Kültür Ve Turizm Bölge Çalıştayı Gerçekleştirildi

08/02/2016 10:54

Trabzon’da, “Kültür Ve Turizm Bölge Çalıştayı” Gerçekleştirildi


Haber: Hayati Akbaş







Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, bölgede yeni bir düzen kurmaya çalışanların Türkiye'nin turizmine saldırdığını belirterek, "İmaj, algı eşittir turizm. Dünyada imajınızı ve algınızı kaybettiğiniz anda turizmde kaçınılmaz olarak kaybetmeye başlarsınız. Daha acı bir şey söyleyeyim. Şu anda bu Türkiye'nin turizmine dönük saldırının paydaşlarından bir tanesi de hatta temel taşıyıcılarından bir tanesi kim? Parelel yapı" dedi.

Bakan Ünal, bir otelde organize edilen Kültür ve Turizm Bölge Çalıştayı'nda yaptığı konuşmada, Rusya ile yaşanan sorunun ardından Antalya'da benzer bir çalıştay yaptıklarını ancak geniş ve bölgesel olması açısından Trabzon'daki bu çalıştayın ilk olduğunu söyledi.

Turizmde altın yumurtlayan tavuğun kesilmemesi gerektiğine işaret eden Ünal, "Turizmi eğer sadece ekonomi olarak görürseniz bu bir süre sonra üretim yeteneğinizi yok etmeniz anlamına gelir. Altın yumurtlayan tavuk hikâyesi vardır. Tavuk her gün bir altın yumurtlamaktadır ama açgözlü sahibi bekleyemez her gün bir altın yumurtlamasını, der ki 'Ben, bu tavuğu keseyim içinde ne kadar altın yumurta varsa hepsine sahip olayım. ' Tabii tavuğu keser. Bu hikaye ile derler ki insan eğer üretim ile üretim yeteneği arasındaki ilişkiyi bilmezse asıl üretimi sağlayanın üretim yeteneği desteklemek, beslemek ve geliştirmek ve sürdürülebilir kılmak olduğunu bilmezse bir süre sonra üretim yeteneği kaybolduğunda üretim de ortadan kalkar" diye konuştu.

-"Birileri, Türkiye algısı ve imajı üzerinde son 3 yıldan beri bir operasyon yürütüyor"

Türkiye'nin turizmde şu anda bazı dezavantajlara sahip olduğunu belirten Ünal, şöyle devam etti: "Bizim temel dezavantajımız, şu anda maalesef, Türkiye'nin algısı ve imajına dönük yürütülen kara propaganda. Yani 2013'te Gezi olayları ile başlayan süreci, her açıdan çok iyi anlamak gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde Hollanda, Almanya ve İspanya'da hem turizm fuarlarına katılıp sektörlerin temsilcileri ile bir araya gelmek hem tur operatörleri ile oturup konuşmak için sektörlerimizin temsilcileri ile Avrupa'ya bir çıkarma yaptık. Gördüğüm şey şu, birileri son derece bilinçli olarak Türkiye algısı ve imajı üzerinde son 3 yıldan beri bir operasyon yürütüyor. Yani bunu Sultanahmet patlaması ya da uçak düşürülmesi ile ilişkilendirmek doğru olmaz. Çünkü İspanya'da katıldığım bakanlar düzeyindeki toplantıda özellikle İspanyalı temsilcilerle görüştüm ve dedim ki 'Plajlarınızda bombalar patlıyordu, bir taraftan da siz turizminizi yukarı çekmeyi başardınız, nasıl bunu başardınız?' Bana söyledikleri şey şu oldu, dediler ki 'ETA her eylem yaptığında biz üniversitemiz, medyamız, siyasetçimiz, sivil toplum kuruluşlarımız her zaman tek yürek, tek ses olduk, hep birlikte tepki verdik. ' Sonra ben, canım ülkeme baktım. Şu anda Rusya ve İran, Suriye'de fiili olarak savaşıyor. Esed diye bir katil, 400 bin kişiyi katletti. Dünya, buna ses çıkarmıyor ama benim ülkemde sadece 2 ilçede teröre karşı yürüttüğü meşru mücadeleyi dünyaya 'Türkiye, iç savaşın eşiğinde' diye birileri yansıtıyorsa eğer birileri, 400 bin kişiyi katleden bir katili mağdur durumuna getiriyor, 2, 5 milyon insana kucağını açmış yüzde 52 oyla seçilmiş meşru ve bu ülkeyi 13 yıldan beri taşıyan liderimize 'Diktatör bozuntusu' deme cesaretini gösteriyorsa burada bir sorun vardır. Birileri, bu ülkenin üzerine bir oyun oynuyor demektir. "

