1960’lı yılların Hopa’sında konu komşu, eş dost sıcak yaz günlerinde sabahtan akşama dek çay tarlaları içerisinde bir yandan minik parmaklarımızla çayları toplarken, verdiğimiz bu emeğin karşılığı olarak büyüklerimiz tarafından bizler gece sinemaya götürülüp ödüllendirilirdik. Akşam olunca mahallece büyüklerimiz tarafından tutulan minibüsle, konu komşu, çoluk-çocuk, yaşlı-genç minübüse doluşur, mahalle olalı geçmişten günümüze dek hiçbir belediye hizmeti görmemiş güzelim Bucak Mahallesinin taşlı, virajlı, çukurlu yollarından çarşıya sinemaya gelirdik. Çocuk gözüyle o gece bizim en büyük gecemiz olurdu, sıcak bu yaz geceleri.
2000’li yılarda bir tek sineması olamayan şimdiki Hopa’da, 1960’lı yıllarda Lostar, Yıldız sinemaları, yazlık İpek sineması, bir de sonradan faaliyete giren Termik sineması bu küçük ilçeye apayrı bir renk katıyordu. Lostar sinemasında western türü filmler oynarken, Yıldız sinemasında yerli yapımı filmler perdede yerini almakta idi. Yazlık İpek sineması ile Termik sinemasında ailelerin izleyeceği tür filmler ağırlıktaydı.
O yıllarda 4 sinema salonu da dolu olarak filmlerini oynatırdı. Hele Çirkin Kral Yılmaz Güney’in filmlerini izlemek apayrı bir haz ve mutluluk verirdi bizlere. Tam olarak Yılmaz Güney’in hangi filminde olduğunu anımsayamadığım, ancak bir filminin sahnesinde “dalda karga var” parolası ile arkadaşlarını uyaran sahnesini hiç unutamıyorum. O yıllarda baş rollerini Türkan Şoray ve Kadir İnanır’ın oynadığı “Selvi Boylum Al Yazmalım”, yine Kadir İnanır’ın baş rolde oynadığı “Tatar Ramazan”, Yılmaz Güney’in “Umut”, Cüneyt Arkın’ın “Ala Geyik” gibi filmler çocuk gözüyle sonsuz bir doyumla izlenirdi. İzlenen her filmin dönüşü gecesi ve ertesi günü bu filmlerin yorumu yapılır, çocuk gözüyle bizler baş rol oyuncusu ile özdeşleşmeye çalışır. Çay tarlaları içerisinde arkadaşlarla izlediğimiz filmlerin sahnelerini kurarak çocuk aklımızla birer film setleri oluşturmaya çalışırdık.
1970’li yıllarda Hopa’da en popüler durumda olan sinemalardan Termik sinemasına girmek ve bu sinemada film izlemek bizler için ayrıcalıklı bir durum sayılırdı. Lisede okuduğum yıllarda bu sinemanın aile matinelerine bizler büyükten sayıldığımız için alınmaz, bizde bu matinelere girebilmek için her yolu ve yöntemi dener, sinemada görevli bekçi amcaları atlatmaya çalışırdık. Bir keresinde arkadaşlarla aile matinesine girmeye çalışırken bekçi amcaları kandıramamışken ve ümitlerimiz suya düşmek üzere iken, o esnada mahalle arkadaşımız olup boyu, endamı ve fiziki görünüşü gösterişli olan Talikot’lu(*) Hasan Özer takım kravat okumakta olduğu Rize Sanat Okulundan hafta sonu tatili için mahalleye geldiğinde, bu arkadaşımızı resmi elbiseli ve grant tuvalet önümüze alıp sinemanın kapısına dayandık. Kapıda görevli bekçi amcalara birkaç arkadaşımızı önden yollayıp az sonra Talikot Valisinin sinemaya geleceği haberini uçurttuk. Gariban bekçi amcalar Vali sözcüğünü işitince hemen hazırola geçtiler, o sırada Talikot Valisi Hasan arkadaşımız takım kravat önde bizler de Vali amcanın sayesinde arkasından sinemaya Bremen mızıkacıları gibi dizili halde girdik. Bu şekilde bekçi amcaları atlatarak, doyumsuz bir halde filmleri izlemeyi hiç unutamıyorum.
Şimdilerde Televizyonlarda oynanan ve saniyede 20-30 insanın öldürüldüğü, insan kanının oluk oluk aktığı, hiçbir sinema değeri olmayan dizi filmlerini gördükçe, çocukluğumuzda sinemaya girebilmek için yaptığımız muziplikleri unutamıyor, o döneme damgasını vuran sinemanın Çirkin Kralı Yılmaz Güney’in ne kadar güzel ve değerli bir sinema sanatçısı olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. O yıllarda ki sinema izleme kültürü ile şimdilerde televizyonlardaki basit adiyane televizyon dizilerini izleme kültürünü karşılaştırdığımda, 40 yıl öncesi o küçük bir kıyı kasabası olan Hopa’da ne güzel bir sinema kültürünün olduğu hususu belleğimden hiç çıkmamaktadır.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz köşe yazısı sitemize 08.08.2012 tarihinde Hasan Azaklı tarafından girilmiştir. Metnin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, köşe yazısı metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu yazarın iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle