandaşımızı kaybettik Sayın Bakanım. Yani 1'inin cenazesi henüz bulunmadı. Bunun alakalı, sizler de Artvin'e gelir gelmez hep, bunun bir takdiriilâhî olduğunu söylediniz. Sayın Bakanım, ben bunun takdiriilâhî olduğuna inanmıyorum. Neden? "Önce tedbir, sonra tevekkül. " denilmiş. Takdiriilâhî değil, bu, takdiriidari yani takdiriilâhî filan değil, idari bir hatadan kaynaklanan bir olayla karşı karşıyayız Hopa'da.

Devlet Su İşleri’nin, Derelerle Alakalı Projelerini Baştan Gözden Geçirmesi Gerekiyor

Ben de o zaman seçim bölgemdeydim, hemen ertesi gün o saatlerde oraya ulaştık, diğer milletvekilimiz de geldi, o da sağ olsun; burada bir problemle karşı karşıya kaldık, dedik ki: Acaba, burada ne hata yapılıyor? Neden dolayı Hopa'da böyle bir olay meydana geldi? Sayın Bakanım, Hopa'da derelerle alakalı çalışmayı muhtemelen görmüşsünüzdür, Devlet Su İşlerinin yapmış olduğu projelerde bir problem varyani şu anlamda problem var: Yani özellikle oradaki dereler özgür akıyor diye… "Dereler özgür akar. " diye Karadeniz'in söylemlerinden bir tanesidir bizde. Biz dereleri almışız, beton kutuların içerisine kibrit kutusu gibi koymuşuz, altında sürtünme yok, doğal yaşam yok, herhangi bir şey yok ve o dereler onları yıkarak müthiş bir yıkıma sebep olmuş. Yani Devlet Su İşleri’nin, derelerle alakalı projelerini baştan gözden geçirmesi gerekiyor.

Ben biliyorum, siz gölet ve barajla alakalı tanımları değiştirdiniz Sayın Bakan, şu dere yataklarıyla alakalı tanımları da bir değiştirin. Yani bakın, Karadeniz Ege Bölgesi'ne, Akdeniz'e, bir İç Anadolu'ya ve şeye benzemiyor, Karadeniz'de müthiş bir mebrusat oluyor yeri geldiği zaman yani tahmin edemediğimiz bir debi oluyor. Bu debiyi engelleyebilmek için, bana göre, Devlet Su İşlerinin kendi politikalarını mutlaka değiştirmesi gerekiyor. Hopa'da dere yatakları değiştirilmiş. Hopa'nın en büyük mahallelerinden bir tanesi Sundura Mahallesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden gelen afet ekipleriyle de beraber gezdik, bizim bütün belediyelerimiz de oradaydı, İstanbul'daki bütün CHP'li belediyeleri oraya döktük ama onlardan dinlemek daha farklı, en azından, biz taraf olduğumuz için, hani "Kötülüyorlar. " falan denilebilir. Afet ekipleri geldiler ve şaşırdılar, dediler ki: Bu dere yatakları neden bu hâle gelmiş? Dere yataklarını niye bu şekilde değiştirmişsiniz? Ve daha ilginç olanı değerli milletvekilleri, biz faciaya bir anlamda davetiye çıkartıyorken, kamu binalarını gidip dere yataklarına yaptık Hopa'da. Yani bunu en çok yapan da özel kişiler değil, dere yataklarına en çok kamu binaları yapıyorlar yani bir anlamda, belki belediyeler hata yapmış olabilirler, yanlış yerlere imar vermiş olabilirler ama bu anlamda kötü örnek olması açısından dere yatağının ortasına şimdi ismini vermeyeceğim bir kamu binasının konulduğunu gördük. Yani, böyle bir şey olamaz. Bu ne? Demek ki bütün bunlar olduktan sonra da kalkıp "Efendim, bu takdiri ilahidir. " demeyi de doğru bulmam. O nedenle buna bir kere daha Sayın Bakanın dikkatini çekiyorum. Bunun haricinde, bu felaketin meydana gelmesinin önemli nedenlerinden bir tanesi de Karadeniz Sahil Yolu.

HES'ler Ve Yeşil Yol Karadeniz'in En Büyük Sıkıntılarından Bir Tanesi

Değerli arkadaşlarım, Karadeniz'e gelmişsinizdir, muhtemelen biliyorsunuzdur. Karadeniz Sahil Yolu bir anlamda ulaşımı çok rahatlattı ama ilçeler ile il merkezleri ile yerleşim merkezleri ile Karadeniz arasında kocaman bir set oluşturdu. Yani, menfez ve suları Karadeniz'e veriyorlar ama yeterli değil. Bir bölüm yurttaşımız ne yazık ki ormanı kestiler, çay bahçeleri yaptılar. Karadeniz Sahil Yolu bir anlamda doğal baraj görevi görüyor. Altındaki menfezler suların Karadeniz'e ulaşmasını engelliyor. Yani, insan eliyle bir felaketin bir araya gelebilmesi için elimizden gelen bütün her şeyi yaptık. Bunlar da felaketin, bir anlamda, oluşması için nedenlerden bir tanesi daha oldular. Şimdi, değerli arkadaşlarım; HES'ler ayrı bir olaydır ama şunu ifade edeyim, biraz sonra değineceğim: Hopa'da bu felaket olmasına rağmen Hopa sınırları içerisinde bir tane HES yoktur Sayın Bakan, bunu biliyorsunuzdur, yani Hopa ilçe sınırları içerisinde hiçbir HES yoktur. Yani, Artvin'in başka ilçelerinde HES vardır Hopa ilçe sınırları içerisinde HES yoktur ama felaket meydana gelmiştir. Yani, onu da, doğru bir fiilî durumu ortaya koymamız gerekiyor. Yani, tek başına olabilecek şey değildir. Hemen arkasından da Murgul ve Borçka ilçelerimizde de ölümlü olaylar meydana gelmiştir. Temennim şudur: Burada, bilimsel anlamda, Bakanlığın ilgili projeleri yaparak "Acaba bu hatalar nereden meydana geliyor?" diye, bir daha böyle ölümcül hataların olmaması için gerekli tedbirlerin alınmasını özellikle Sayın Bakandan rica ediyoruz. HES'ler ve Yeşil Yol; Karadeniz'in en büyük sıkıntılarından bir tanesi budur değerli arkadaşlarım. Şu anda Artvin'de -rakamlara girmek istemiyorum, birçok soru sorduk, ilgili Bakan da cevap verdiler ama çok ayrıntılarına girmek istemiyorum- birçok derede, Rize'de, Trabzon'da -Sayın Pekşen de biraz önce ayrıntılı bilgi verdi bana, soru önergelerinden yararlanmıştım- birçok yerde HES'ler var. Bu HES'lerden dolayı da vatandaş artık bıkma noktasına gelmiş. Birçok yerde davalar açılıyor, idare mahkemelerinde yürütmeyi durdurma kararları alınıyor. Sayın Bakan, biz enerjiye karşı filan değiliz yani mutlaka bir karşı boyutu yok bu işin ama bu olay öyle bir vaziyete geldi ki… Hani "vahşi kapitalizm" deniyor, bölgesel havza planlaması yapılmadan bir derenin üzerinde 4 tane, 3 tane HES kuruluyor, yani, inanılacak bir şey değil. Biz "HES'lerin Türkiye ekonomisine ve enerji ihtiyacına ne kadar katkısı var?" diyoruz, alınmış olan rakam yüzde 2, yüzde 2, 5. Eğer farklı bir şeyse siz lütfen düzeltin. Eğer yüzde 2-2, 5'luk bir katkı varsa bu derecede bir ekolojik yıkımı, Karadeniz'deki bütün köyleri, yerleşim birimlerini yok edecek, dereleri, bölgesel havza planlamasını bir anda kenara atacak, "can suyu" dediğimiz… Bakın, yeni bir terminoloji ortaya çıktı sayın milletvekilleri. Can suyunu muhtemelen önceden bilmiyordunuz. Can suyu "can çekişme suyu" hâline dönüştü. Can suyu nedir? İnsan ölecek gibi olduğunda dersiniz ki: "Boğazına bir ıslak mendil verelim, can suyu verelim. " Şimdi ilgili şirketler canavarca bir saikle oralara hücum ediyorlar, diyorlar ki: "Size can suyu vereceğim, normal sulardan ancak bu şekilde yararlanacağız. " Dere yatağından bir suyu alıyorsunuz, borulara yüklüyorsunuz, alıyorsunuz, öbür tarafa götürüyorsunuz, oradaki doğal yaşamı bir anlamda ortadan kaldırıyorsunuz. Bunu kabul etmek mümkün değil. Biraz önce sayın milletvekili Yeşil Yol'la alakalı bir tanımlama yaptı. Evet, Yeşil Yol'la alakalı da bir sıkıntı var Karadeniz'de, insanlar istemiyorlar. Ta Samsun'dan Artvin'e kadar ortalama 2 bin rakımdan geçen 2. 600 kilometrelik bir yol. Hani hep diyorsunuz ya "Millî iradedir, vatandaşlara hep soruyoruz. " diye, Karadeniz'deki insanlara, orada olanlara bir sorun bakalım "Bu bir rant projesi midir, yaylaları betonlaştırma projesi midir veya yaylaları bir anlamda yok etme projesi midir?" diye. Karadeniz insanını ikna etmeniz gerekiyor Sayın Bakan. Burada bir tereddüt var, "Ben yaptım oldu" ile olmuyor bu iş. Onu da özellikle vurgulamak istiyorum.

En Önemli Şeylerden Biri De Amiral Gemimiz Cerattepe

Şimdi, tabii, buradaki en önemli şeylerden biri de amiral gemimiz Cerattepe. İçişleri Bakanı da burada, Cerattepe'yi konuşmamız lazım ama Cerattepe'den önce bir şey söylemek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, bizim Artvin, baraj projelerinin olmuş olduğu bir yerdir yani müthiş anlamda barajlar var. Biz Artvinliler dedik ki: "Helal hoş olsun. " Eğer barajlar bu ülke için gerekliyse Artvin insanı buna "Helal, hoş olsun. " dedi. Mezarlarımızı sular altında bıraktık, mezarlarımızı, babalarımızın, dedelerimizin mezarlarını torbalara koyduk, kemikler hâlinde başka yerlere götürdük ama hiçbir Artvin insanı gık demedi burada Sayın Artvin Milletvekilimiz de var. Hiçbir problem olmadı barajlarla alakalı. Şimdi, bizim bu barajlardan önce bir Artvin-Erzurum yolumuz vardı Sayın Bakan, bir tane yolumuz vardı bizim. 2013'te ben milletvekiliyken siz bütün odalara bir şey gönderdiniz. 2013'te Aralık ayı içerisinde dediniz ki: "Biz 113 proje yapacağız. " Aralık'ın 9'uydu yanılmıyorsam. "11 Aralık 13'te 113 Dev Proje" diye. Ben de merak ettim o kitapçığı, aldım içini okumaya başladım. İçinde, 113 projenin içerisinde… Hani bizim bir tane projemiz vardı ya Artvin-Erzurum yolu, Sayın Bakan buradan 9 tane proje çıkarmış. Sayın Bakan, gerçekten tebrik ediyorum sizi. Bakın, kitabın içerisinden aldım. Bizim bir tane Artvin-Erzurum yolumuz vardı, bir tane yolumuz vardı. Şimdi buradan nasıl 9 proje çıkar? Tek tek okuyorum: Artvin-Erzurum, Artvin-Ardahan ve Artvin-Ardanuç devlet yolları, bir. Bu bir proje. İki: Artvin-Erzurum devlet yolu birinci kısım. Ne demek? 30 kilometre yapmış, o bir proje olmuş. Artvin-Erzurum devlet yolu ikinci kısım, bu olmuş ikinci proje. Artvin-Erzurum yolu ikinci kısım ikmal inşaatı, bu olmuş üçüncü proje. Artvin Ortaköy Viyadüğü, Ortaköy yol ayrımı, olmuş dördüncü proje. Artvin-Erzurum devlet yolu üçüncü kısım, olmuş dördüncü proje. Artvin-Erzurum devlet yolu üçüncü kısım kabulü, olmuş beşinci proje. Artvin-Erzurum devlet kara yolu üzerinde bulunan tünellerin aydınlatılması, havalandırılması, yangın söndürme, sinyalizasyon sistemleri, olmuş beşinci proje. Devam ediyor, ana yollar; Çoruh ana kol sağ sahil yolu, sol sahil yolu… Sayın Bakan, vallahi sizinle iyi ki aynı yerde avukatlık yapmamışız, vallahi ben nal toplardım, vallahi ben ekmek yiyemezdim. Böyle bir şey olamaz ya. Bir tane projeden 9 tane şey çıkartmış. Yine, Cerattepe'ye geçmeden evvel bir şey daha söyleyeceğim: Ben buradaki daha önceki konuşmalarımda söylemiştim, demiştim ki: "Kaç tane ağaç diktiniz?" Biraz önce sayın milletvekili çok güzel ifade etti, dedi ki: "Efendim, biz ekosistemi yeniliyoruz, şu kadar ağacı söktük, 3, 5 milyon ağaç diktik. "Sayın Bakana sordum: "Kaç tane ağaç diktiniz 2014 yılında?" Şimdi yanılmıyorsam 3, 5 milyar. Sayın Bakana soru sordum. Diyorum ki: "Sayın Bakan, on yılda 3 milyar ağaç diktiğiniz doğru mudur? Bu fidanları nereye, ne zaman diktiniz? Tarih ve sayılarıyla birlikte açıklar mısınız? 3 milyar ağacı ülkemizin hangi illerine diktiniz? İl il ayrıntılarıyla açıklar mısınız?" diye sordum. Sayın Bakanın bana vermiş olduğu cevabı söylüyorum değerli arkadaşlar. Sayın Bakan Karadenizli değil. Sayın Bakan diyor ki bana: "Yaklaşık 3 milyar ağaç diktik. " Ben de zaten onu soruyorum. Sizin bana verdiğiniz cevap burada Sayın Bakan. Bakan bana diyor ki: "3 milyar ağaç diktik. " Çok teşekkür ediyorum. Sayın Bakan, ben burada size sormuştum geçen konuşmamda, demiştim ki: "Nasrettin Hoca'ya sormuşlar ki dünyanın merkezi nerededir?" diye. "O da çok özür diliyorum, eşeğimin arka sağ ayağıdır. " demiş. "Nereden biliyorsun. " demişler. "Gelin de ölçün. " demiş. Şimdi, ben de Sayın Bakana Galaksi'deki yıldızlarla alakalı rakam vereceğim. Galaksi'de 30 milyar 520 milyon 718 bin 316 tane yıldız Sayın Bakan. İstiyorsanız sorun, inanmıyorsanız sayın, ne diyeyim yani. Sizin iş de böyle bir olay yani.

Cerattepe'yle Alakalı Bir İhale Yolsuzluğu Var

Şimdi, değerli arkadaşlarım, gelelim Cerattepe'ye. Cerattepe’de Cerattepe’yle alakalı bir ihale yolsuzluğu var. Bakın, yeni dönemde gelen milletvekili arkadaşlarımız, onlar bilmiyorlar. 2012 yılında Maden İşleri Genel Müdürlüğü Cerattepe'yle alakalı bir ihale ilanı yapıyor değerli arkadaşlarım ve o inanılmaz bir şey yani. Bu ihale şartnamesinin 9'uncu maddesinde, 8'inci maddesinde diyor ki: "Bu ihaleye girecek olan firmanın -bakın, ne kadar güzel, bir tek bıyığını, saçını tarif etmiyor, doğum tarihini- Türkiye'de yılda 500 bin ton tüvenan, 50 bin ton metal bakır işleyecek tesise sahip olması gerekir. " Bakın, dikkat edin yani böyle bir tesise sahip olan bu firma buna girebilir diye. Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın kulakları çınlasın. Sayın Bakanın yanına gittim, kendisine soru önergeleri verdim, dedim ki: "Bu ihale şartnamesine uygun Türkiye'de kaç tane firma Sayın Bakan?" Kendisine yazılı soru sordum. Sayın Bakan bana… Özür diliyorum, 500 bin tüvenan, 10 bin ton metal bakır, düzelteyim. Sorduk, Sayın Bakan şöyle dedi, böyle dedi, bir şeyler söyledi. Kendine göre dedi ki: "Bakacağız, doğru mudur, şey midir? Artvin'in üstüne bakacağız, altına bakacağız. " Ben de Sayın Bakana dedim: "Altı ile üstüne bakıp değerlendirme yapacaksan Sayın Bakan bize kaç lira fiyat biçtin, bize kaç lira verdin?" Yani Artvin'de yaşayan insanlar var. Cevap vermedi ve ben yazılı bir soru sordum ihaleden önce -Sayın Bakan bu sizi ilgilendirmiyor- dedim ki: "Şu ihale şartnamesinde belirtilen Türkiye'de kaç tane firma vardır? Adını söyler misiniz?” Değerli milletvekilleri, bakın, hani diyorsunuz ya yolsuzluklar filan diye. Bakanın şurada yazılı cevabı var, ihale tarihinden önce. Diyor ki: "Türkiye'de 1 tane firma vardır, Eti Bakıra aittir, Samsun'dadır. " Böyle ihale olur mu sayın milletvekilleri? Şöyle ihale olur mu? Sayın Bakan, olur mu böyle bir ihale? İhale yapıldı, ihaleye bir de baktık ki bana dediler… Benim eşim noter. Dedim ki "İhaleyi noterden tespit ettireceğim. " Hâlbuki öyle bir şey yapmam da mümkün değil Noterlik Kanunu'na göre. Dedim: "Bu ihalede yolsuzluğu tespit ettireceğim. " İhale yapıldı, bir de baktık ihaleyi başka birisi almış. Sonra çıktı buraya Enerji Bakanı "Uğur Bey yanıldı. " dedi. Aradan iki ay geçti değerli arkadaşlarım, bana adam gönderdiler "Bu işin üzerine gitme. " diye, "Kapat bu işi. " diye. Gitti, redevansı ona devretti. Şu anda Artvin'deki ihale kimde, biliyor musun? O dediğim firmada, onu iyi bilirsiniz, hani o tapelerde bizi, halkı seven birisi var ya, onda. Ne söyleyeyim Sayın Bakan ya? Cerattepe budur. Şimdi, biz kalktık, ne yaptık, biliyor musunuz Artvin'de burayla alakalı? Değerli arkadaşlarım, mahkeme kararları var, mahkemelerde verilmiş olan olumlu kararlar var, hiçbirisini ciddiye almadılar, baktık ki olmadı. O günlerde -bakın, burada Faruk Çelik'i de yâd etmeden geçemeyeceğim- 27 Mart 2002'de Parlamento kürsüsünde, beraber bu koltuklarda oturduğunuz Sayın Bakan konuşma yapıyor: "Artvin'de maden çıkartmak cinayettir. " diyor Faruk Çelik, bakın, tutanakları burada. Şimdi, gelinen noktada Artvin'de insanlar ne yaptılar biliyor musunuz değer arkadaşlarım? Baktılar ki olmuyor, ormanı koruyamıyoruz… Elimizde mahkeme kararları var. Rize İdare Mahkemesi diyor ki: "Burada maden çıkartılması cinayettir. " diye, orman idaresi de… Benim avukatlık yaptığım yıllarda Orman Yasası'na muhalefetten dolayı bakım memurları birilerini yakalardı, biz de onların avukatlığını yapardık "Ormana karşı suç işledi. " diye. Şimdi, devir değişti Artvin'de. Biz ormanı Orman Bakanlığından ve bölge müdürlüğünden korumaya çalışıyoruz. Altı aydır insanlar oturmadılar, yemediler içmediler yukarıda nöbet tuttular ve altı ay sonra kalktılar, buraya… Hani derler ya: "Sermaye ne kadar etkili. " Onu gördük Artvin’de. Gazlarıyla yani ellerinde gaz bombalarıyla Artvin'e müdahale ettiler ve bunu kırdılar. Mahkeme kararlarına rağmen mahkeme kararlarını göz ardı ettiler ve Artvin'i yok etmeye çalıştılar. Şimdi, Sayın Bakan burada, İçişleri Bakanı burada, Artvin'e özel ilgisini biliyorum, o gerekli talimatları verdiler.

Artvin insanı gazın ne olduğunu bilmiyordu. Bir ağabeyimize gece demişler ki: "Gazdan kurtulman için ne yapman lazım?" Demiş ki: "Limonla kurtulursun. " O da sabah kalkmış, 4 tane limonu suya sıkmış, içmiş, polise demiş: "At bakalım. " atmışlar, bayılmış. "Hani bir şey olmuyordu limonla?" demiş. E, bizim Artvinliler bilmiyor ki bunu, limonu suya sıkmış, öyle içmiş, göze sıkılacağını bilmiyor. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız.

