Hopa'da Sonbahar...
Hamdi Murat Güven
Yaşam - 03/12/2012
Ormanların Esrarengiz Kızıllığa Büründüğü, Kuşların Göç Ettiği, Kızılın Her Tonunu Ayrı Ayrı Resmeden Sonbahar.







Hopa'da sonbahar çok güzel geçer, her mevsim güzeldir Hopa'mızda fakat sonbaharın güzelliği inanılmazdır benim için. Yazdan yaza Hopa'ya gidebilen biri olarak uzun zamandır çok özledim memleketimin güzünü. Yazın yeşilin bütün tonlarını görmek nasıl mümkünse Hopa'mızda, sonbaharda da kızılın ve sarının bütün tonlarını görmek mümkündür.

O yemyeşil ormanlar muhteşem bir kızıllığa bürünüyor, ormanın içinde yürürken yaprakların çıkardığı ses insana huzur veriyor, uzun kış gecelerine hazırlanılıyor. Fındıklar kavruluyor, kümeler yapılıyor. Konserveler, turşular hazırlanıyor. Her yerde bir telaş, tatlı bir koşturmacanın içinde herkes. Uzun zamandır özlenen hamsi süslüyor sofraları.

Her şeyiyle güzeldir sonbahar Hopa'mızda. Yaz boyunca çay toplayan, fındık toplayan, odun kesen, taşıyan insanlarımızın dinlenme zamanıdır sonbahar. Bir sakinlik çöker o yüzden Hopa'ya sonbaharda, gurbetçiler gitmiştir artık, sadece Hopa'da sürekli yaşayanlar kalmıştır. Evladını özleyen ana baba, gurbetteki babasını özleyen evlat kalmıştır. Durulmuştur Hopa yavaşlamıştır, deniz bile bir başına kalmıştır. Bomboştur sahiller sonbaharda, kimsesizdir Karadeniz. . . Hayatımın en güzel sonbaharlarını yaşadığım güzel Hopam'a selam olsun.

. . .

İşte bunları yazmıştım yıllar önce, Hopa'da Sonbahar'ı anlatmak için. Yıllar sonra, geçen Kurban Bayramında, Ekim sonunda yani Sonbaharda gittim Hopa'ya. Çoğu gurbetçi gibi ben de 21 yıldır hemen her sene yazın, Ağustos sonu giderdim memlekete. Bu kez bayramı da bahane ederek uzun zamandır özlemini çektiğim ''Sonbahar'da Hopa'' hayalime kavuştum. Bu on günlük bayram ziyareti, yıllardır mahrum kaldığım güzellikleri bir nebze de olsa tekrar yaşamama vesile oldu.

Meğer ne çok özlemişim dudaklarımı çatlatan, ılık ılık esen Kalaşı, ne çok özlemişim sonbaharda kimsesiz kalan denizimle kıyısında dertleşmeyi. Ben daha gurbete gelmeden, Hopa'da yaşarken yazın gurbetçi akrabalarımız, tanıdıklarımız, üniversite okuyan abiler, ablalar memlekete gelir, deniz kıyıları şenlenir, bayram yerine dönerdi. Sonra sonbahar gelir, herkes geldiği yere döner, deniz kıyıları havaların da serinlemesiyle bomboş kalıverir, denizin bu kimsesizliği beni üzerdi. Ben de sevgili dostum Deniz'in kıyısına gider, -Bak herkes gitti ama ben buradayım, seni unutmadım; der, Deniz'i teselli ederdim.

Arada, deniz kıyısından çakıl çıkarıp, satmak için yol kenarına sepetle taşıyan çocukluk arkadaşım Tuna'ya rastlar, birer cigara yakar dertleşirdik. Tuna Kürt'tür. Hopa'da büyümüştür. Yıllar önce ailesi Hopa'ya göçmüş, babası çay fabrikasında çalışmış, emekli olmuştur. Annesi Safiye teyze, annemin en iyi dostlarından biridir. Ne zaman annemin bir sıkıntısı olsa, Safiye teyze yardımına koşar, odun taşırken, bahçe kazırken yardım eder, derdine derman olurdu. Tuna çocukluğumdan beri sevdiğim, güvendiğim bir arkadaşımdır. Ona da rastladım bu gidişimde. Ayak üstü hal hatır sorduk birbirimize. Kaloriferli binaların kazanlarını yaktığını, ekmeğini öyle çıkardığını söyledi. Oturup deniz kıyısında, eski günlerde olduğu gibi birer cigara tüttürüp dertleşmek isterdim ama ne oturacak kıyı ne de çakıl kalmış eski dostum Deniz'in kenarında. Kocaman kayalar girmiş aramıza. Uzaktan da olsa uzun uzun bakıştık, dertleştik yinede.