- "Dünyada imajınızı ve algınızı kaybettiğiniz anda turizmde kaçınılmaz olarak kaybetmeye başlarsınız"

Ünal, Türkiye'nin çevresinde olup bitenlerin bilinmesi gerektiğine dikkati çekerek şunları söyledi: "8 bin, 10 bin kilometre öteden gelen ve bu bölgede yeni sınırlar çizmeye, yeni düzenler kurmaya çalışanlar, bizi bir taraftan bu yeni kurulacak düzenin dışında tutmaya çalışırken bir taraftan da bizim adeta can damarımız niteliğinde olan alanlara saldırıyorlar. İşte bu alanlardan bir tanesi turizm. İmaj, algı eşittir turizm. Dünyada imajınızı ve algınızı kaybettiğiniz anda turizmde kaçınılmaz olarak kaybetmeye başlarsınız. Daha acı bir şey söyleyeyim. Şu anda bu Türkiye'nin turizmine dönük saldırının paydaşlarından bir tanesi, hatta temel taşıyıcılarından bir tanesi kim? Paralel yapı. Yaklaşık 130 ülkede faaliyet gösteren bu yapı, bulunduğu her ülkede Türkiye güvenlik açısından riskli ülkedir propagandası yapıyor. Yetmiyor, Türkiye içinde de dönüyor medya organları, gazeteler aracılığıyla Türkiye'ye ilgili 'Bin 300 tane otel iflas ediyor, batıyor' diyor. Hâlbuki biz, 60 günden beri 24 Kasım'da uçağın düşmesinden sonra hassasiyetle bir psikolojiyi ve algıyı yönetmeye çalışıyoruz. Şimdi uçak türbülansa girdiğinde öncelikle yolcuların psikolojisini iyi yönetmek gerekir. Eğer yolcuların psikolojisini yönetmezseniz uçağın içerisinde panik çıkar. Evet bu şu anda bir türbülans yaşıyoruz ama bu türbülansta bizim psikoloji ve algıyı çok iyi yönetmemiz gerekir. Hamdolsun bunu da çok iyi yönetiyoruz. "

Türkiye'de 13 yılda birçok krizi yönettiklerini, sorunu çözdüklerini ve her krizden güçlenerek çıktıklarını aktaran Ünal, Türkiye'yi 2023, 2053 vizyonuna taşıyan asıl gücün umutları ve heyecanları olduğunu vurguladı.

Ünal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da Arap turistlerin ilgisinden dolayı kendilerine Karadeniz için bir turizm paketi hazırlamaları talimatını verdiğini anlatarak bu toplantının ardından bir çalıştay raporu ve eylem planı çıkaracaklarını, daha sonra bir izleme ve değerlendirme komisyonu oluşturarak 4 yıllık eylem planını deklare edip bunun takibini yapacaklarını belirtti.

Mera vasıflı alanların turizme kazandırılması içerikli mevzuat düzenlemelerini bu yıl içinde tamamlamayı planladıklarını vurgulayan Ünal, yayla ve meraların korunması gerektiğine dikkati çekti.

-"Hafızası ve kimliği olmayan bir toplumun kültür üretmesini bekleyemezsiniz"

Bakan Ünal, gelen turistlerin konaklama süresinin artırılması, alternatif turizmin desteklenmesi, kruvaziyer turizmin altyapısının yaygınlaştırılması, şehir merkezlerinde yöresel mimariyle inşa edilen yapıların restore edilmesi, kültür merkezi konseptinin yeniden yapılandırılarak kültürü yansıtacak ve yaşam mekânı haline dönüştürecek nitelikte şehre entegrasyonunun sağlanması gerektiğini ifade ederek müzelerin de şehrin tarihini yansıtması gerektiğini söyledi.

Her toplumun kendi kimliğini ve kültürel aidiyetini yeniden inşa etmek istediğini, Türkiye'nin kültürel alanda en çok ihtiyaç duyduğu şeyin hafızasını yeniden inşa etmek olduğunu dile getiren Ünal, "Eğer hafızamızı yeniden inşa edemezsek kimliğimizi inşa edemeyiz. Hafızası ve kimliği olmayan bir toplumun kültür üretmesini bekleyemezsiniz. O yüzden hafızamızı inşa edeceğiz. Kimlik kaybolmaz ama kalitesi kaybolur" dedi.

- "Bu ülkenin arşivi vagonlarla Bulgaristan'a satıldı"

Ünal, Bakanlar Kurulu kararı ile Sultan Abdülhamit Han'ın nadir eserler kütüphanesinin İstanbul Üniversitesine nakledilmesini hatırlatarak şunları kaydetti:"1998'de Kütüphane Müdürü prof hanımefendi o dönemin 28 Şubat'ın simge isimlerinden Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'na gidip diyor ki 'Sayın Rektör, kütüphanemizde irticai unsurlar buldum, bunları atmamız lazım' ve 16 bin nadide eser çöpe atılıyor bu ülkede. Yani nasıl bir akılla hafızamızı yok ettiklerini geçmişte yanlış uygulamalarla biz biliyoruz. Bu ülkenin arşivi, vagonlarla Bulgaristan'a satıldı. Yetmedi, mermerlerin üzerindeki o nadide halk eserleri kazındı. Şimdi bizim yeniden hafızamızı inşa etmemiz gerekiyor ki kimliğimizi yeniden inşa edelim. Kimlik kaybolmaz ama kalitesi kaybolur. Hafızamızı inşa ederek kimliğimizin kalitesini artırmak, kimliğimizin kalitesini artırarak da kültürümüzün niteliğini artırmak istiyoruz" dedi.

-GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ-

Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ise, açılış bölümünde yaptığı konuşmada, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal'ın Karadeniz'de böyle bir toplantı yapılacağı konusunda kendisi ile temas ettiğinde büyük bir mutluluk ve heyecan duyduğunu belirtti.

Bakan Kılıç, "Karadeniz Bölgesi'nde sporun altyapısını çok daha fazla geliştirerek, vatandaşımıza çok daha yakın kılarak ve iletişimi artırarak geleceğe doğru daha büyük bir potansiyelle yürümeye çalıştığımız bir yatırım hamlesi içerisinden geçiyoruz" dedi.

Kılıç, "Çünkü Karadeniz'imizin bütün illeriyle çok farklı bir potansiyele sahip olduğunu ama bu potansiyelin bugüne kadar yeterince kullanılmadığı, ön plana çıkarılmadığı, takip edilmediği anlamında bir düşüncemiz vardı. Ondan dolayı tekrar tüm bölgedeki hemşerilerimiz adına Sayın Bakanımız Ünal'a teşekkür ediyorum" diye konuştu.

Türkiye'nin, dünyada genç nüfusu çok farklı bir anlamda en üst seviyedeki ülke olduğunu vurgulayan Kılıç, şöyle devam etti:"Türkiye’mizin nüfusunun neredeyse yarısına yakını çok genç bir yapıya sahip. Böyle olunca da doğal olarak çok fazla sportif anlamda faaliyet yapmak anlamında talep var hem de bu tip bir potansiyelimiz var. Bu anlamda özellikle son yıllarda bakanlık olarak yaptığımız çalışmalar dolayısıyla yerel yöneticilerimize teşekkür etmek istiyorum. Hem valilerimiz hem belediye başkanlarımız bu noktada potansiyelin en üst seviyeye taşınması konusunda bize büyük yardım yaptılar, destek verdiler. Gelecekte de bu çalışmaların çok daha koordineli ve yoğun şekilde devam edeceğini belirtmek istiyorum. "

Kılıç, Türkiye'de çok farklı dallarda turizmle ilgili çalışmalar yapıldığına dikkati çekerek, spor turizmin de turizm içerisinde önemli bir yer tuttuğunu bildirdi. Dünyadaki farklı ülkelerde turizm gelirleri içerisinde neredeyse yüzde 25'e yakın gelirinin spor turizmden elde ettiğinin bir olgu olduğunu vurgulayan Kılıç, şunları söyledi: "Türkiye'de farklı illerimizde güzel örnekler var. Özellikle belirtmek gerekirse Antalya’mız bu noktada hem ülkemizin turizminin merkezi olması hasebiyle, aynı zamanda spor turizmi anlamında da ortaya koyduğunuzda hem tesisleriyle hem sunduğu imkânlarla hem de tabiri caizse yaptığı PR çalışmasıyla yani işin pazarlamasıyla ilgili olarak yoğun çalışma yapıldığı için gerçekten takımlar ve spor turizmi anlamında büyük bir çekim merkezi haline gelmiş durumda.

Şu anda yapacağımız çalışmalarla büyük yatırımların ve büyük potansiyel alanların geliştirilmesi, spor turizmi alanlarının geliştirilmesi ki bunun içerisine çok farklı branşlar giriyor, kayak, futbol başta olmak üzere basketbol, voleybol, geleneksel sporlarımızla ilgili olarak da Karadeniz'imizde yaptığımız ve yapacağımız çalışmalar var. Samsun'da, Trabzon'da, Rize'de, Ordu'da, Artvin'de, Sinop'ta yaptığımız çalışmalar var. Karadeniz Bölgesi'nde sporun altyapısını çok daha fazla geliştirerek, vatandaşımıza çok daha yakın kılarak ve iletişimi artırarak geleceğe doğru daha büyük bir potansiyelle yürümeye çalıştığımız bir yatırım hamlesi içerisinden geçiyoruz. "

- 750'yi aşkın mahalle tipi saha inşa edildi

"Ülkemizin şu anda karşılaştığı bazı zorluklarda sporun çok önemli bir görevi var" diyen Kılıç, şu değerlendirmede bulundu: "Çünkü genç kardeşlerimizin ciddi anlamda kendilerini daha fazla geliştirmeye ve kaynaşma anlamında kullanabilecekleri en önemli unsurlardan birisi spordur. Dün Şanlıurfada'ydım, oradan Trabzon'a geldim. Gerçekten bölgedeki gençlerimiz çok heyecanlılar ve kendilerini geliştirmek için aynı zamanda da bir araya gelip beraberce bazı şeyleri yapabilmek için büyük heyecan duyuyorlar. Bu imkânları onlara sunmamız gerekiyor. Bu noktada Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başbakanlığı döneminde 2002 yılından beri AK Parti hükümetlerinin yaptığı bu atılımlarla yolumuza devam ediyoruz. "

Bakan Kılıç, Polonya'ya gerçekleştirdiği bir ziyarete ilişkin, şunları anlattı:

"Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde, Polonya'ya yaptığımız ziyarette, Polonya Başbakanı ile sohbet ederken, 'biz Polonya'da 100 halı saha yaptık ve halı sahalarla gençlerimizin bir araya gelmesini sağladık ve spor yapma imkanı verdik' dedi. O zaman Sayın Cumhurbaşkanımız, 'Türkiye'de de biz bunu geliştirmeliyiz, bu tarz bir şey yapmalıyız ve bu anlamda mahalle içerisinde çalışma yapmalıyız' demişti. Zaman geçti, çok şükür biz bu yaz 750'yi aşkın mahalle tipi diye tabir ettiğimiz futbol, basketbol ve voleybol sahasını yan yana Türkiye’mizin bir çok ilinde, farklı mahallelerde inşa ettik. Bu bize neyi getiriyor? Hep şunu konuşuruz, 'ebeveynler çocuklarının nerede vakit geçirdiklerini bilmiyorlar, bundan dolayı huzursuz oluyorlar. Spor alanlarımız eksik, spor alanlarımız yeterince yok' diye. Çok büyük yatırımlar yapıyoruz. Büyük stadyumlar, salonlar, yüzme havuzları, bunları yapmaya devam edeceğiz. İlçelerimizde geliştirdiğimiz spor altyapılarına devam edeceğiz. Şunu da biliyoruz, eleştiriyi şöyle yapıyorlar, 'bina yapmak yetmez, tesis yapmak yetmez. ' Doğru, tesisi yapma kafi değildir, tesisin içini dolduracaksınız, sporcunuzla, antrenörünüzle, kulüplerinizle beraber çalışarak bunu geleceğe taşıyıp, buradan başarı elde edeceksiniz ama şu da bir gerçektir, tesis olmazsa o insanları bir araya getireceğiniz, geliştireceğiniz altyapınız yok demektir. "

- Tesisleşme hamlesi devam edecek

Kılıç, AK Parti hükümetleri içerisinde yapılan bu tesisleşme hamlesinin ve altyapısının çok önemli olduğunu düşündüğünü belirterek, "Bu yatırımlarımıza devam edeceğiz. Sayın Başbakanımızın master plan çerçevesinde açıklamış olduğu Mardin'deki çalışmalarda, bizim Bakanlığımıza düşen görevlerin de farkındayız ve başladık bunları yapmaya. Kamp tesislerimizi de geliştirerek, özellikle gençlik kampları tesislerimizi geliştirerek, spor tesislerimizi geliştererek ülkemizin gençlerinin, evlatlarımızın aynı zamanda belli bir yaşı almış kıdemli vatandaşlarımızın da spor yapma imkânlarını geliştireceğiz" dedi.

Kılıç, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile beraber, bir koordinasyon çerçevesinde özellikle Karadeniz'de turizmin ve kültür turizminin gelişmesi için çalışma yapmayı umut ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Karadeniz'in içinde kendi kültüründen kaynaklanan, mutfağı, yaylası, sahilleri ve tarihiyle çok farklı unsurlar var. Ülkemizin kurulmasına giden yolun Samsun'dan geçtiğini, Sayın Başbakanımızın da Samsun'u meşale şehir olarak adlandırdığını hatırlayalım. Trabzon'da, Rize'de, Artvin'de milli mücadelede ortaya konan direnişi, birliği ve beraberliği hatırlayalım ama geleceğe yürümek için de bu tip çalıştaylarla beraber bütün ülkemizin şehirlerindeki farklı potansiyellerini ortaya çıkarmak için hep beraber çalışma konusunda ve tabi ki bölgemizin milletvekili, bakanı olarak bu anlamda çok yoğun çaba sarf edeceğimizi de burada dile getirmek istiyorum. Çalıştayı organize eden, Karadeniz Bölgesi'ndeki kültür ve turizm unsurlarını bir araya getirerek tarihi, doğal dokusu ve güzellikleriyle Karadeniz'i layık olduğu kültür kütür ve turizm çalışmalarına taşımak isteyen Kültür ve Turizm Bakanımız Mahir Ünal'a ve ev sahipliği yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Süleyman Soylu'ya teşekkür ediyorum. "

-ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU-

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Karadeniz'in doğal güzelliklerini değinerek, "Artvin'in Karagöl’ünden Sinop'un cezaevine kadar, bütün güzelliklerine kadar, Samsun'una, Giresun'una, Ordusu'na kadar, Sümela Manastırı'ndan Ayder Yaylası'na kadar doğanın ve medeniyetin bize emanet ettiği muhteşem bir bölgedeyiz" dedi.

Bakan Soylu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşanan terör olaylarına değinerek, bu tür olaylarla Türkiye'nin istikametinden çevrilmeye çalışıldığına bildirdi.

Bu konuda hassas olduklarını belirten Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son yaptığı ziyarette, çok önemli ticari ve ekonomik bağlantılar yapıldığını dile getirdi.

Soylu, bu toplantıda, bakanlar, belediye başkanları, ticaret odaları, milletvekilleri ile Türkiye'nin en önemli bölgelerinden olan Karadeniz'de turizmin geleceğini stratejik olarak planlamaya, tartışmaya, konuşmaya çalıştıklarını ifade ederek, Türkiye'nin bu dinamiğini her alanda devam ettirmenin en temel görevlerinden olduğunu ve bu görevi milletin kendilerine verdiğini belirtti.

Turizm konusunda atılan bu adımların gelecek süreçte Karadeniz'de bir farkındalığı oluşturacağını, stratejik plan ve eylemler çerçevesinde çok önemli sonuçlar ortaya koyacağını vurgulayan Soylu, bugüne kadar Karadeniz'de Bayburt'tan Artvin'e kadar, Ordu'dan Sinop'a kadar yapılması gereken meseleleri görüştüklerini anlattı.

Soylu, "Artvin'in Karagöl'ünden Sinop'un cezaevine kadar, bütün güzelliklerine kadar, Samsun'una, Giresun'una, Ordusu'na kadar, Sümela Manastırı'ndan Ayder Yaylası'na kadar doğanın ve medeniyetin bize emanet ettiği muhteşem bir bölgedeyiz" diyerek, Karadeniz'in kültür ve turizm açısından avantajlı bir bölge olduğunu belirtti.

Karadeniz'in herkesin görmek isteği bir bölge olduğuna işaret eden Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Karadeniz, Körfez'den gelen Arap dostlarımızın 'herhalde cennet bu' diye tabir ettiği bir bölge. Yine yöresel mimarimizle, kültürümüzle, bütün ürünlerimizle birlikte kendi farkındalığını, ayrışmasını net şekilde ortaya koyan bir bölge ve bu bölgenin bir özelliği var. Bu bölge kümelemeyi en iyi şekilde başarabilen bir bölge. Giresun-Ordu Havalimanı'nın yapılacağının söylendiği zaman Trabzon ve civarında 'acaba biz bundan olumsuz mu etkileniriz' diye düşünenlere rakamlar tam çok olumlu etkileniyorsunuz mesajını vermektedir. Şimdi Rize Havalimanı yapılacak bölgenin hayatiyeti bir o kadar daha artacak. Bu bölgede her noktaya atılan adım aslında bu bölgenin insanlar tarafından her noktasının keşfedilmesine yönelik bir anlayışı ortaya koymaktadır. Daha bizim İran, Batum, Yunanistan ayağımız var. Bir taraftan Balkanlar, bir taraftan Orta Asya, bir taraftan Ortadoğu bütün bunların hep birlikte oluşabilecek bir anlayışı ortaya koyabilecek bir destinasyonu Karadeniz oluşturacaktır. "

Soylu, Trabzon'da Körfez ülkelerinden ciddi turist geldiğini vurgulayarak, "Trabzon'a 500 bine yakın Körfez'den turist gelmektedir, ölçülebilir 400 bin artı 100 bin daha ve buradan bütün bölgeye yayılmaktadır" dedi.

Bu turistlerin kaçırılmaması ve bölge turizminin geliştirilmesi gerektiğini belirten Soylu, Antalya, Bodrum bir turizm sezonuna nasıl hazırlanıyorsa Karadeniz'in de öyle hazırlanması gerektiğine işaret etti.

Karadeniz'de özellikle yaz aylarında ciddi bir turizm yoğunluğu olduğunu dile getiren Soylu, bölge turizmi için çok önemli olan yaylalarda da kaçak yapılaşmaya izin vermeyeceklerini ifade etti.

Soylu, bu konuda bu yıl önemli adımlar atacaklarını vurgulayarak sözlerini, "2016 yılında Trabzon'da hiçbir yaylada kaçak yapılan yayla evi olmayacak ve yapıldığı anda da yıkılacak" diye tamamladı.

-MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL-

Maliye Bakanı Naci Ağbal ise, "Bugün yaklaşık 1 milyon insanımız turizm sektöründen ekmek yiyor. Buna diğer sektörleri eklediğiniz zaman, toplam istihdamın yaklaşık yüzde 13, 14'ü turizm sektöründen geliyor" dedi.

Ağbal, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde teröristlere yönelik düzenlenen operasyonda ağır yaralanan ve daha sonra da tedavi gördüğü GATA'da önceki gün şehitlik mertebesine ulaşan Bayburtlu hemşerisi Astsubay Kıdemli Çavuş Ünal Biçakcı'ya Allah'tan rahmet, yüreğine ateş düşen ailesine sabır ve metanet diledi.

Millete de başsağlığı dileyen Ağbal, "Bu vesileyle tüm şehitlerimizi de minnet ve şükranla anıyorum, ruhları şad olsun. Kimsenin endişesi olmasın, terörün kökünü kazıyana kadar, sokaklar barikatlardan temizlenene kadar terörle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz" şeklinde konuştu.

Ağbal, bölgenin milletvekili ve bakanı olarak, çalıştayın bölge ve ülke için hayırlara vesile olmasını temenni ederek, şunları söyledi: "Bilindiği üzere turizm sektörü genel anlamda ekonomimiz için son derece önemli bir sektör. Hem dış ticaret bakımından hem istihdam bakımından hem de yarattığı katma değer bakımından Türkiye ekonomisine önemli katkıları olan bir sektör. AK Parti hükümetleri döneminde de bu sektör önemli ivme yakaladı. 2002 yılında turizm rakamları son derece yavaş bir gelişme seyri izlerken, daha sonraki yıllarda hızlı bir ivme kazandı. 2002 yılında turist sayısı 13 milyon iken 2015 yılında bu sayı 36 milyonu buldu. 2002 yılında 8, 5 milyar dolar olan turizm gelirleri, 2015 yılında 31, 5 milyar dolara çıktı. Sürekli olarak artan bir gelişme seyrini görüyoruz. 2002'de 600 bin olan yatak kapasitesi, 2014 yılında 1, 1 milyona ulaştı. "

Türkiye'nin dünyada turistler bakımından en çok ziyaret edilen 6'ncı, turizm gelirleri açısından ise 12'nci ülke olduğunu vurgulayan Ağbal, "Demek ki ne yapıp edip kişi başına turizm gelirini artırmamız lazım ki kişi sayısında yakaladığımız 6'ncılığı aynı şekilde turizm gelirleri bakımından da yakalayalım. Uluslararası turizm pazarından Türkiye olarak, gelir bakımından yüzde 2, 7 pay alıyoruz. Avrupa turizm pastasından ise gelir olarak yüzde 6, 7 pay alıyoruz" dedi.

- "Turizm sektörümüz bizim can damarımız"

Ağbal, turizmin, aynı zamanda 54 sektöre de destek veren bir sektör olduğunu anlatarak, şöyle devam etti: "Kendisi ile 54 sektörü de turizm sektörü büyütüyor. Bu anlamda bakıldığında turizm sektöründeki gelişmeler her bakımdan dalga dalga diğer sektörlere yansıyor. İnşaat, mobilya, gıda, bütün bu sektörleri turizm sektörü önemli ölçüde olumlu manada etkiliyor. Dolayısıyla turizm sektörümüz bizim can damarımız. Mutlaka ve mutlaka turizm sektörünü her bakımdan geliştirmemiz demek, diğer bütün sektörleri de geliştirmemiz anlamına geliyor. "

Turizm sektörünün önemli bir istihdam kaynağı olduğunu dile getiren Ağbal, "Bugün yaklaşık 1 milyon insanımız turizm sektöründen ekmek yiyor. Buna diğer sektörleri eklediğiniz zaman, toplam istihdamın yaklaşık yüzde 13, 14'ü turizm sektöründen geliyor. Turizm sektörü işsizlik oranlarının aşağıya çekilmesi, istihdamın artırılması bakımından da son derece önemli" diye konuştu.

Ağbal, turizm sektörünün önem arz eden diğer bir boyutunun da cari işlemler açığı olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu: "Biliyorsunuz biz dış ticaret açığı veren bir ülkeyiz. Bu anlamda cari işlemler açığımızı aşağıya çekmede turizm sektörü önemli bir rol üstlenmiş durumda. 2015 yılı için kabaca cari açığın yüzde 63'ünü biz turizm gelirleriyle finanse ediyoruz. Hani söylüyoruz hep, bizim petrolümüz yok, enerji açığı vermeye devam edeceğiz ama cari açığı aşağıya çekmenin birçok yolu var. Bunlardan bir tanesi de bizim turizm sektöründen elde ettiğimiz gelirleri artırmamız. Hem ülkemizi ziyaret eden ziyaretçi sayılarını hızla artırmalıyız hem de gelen turistten kişi başına daha fazla gelir elde etmeliyiz ki cari işlemler açığı noktasında beklediğimiz katkıyı verebilsin. "

Turizm sektöründe, hâlihazırdaki rekabet avantajının düşük fiyata dayalı olarak sürdürülmesi olduğunu anlatan Ağbal, şunları kaydetti: "Biz genellikle düşük ve orta gelirli turistlerin ziyaret ettiği bir ülkeyiz. Ortalama turist başına gelire baktığımız zaman 750 dolar civarında. Yıllar itibarıyla bunu çok da iyi artırdığımızı, yukarıya doğru çekebildiğimizi söylemek mümkün değil. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde ne yapıp edip mutlaka bu kişi başına düşen turizm gelirini süratle artırmamız lazım. Bu ne demek, turizmde mevcut klasik, alışılmış turistik sektörlerle değil, yeni alt sektörlerle mutlaka turizm sektörünü büyütmemiz lazım. Daha fazla gelir bırakan sağlık, kış, yat ve kongre turizmi gibi yeni öne çıkan sektörlere ağırlık vermemiz gerekiyor. "

Bakan Ağbal, kalkınma planlarında son yıllarda turizm sektörüne büyük önem verildiğini belirterek, "Bu anlamda Sağlık Bakanlığımız, Kültür ve Turizm Bakanlığımız önemli çalışmalar yürütüyor. 25 öncelikli dönüşüm programlarımızdan bir tanesi de sağlık turizminin geliştirilmesi programı. Bu program kapsamında da inşallah 2018'e kadar sağlık turizmini oluşturan alt sektörlerde de hem sayı bakımından hem de nitelik bakımından önemli mesafeler kaydedeceğiz. Bu çerçevede özellikle termal turizm başta olmak üzere, turizmin sağlık tarafında da yeni bir ivme yakalamayı ümit ediyoruz" dedi.

- "2016 yılı, turizm için kolay bir yıl olmayacak"

Ağbal, "2015 yılı turizm sektörü bakımından kolay bir yıl olmamıştır" ifadesini kullanarak, katılımcılara şöyle hitap etti: "Bunu en iyi turizm sektörü, Kültür ve Turizm Bakanlığı bilir. İnşallah dileriz ki 2016 yılı daha iyi bir yıl olur ama 2015 yılında başta globalleşen terör olayları, içinden bir türlü çıkamadığımız global ekonomik kriz birçok sektörü olumsuz etkilediği gibi, turizm sektörünü de olumsuz etkilemiştir. Genel anlamda bakıldığında turizm gelirlerimiz 2014 yılına göre bir miktar azalmıştır, ülkemizi ziyaret eden ziyaretçi sayısı da azalmıştır. 2016 yılı turizm için kolay bir yıl olmayacak. 2015 yılının özellikle ikinci yarısından itibaren ağırlaşan koşullar, 2016 yılında da belli ki devam eden jeopolitik riskler, devam eden global ekonomik sıkıntılar nedeniyle bir çok ülkede olduğu gibi Türkiye için de sıkıntıları beraberinde getirecek. 2016 yılı için yapılan tahminlerde hem ülkemizi ziyaret edecek ziyaretçi sayısında bir azalma bekliyoruz hem de turizm gelirinde bir miktar azalma. "

