Hopa'da Ramazan
Hamdi Murat Güven
Yaşam - 07/08/2012
Parası Olmayana Ekmek Bedavadır







Hopa'da Ramazan, sahura kalkılacak ilk günün akşam ezanı vakti silahlar atılarak, bir nevi Ramazan'ın gelişi kutlanarak başlar. Bizim memlekete özgü olduğunu sandığım bu kutlama şekli çocukluğumdan beri çok sevdiğim bir gelenektir. Bir de ay tutulunca silahlar atılır bizim memlekette ay'ı tutan bıraksın diye herhalde.

Benim için en güzel Ramazan memleketimdeki Ramazandır. Her insan için öyle olsa gerek. Çocukluğumuzdaki güzel hatıralar, iftarlar, sahurlar, topluca gidilen teravih namazları unutamadığım anılardır hayatımda.

Bizim memlekette pide kuyrukları olmazdı iftar saatine yakın. Trafik sıkışıklığından dolayı iftarı yarım saat hatta bir saat geç açtığımız da olmazdı hiç. Bütün bunlar büyük şehirlere, en çok da İstanbul'a özgü sıkıntılar. Ne kadar çok para kazanırsanız kazanın, yaşam kaliteniz küçük yerlerde yaşayan ve sizden çok daha az kazanan insanlara göre son derece düşüktür. Çalıştığınız işyerine gidip gelirken sıkışık trafikte kaybettiğiniz zaman, yaşadığınız stres hayatınızdan çok şeyler alıp götürür siz farkında olmadan. Oysa örneğin Hopa'da çok paranız olmasa da yazın her istediğinizde denize girebilir, eğer hobileriniz varsa avcılık, balıkçılık, ufak tefek bağ bahçe işleri gibi kolayca bunlara zaman ayırabilirsiniz. Bu tür küçük ayrıntılar da insanın hayatını renklendiren, yaşam kalitesini artıran önemli şeylerdir bana göre.

Çocukluğumda Ramazan deyince, eski adıyla "Menekşe sokak", yeni adıyla "Yeni mahalle" olarak bilinen, Sundura mahallesi, eski askeri kışlanın arkasındaki caddede bulunan Ramiz dayı'nın fırını ve nefis pideleri gelir aklıma. Başından hiç çıkarmadığı açık kahverengi fötr şapkası, elinde tesbihiyle fırın çalışanlarını organize eder, üzerine yumurta sarısı sürülmüş enfes pideleri kâğıda sarıp sarıp verirdi müşterilerin eline. Caddenin başından itibaren sıcak pide kokusu her yanı sarar, iftara yakın oruçlu insanları daha da acıktırırdı Ramiz dayının pideleri. Vefat etmiş, Allah rahmet eylesin, Ramiz dayı iyi bir insandı.

Bir de evimizin yukarısındaki Kansula pınar suyunu unutamam. İftara bir saat kala mahallenin gençleri toplanırdık pınarın başına. Türlü türlü şakalar, güzel sohbetlerle vakti geçirir, iftara yakın buz gibi akan suyu kaplarımıza doldurup evin yolunu tutardık. İftarı soğuk pınar suyuyla açmanın tadı hiçbir şeyde yoktu. Ne yazık ki o güzel pınar kurumuş şimdilerde.

Komşular birbirlerine pişirdikleri yemeklerden birer tabak gönderir, sofralar değişik yemeklerle şenlenirdi. Şavşatlı komşularımız patatesli yemekleri, börekleri çok güzel yapar, Yusufelili komşular muhteşem hamurişi yiyecekler yapar ikram ederlerdi.

Sahur'un vazgeçilmeziyse lokma idi. Tok tuttuğu için çoğu evde sahur lokmaları yapılırdı. Burma tatlısı ise bir başka olmazsa olmazıydı sahurların.

Hopa'da fırıncılık daha çok Hemşinli kardeşlerimizin işidir. Onlar kadar hamuru kıvamında, lezzeti muhteşem pideler, ekmekler yapmak mümkün değildir bana göre. Rahmetli Hızır dayı'nın leziz pidelerinin tadını bilmeyen yoktur. Sundura mahallesinde bundan birkaç yıl önce Ramazan ayında pide almak için gittiğim Hemşinli bir tanıdığımın fırınının duvarında aynen şöyle yazıyordu: "PARASI OLMAYANA EKMEK BEDAVADIR" Böyle de bir cömert tarafları vardır memleketimin güzel insanlarının.

Velhasılı çok güzeldi Hopa'da Ramazan. Komşular komşu, adamlar adam, dostlar dosttu alabildiğine. Şimdilerde eskisi kadar olmasa da yine de büyükşehirlerden çok daha güzeldir Hopamızda Ramazanlar. Son olarak sizlere memleket usülü bir iftar menüsü önererek yazıma son vereyim:

Mercimek Çorbası,

Etli Lahana Sarma,

Tereyağında tavalanmış hakiki köy peyniri,

Salça, soğan, maydanoz ve tavuk etiyle yapılan pilav (Brinconi),

Üzerine yoğurt ve tereyağı gezdirilmiş Silor,

Tabii ki yanında Hemşinli bir ustanın fırınından alınmış leziz pide. Son olarak da yerli yumurta ve süt kullanılarak yapılmış Laz Böreği.

Hepinize hayırlı, bereketli Ramazanlar diliyorum, daha nice Ramazanlara sağlıkla, huzurla kavuşmanız dileğiyle. . .

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz köşe yazısı sitemize 07.08.2012 tarihinde Hamdi Murat Güven tarafından girilmiştir. Metnin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, köşe yazısı metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu yazarın iznine tabidir.
Hamdi Murat Güven Arşivi
 » Bir Çocuğun Gözünden 12 Eylül...
 » Atmacacılığı Bir De Benden Dinleyin...
 » Ben Kâzım Koyuncu......
 » Bu Dünya'dan Bir Şemsettin Aşık Geç...
 » Sundura'dan Ortahopa'ya Yürümek......
 » Gurbette Kadın Olmak......
 » Hopa'da Ramazan......
 » Bir Yalnız Adam; Hamdi Güven......
 » Ve Birand Bir Anda......
 » Yaşamaya Dair......
 » Hopa'da Sonbahar......
 » Atmacacılığı Bir De Benden Dinleyin...
 » Büyümez Ölü Çocuklar......
 » Şair, Yazar, Ressam... Hepsinden Ön...
 » Şengün Güven...
 » Sekiz Yaşındaki Küçük Kenan...
 » Çocukluğuma Gittim Bu Fotoğraflara...
 » Kemençeci Küçük Muzaffer Amca...