Mahallemizdeki kış hazırlıklarına şahit oldum yıllar sonra. Her yanda ağaç motoru sesleri, odun yaranlar, taşıyanlar. Kışın soğuğunda sıcacık evlerinin penceresinden sert rüzgârları, bitmek tükenmek bilmeyen yağmurları, bembeyaz karları seyretmek için odunluklarını, kömürlüklerini dolduran insanlar.

Sonbahar'a dair çocukluk anılarım geldi aklıma. Dedemlerin, ninemlerin sağ olduğu soğuk kış gecelerinde sıcacık evimizi özledim. Oturma odamızda kuzineli sobamız yaz kış durur, salondaki kömür sobamız yazın kaldırılır, kışın tekrar kurulurdu. Soba, odanın ortasında ailenin bir ferdi gibi, canlı bir varlık gibi yanarken çıkardığı seslerle çocuk dünyamıza eşlik ederdi. Babaannem sobanın yanındaki yatağında yatar, uyuyana kadar bize masallar anlatır, eski anılarından bahsederdi. Cuma günleri annemin babası İlyas dedem cuma namazı için köyden iner, gece bizde kalırdı. Annem dedemin bizde kaldığı akşamlarda salondaki kömür sobasını yakardı. İlyas dedem, bizimle çocuk olur, şakalarıyla, tatlı, komik hikâyeleriyle bize unutulmaz saatler yaşatırdı. Dedemin hoş sohbeti, soğuk kış gecelerinde yüreğimizi ısıtan en güzel şeydi. Sobanın üzerindeki çaydanlıkta kaynayan ıhlamur, dünyanın en güzel kokusuyla doldururdu evimizi.

Bu güzel hatıralar tekrar canlandı gözümde. Yıllar sonra Sonbahar'da Hopa'da olmak çok iyi geldi.

Ormanların esrarengiz kızıllığa büründüğü, kuşların göç ettiği, başı dumanlı uzak dağların yükseklerinin beyazladığı, kızılın her tonunu ayrı ayrı resmeden sonbahar.

Kalaş'ın ılık ılık eserek her yanı kuruttuğu, turşuların, konservelerin kurulduğu, kümelerin yapıldığı, fındıkların kavrulduğu, özlemlerin arttığı, gelenlerin gittiği Hazan mevsimi Sonbahar. Ağaçların yapraklarını dökmeye başlamasıyla yeşilliğin örttüğü güzelliklerin ortaya çıktığı, ormanlardaki ferahlık verici çıplaklığın hayranlık uyandırdığı gizemli Sonbahar. Bir yılın daha sonuna geldiğimizi, ömürden bir yaprak daha düştüğünü bize hatırlatan sarı Sonbahar.

Üzerleri fırtınalarla bezenmiş serin ormanlara, sararıp düşen, toprağa karışan her yaprağa, hayatımın en güzel Sonbaharlarını yaşadığım güzel memleketime selam olsun. . .

Güneş gökyüzünden çekilene dek

Yeşil gözlü doğa denize bakar,

Yapraklar sararıp dökülene dek

Benim memleketim hep çiçek kokar.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz köşe yazısı sitemize 03.12.2012 tarihinde Hamdi Murat Güven tarafından girilmiştir. Metnin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, köşe yazısı metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu yazarın iznine tabidir.
Hamdi Murat Güven Arşivi
 » Bir Çocuğun Gözünden 12 Eylül...
 » Atmacacılığı Bir De Benden Dinleyin...
 » Ben Kâzım Koyuncu......
 » Bu Dünya'dan Bir Şemsettin Aşık Geç...
 » Sundura'dan Ortahopa'ya Yürümek......
 » Gurbette Kadın Olmak......
 » Hopa'da Ramazan......
 » Bir Yalnız Adam; Hamdi Güven......
 » Ve Birand Bir Anda......
 » Yaşamaya Dair......
 » Atmacacılığı Bir De Benden Dinleyin...
 » Büyümez Ölü Çocuklar......
 » Hopa'da Ramazan...
 » Şair, Yazar, Ressam... Hepsinden Ön...
 » Şengün Güven...
 » Sekiz Yaşındaki Küçük Kenan...
 » Çocukluğuma Gittim Bu Fotoğraflara...
 » Kemençeci Küçük Muzaffer Amca...