- "Sektörde kendine müthiş bir inanç, güven var"

Toplantıdan önce, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy ile sohbet ettiğini anlatan Ağbal, "Başkanımız dedi ki 'biz ne sıkıntılar gördük, hepsini atlattık Allah'a şükürler olsun, bunu da atlatırız'. Ben de dedim ki 'kürsüye çıkınca bunu söylerim'. Dolayısıyla bu güzel bir şey, sektörde kendine müthiş bir inanç, güven var. Bize düşen şey de o inancı ve güveni desteklemek. Normalde birçok sektör 'biz mahvolduk, ayağa kalkamayız' derken, turizm sektörü gerçekten bizim iftihar ettiğimiz bir sektör. Kendilerini gösterdikleri özgüvenden dolayı tebrik ediyorum" ifadesini kullandı.

Ağbal, hükümet olarak, turizm sektörünün karşılaştığı sorunları çözmek için bugüne kadar gereken tedbirleri aldıklarını söyledi. Geçen yıl gündeme gelen konularla ilgili kararlar aldıklarını paylaşan Ağbal, "Şu anda da turizm sektörünün 2016 yılına dönük birtakım talepleri var. Kültür ve Turizm Bakanımız başta olmak üzere, sektör temsilcileriyle görüşmek suretiyle bu talepleri değerlendirip en yakın zamanda bu konularla ilgili kararlar alıp uygulamaya koyacağız. Yeter ki turizm sektörü ayakta kalsın, yeter ki turizm sektörü bu duraklayan büyüme ivmesini tekrar yakalayıp, 2023 hedeflerine ulaşmada yeni bir ivme kazansın. Bunu son derece önemsiyoruz" diye konuştu.

- Karadeniz Bölgesinin turizm potansiyeli

Ağbal, çalıştayda Karadeniz Bölgesi'nin turizm potansiyelini, fırsatları ve riskleri değerlendireceklerini ifade etti.

Bölgenin büyük bir potansiyele sahip olmasına rağmen, hak ettiği turizm gelirini ve hak ettiği ziyaretçi sayısını elde edemediğine dikkati çeken Ağbal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu toplantı güzel tartışmalar, istişareler yapılmasını, yeni fikirler ortaya çıkmasını bekliyorum. Hükümet olarak turizmin belli bir bölgede, belli bir mevsimde yoğunlaşmasını doğru bulmuyoruz. Bunun için özellikle hem turizmin 12 aya yayılması hem de tüm bölgelerimizi kapsayacak şekilde büyümesini hedefliyoruz ve bu yönde de büyük çabalarımız var. Artık 'Türkiye' denilince akla sadece Antalya, Muğla gelmesin, sadece deniz turizmi gelmesin. "

Ağbal, bu toprakların birçok medeniyete beşiklik ettiğini vurgulayarak, "Bu topraklardan onlarca medeniyet gelmiş ve geçmiş, bu topraklarda izleri var. Karadeniz Bölgesi de böyle bir coğrafyada, böyle bir tarihi birikime sahip. İklimi özellikle Körfez bölgesinden son derece fazla sayıda turist çekme potansiyeline sahip. İnşallah bugün burada yapılacak istişareler çerçevesinde çok güzel fikirler ortaya çıkar ve Karadeniz turizmini, Türk turizmi içerisinde hak ettiği noktaya getiririz" dedi.

Hükümetin, Türkiye'nin dört bir yanına hizmet götürme anlayışından, inancından, hayalinden asla kopmadığına işaret eden Bakan Ağbal, "2002 yılında devraldığımız bu bayrağı, 2016 yılında devam ettiriyoruz ve inşallah 2023'ü yeni Türkiye vizyonuyla beraber yakalayacağız. Milletimize vaatlerimiz var, milletimiz için hayallerimiz var. Bunları hep beraber el birliğiyle gerçekleştireceğiz. Gücü milletten aldık, milletimizin yanındayız ve inşallah 2023 için her sektörde hedeflediğimiz amaçlara varırız, hedefimiz bu. Turizm sektörü de bu anlamda çok önemli" diye konuştu.

Çalıştaya, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Maliye Bakanı Naci Ağbal, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu ile Sinop, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Artvin, Gümüşhane ve Bayburt'un vali, milletvekilleri, belediye başkanları ve diğer sektör ilgilileri katıldı.

Konuşmaların ardından Trabzonlu olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, katılımlarından dolayı Bakan Ünal'ın yanı sıra Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ile Maliye Bakanı Naci Ağbal'a plaket takdim etti.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 08.02.2016 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.