Şimdi, bu durumda Artvinliler altı ay beklediler de altı ay sonra Artvin'deki direnişikırdılar. Hep beraber göreceğiz. Şimdi, mahkemeyi bekliyoruz, mahkemenin sonuçlarını. Sayın Başbakan açıklama yaptı "Mahkemeden hangi tür karar çıkarsa bekleyeceğiz. " dedi. Biz de saygı duyuyoruz ama buradan, Parlamentodan bir şey söyleyeyim Sayın Bakanım. Cumhurbaşkanı dedi ki: "Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımıyoruz. " Rize İdare Mahkemesinin, daha önce Erzurum İdare Mahkemesinin 6-7 tane lehte kararı var. Bütün bunlara rağmen, eğer hukuka aykırı bir karar çıkarsa şunu bilin, Parlamentodan sesleniyorum: Artvin halkı kararını vermiştir. Karar bizim tersimize çıkarsa koskoca Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesini tanımıyorsa gariban Artvin halkı da idare mahkemesini tanımayacaktır. Buradan açık tescil ediyorum. Bunu bilin diye diyorum değerli arkadaşlarım. (Sözlerimi fazla uzattığımın farkındayım. Artvin'i gelip görmenizi isterim. Bakın, Artvin -bir şairin demesiyle- bir yağız delikanlıdır. Hangi dağa yaslanırsanız arkasında bir dost bulursunuz. Bazen mahcuptur, bazen yağmurludur, bazen sislidir ama dosttur Artvinliler. Cumhuriyetin aydın insanlarının, güzel insanlarının yaşamış olduğu bir kenttir Artvin. Bu kenti yok etmenize hangi türlü olursa olsun hiçbir şekilde müsaade etmeyeceğimizi bilmenizi isterim değerli arkadaşlarım. Sözlerimi bitiriyorken de şunu söylemek istiyorum: Bu girişimler, HES'ler, diğer cinayetler, bunlarla alakalı Artvin halkı bugüne kadar yeri geldi kırıldı ama asla eğilmedi, Hükûmet tarafından bunun bilinmesini istiyorum. Buradan da hayatımızı koyduğumuz, mücadele ettiğimiz, onun uğruna bedeller ödediğimiz, o görmek istediğimiz şu güzel coğrafyanın başındaki Artvin'in. . . Bakın, burada Cerattepe. Cerattepe'ye de buradan sesleneceğim bir şey var. Burası Cerattepe. Bakın arkadaşlar, tam kentin üzerinde, muhteşem bir yerdir Cerattepe. Buradan Cerattepe'ye de sesleniyorum, ağaçları altında serinlediğimiz, sularından içtiğimiz o güzel yerlerinde dinlendiğimiz Cerattepe'ye de sesleniyorum:

Ey Cerattepe, eğer bu işgalcileri kovmazsak, Sana söz olsun, sana ant olsun Cerattepe, Suyun cenazemizi yıkasın Cerattepe eğer bunları kovmazsak, Ağaçların tabutumuz olsun, Toprağın mezarımız olsun Cerattepe, Eğer seni koruyamazsak, dilimiz lal olsun, Gözümüz kör olsun Cerattepe, Sana ant olsun Cerattepe, Sana ant olsun Cerattepe, Sana ant olsun Cerattepe. . . Sözlerimi bitiriyorken diyorum ki: Kim ne derse desin Cerattepe geçilmez, Artvin halkı yenilmez, bunu herkese öğreteceğiz. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum” ifadelerine yer verdi.

CHP’li Bayraktutan, Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum diyerekCHP sıralarından "Bravo" sesleri ve alkışlar eşliğinde konuşmasını tamamladı.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 04.05.2016 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.


En Çok Okunan Politika Haberleri
 » Hopa’da Siyasi Partilerin Adaylar B...
 » Utku Cihan’ın İstanbul’dan Misafirl...
 » Hopa’da Utku Cihan Rüzgarı Esmeye D...
 » Ati Utku Cihan, Esnaf Gezilerine Hı...
 » Utku Cihan Bu Defa Kendi Köylüleri...
 » Utku Cihan Çalışmalarını Sundura Ma...
 » Karayalçın Kemalpaşa’da Seçim Ofisi...
 » Utku Cihan’da Durmak Yok...
 » Kemalpaşa Chp’de Durmak Yok...
 » Bayraktutan’da Gelenek Devam Ediyor...