2012-2013 eğitim öğretim yılından itibaren uygulamaya geçirilen ve kamuoyunda 4+4+4 eğitim diye bilinen yeni eğitim sistemi bir çok sıkıntıları ve sorunları da beraberinde taşıyarak toplumumuz üzerinde bir karabasan gibi çökmüş bulunmaktadır.
Öncelikle Milli Eğitim Bakanlığı uygulamaya çalıştığı bu eğitim modelini hiçbir eğitim kuruluşundan, akademik çevrelerden, eğitimcilerden, velilerden, eğitimle ilgili her türlü kurumların görüşüne başvurma gereğini duymamıştır. Topluma üsten dayatmacı bir şekilde uygulanmaya başlanmıştır. Bakanlığın topluma dayattığı bu eğitim modelinin kaynağı tamamen skolastik eğitimden yana kesim ve kurumlar olup, bu kesimlerin beğenisiyle, uluslararası sermayenin direktifiyle şekillendirilmiş bulunmaktadır. Bu eğitim modelinde özellikle insan davranışının %90’ının şekillendiği 0-6 yaş grubuna odaklanmış ve bu yaş grubunun 5 yaş ve üstü hedef alınarak zorunlu dinsel ve skolastik eğitim sürecinin içine sokulmaya çalışılmaktadır. Bu eğitim yapılanmasını oluşturan düşüncede temel amaç insanlarımızın küçük yaşta eğitim sistemimize dahil edilmesi değil, organizasyonel bir şekilde oluşturmaya çalıştıkları dindar ve skolastik eğitim sistemine küçük beyinlerin dahil edilmesi amaçlanmaktadır. Bu amaçlarına ulaşabilmek için zorunlu eğitim yasasını kendi amaçlarını gerçekleştirebilmek için düzenleme içerisine sokmuşlardır. Dini ve teokratik eğitimi toplumun daha derinliklerine yayma ve kapitalist sömürüye karşı oluşabilecek dirençleri kırıp bunun yerine kul olmayı hedefleyen ve bunu amaç edinen bir eğitim modeli topluma giydirilmeye çalışılmaktadır. Bu temelde oluşturulan “yeni” eğitim sistemi küçük beyinleri sarmalayacak şekilde gerçekleştirilmeye çalışılmakta, bunun için zorunlu olarak okula başlama yaşını 60 aya kadar indirmeye kadar gidilmektedir. 60 aylık çocuğun tahta sıralar üstünde gerek mekansal, gerek çevresel gerekse eğitimsel yönden kendisine hiç uygun olamayan bir yapı içerisine sokulmaya çalışılmakta, ayrıca bu hususlar dışında bu yaştaki çocuğun fiziksel, psiko-motor, ruhsal, bedensel, sosyal vb. diğer gelişim özellikleri, algısal düzeyleri dikkate alınmayıp sadece ön gördükleri ve tam bir kul sistemine uygun insan tipini ön gören bir model genelde toplumumuza, özelde çocuklarımıza dayatılmaktadır. Bakanlık bu uygulamaları yaparken sözde seçmeli dersler takviye etmekte, örneğin yaşayan diller ve lehçeler dersini koyduğunu propaganda etmekte, ancak bu dersin seçilmesi ve tercih edilmesi durumunda nasıl okutulacağını ve dersi okutacak öğretmenin nasıl karşılanacağı hakkında muğlaklık sürmektedir. Bakanlık bu dersi seçenlere gerekli alt yapım yok, öğretmenim yok bahanesiyle akabinde Peygamberin hayatı, Kuran-ı Kerim derslerini zorunlu seçmeli olarak çocuklarımıza dayatacaktır. Bu şekilde her okul dinsel eğitim veren bir eğitim kurumu olarak yapılandırılmış olacaktır. Zaten yeni yapılan 40. 000 öğretmen atamasında branşlar bazında en çok ataması yapılan (yaklaşık 3000 kişi) branşın Din Kültürü branşından olması, Milli Eğitim Bakanlığının seçmeli ders yutturmacası temelinde dinsel eğitim sarmalının alt yapısını hazırlama çalıştığı açıkça anlaşılmaktadır.
Gelecekte toplumsal yapımızda onarılması güç yaralara yol açacak bu eğitim yapılanmasına dur denmeli ve toplumumuza dayatılmaya çalışılan teokratik ve skolastik eğitim modeli uygulamasından vazgeçilmelidir.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz köşe yazısı sitemize 12.09.2012 tarihinde Hasan Azaklı tarafından girilmiştir. Metnin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, köşe yazısı metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu yazarın iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle