Soğuk, yağmurlu ve hüzünlü bir İstanbul akşamında gecenin sessizliğini zaman zaman bozan rüzgâra arada kulak verip yazıyorum içimden geldiği gibi.
Hüzünlüyüm çünkü Annemin çocukluk arkadaşı, akrabamız, köyümüzün gelini Hacer Kibar teyzemizi kaybettik bugün. Uzun zamandır kanser tedavisi gördüğü İstanbul'da vefat etti sabah saatlerinde. Eşi Hasan Kibar babamın da süt kardeşidir. Çamlıköy'ün hemen girişinde, köy mezarlığının yanıbaşındadır evleri.
Merhume Hacer teyzem şu anda cenaze arabasıyla İstanbul'dan Hopa'ya doğru giderken aynı arabada olan eşi Hasan amcayı aradım telefonla başsağlığı dilemek için. Babama verdim telefonu sonra, babam ağlayarak konuştu süt kardeşiyle. Sonra da annem aldı telefonu, o da ağlıyordu konuşurken. Daha bir hafta evvel gitmiştik ziyaretine İstanbul Süreyyapaşa hastanesinde. Morali gayet yerindeydi Hacer teyzemin. Şakalaştı bizimle. Sadece torunlarımı özlüyorum, başka bir sıkıntım yok demişti gülen yüzüyle.
Yıllar yılı birçok kez gelmişti İstanbul'a, her seferinde dönmüştü mezarlıkların yanıbaşındaki evine. Şimdi ise yine Hopa'ya, Çamlıköy'e doğru yolculuğu ama bu sefer evinin yanındaki mezarlık malesef son durağı.
Bir çok amansız hastalığa yakalanan insan gördüm. Hepsinde gözlemlediğim şey, asla yakıştırmaz insan kendine ölümü. Ne kadar ağır olursa olsun, hep bir
umut vardır insanın yüreğinde iyileşeceğine dair. Kim kabullenmek ister ki ümitsizliği, kim bırakıp gitmek ister ne kadar sıkıntılı olsada bu Dünya'yı?
Bu düşüncelerle deli gibi yağan yağmuru seyrederken pencereden, Nazım Hikmet'in "Yaşamaya Dair" şiirinin bir kısmını mırıldandım usulca. . .
Yaşamaya Dair
Diyelim ki hastayız
hem de ağır hem de ameliyatlık,
yani beyaz masadan
kalkmama ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da yine sabırsızlıkla bekleyeceğiz
ajans haberlerini. . .
Diyelim ki, dövüşülmeye değer birşeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orada ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki, hapisteyiz.
Yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla beraber yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani duvarın arkasındaki dışarıyla.
Yani, nasıl nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak. . .
Sonra çocukluğum geldi aklıma. Bu mevsimde geceleri pencereden kar yağıyormu diye sık sık bakar, bir türlü yağmayan karı sabırsızlıkla beklerdik kardeşimle.
Sonunda uykumuz gelir uyuyakalırdık. Sabah uyanır uyanmaz hemen koşardık yine pencereye. Çocuk dünyamıza sessiz bir armağan, çocuk dünyamıza eşsiz bir armağan bembeyaz bir manzara bulurduk karşımızda. Hayran hayran bakakalırdık bu sonsuz güzelliğe. Karların kapladığı çatılar, ağaç dalları, çaylıklar o kadar ahenk içinde, kusursuz gelirdi ki gözüme, seyretmeye doyamazdım. Sonra pencereyi açar, esrarengiz sessizliği dinlerdim uzun uzun. Her zaman bizden kaçan kuşlar, çaresizlikten penceremizin önüne kadar gelirlerdi yiyecek bulma umuduyla.
Sonra sabah kahvaltısı için ekmek almaya giderdim mahalle bakkalımız Niyazi amcaya. Rahmetli Niyazi amca çok iyi bir insandı. Kardan dolayı ekmek gecikir, biz de bu arada Niyazi amcayla tatlı tatlı sohbet ederdik. Kar yağınca dolma tüfeğini hazırlar, yanıbaşında bekletirdi. Bir keresinde karlı bir havada dolma tüfeğiyle yeşilbaş ördek bile vurmuştu. Ekmek geciktikçe sohbet uzar, sohbet uzadıkça da karnım daha da çok acıkırdı. Sonunda ekmek arabasının sesiyle sohbeti bitirir, taze ekmeklerle evin yolunu tutardım.
Büyük küçük herkesin yüzünde bir gülümseme, bir sevinç olurdu. Kar, sadece çocukları değil, büyükleri de mutlu ederdi çoğu zaman. Bu kadar güzel olmasa Cenap Şahabettin
Elhan-ı Şita'yı yazabilirmiydi hiç. Kar'ın yağışını en güzel anlatan şiirdir bana göre Elhan-ı Şita. . .
Her mevsimin bir güzelliği vardır kendince. Kışın yazı, yazın kışı özler insan. Umut insanın ekmeğidir derler. Hep umudederiz birşeyleri. Hayat güzeldir her ne kadar zor olsa da yaşamak. Sağlıkla, umutla, sevgiyle yaşamak. Her anın, her günün değerini bilerek yaşamak.
Acıları, kederleri, hüzünleri paylaşarak yaşamak.
YAŞAMAK. . .
Biliyorum, kolay değil yaşamak,
Gönül verip türkü söylemek yar üstüne;
Yıldız ışığında dolaşıp geceleri,
Gündüzleri gün ışığında ısınmak;
Şöyle bir fırsat bulup yarım gün,
Yan gelebilmek Çamlıca tepesine. . .
-Bin türlü mavi akar Boğaz´dan-
Her şeyi unutabilmek maviler içinde.
Biliyorum, kolay değil yaşamak;
Ama işte
Bir ölünün hala yatağı sıcak,
Birinin saati işliyor kolunda.
Yaşamak kolay değil ya kardeşler,
Ölmek de değil;
Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
Orhan Veli Kanık.
Bütün bunların üstüne başka ne denir bilmem. Vakit hayli geç oldu. Hacer teyzem şimdi epeyce yaklaşmıştır memlekete. Yakınları üzüntüyle bekliyordur onu köyde.
Artık köye gidince yol üzerindeki evinin balkonunda ya da avlusunda karşımıza çıkmayacak. Tatlı dilini, güler yüzünü, hoş sohbetini özleyeceğiz yaşadığımız müddetçe.
Yakınlarına, sevenlerine başsağlığı diliyorum. Mekânın cennet olsun, nur içinde yat Hacer teyze. . .
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz köşe yazısı sitemize 19.12.2012 tarihinde Hamdi Murat Güven tarafından girilmiştir. Metnin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, köşe yazısı metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu yazarın iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle