İçinde yaşadığımız Dünyamızda Kapitalizmin azgın ve sömürücü karakteri sonucunda yağmalanan doğal kaynaklar, endüstriyel ve nükleer artıklarla kirletilen çevre, yok edilen ormanlar, gökyüzüne salınan zararlı gaz salınımları ve bir çok nedenlerden dolayı yaşamakta olduğumuz yer küre üzerinde büyük çevresel felaketlerin oluşmasına yol açmış bulunmaktadır. Bu olumsuz etkenler sonucunda küresel ısınma baş göstermiş, canlıların yaşamında çok önemli yer tutan su havzaları ve su kaynaklarının alanları belirgin bir şekilde daralmaya başlamıştır. Önümüzdeki on yıllarda Dünyamızda küresel ısınmanın sonucunda ortaya çıkan ve çıkacak olan kuraklıklar sonucunda canlıların yaşam alanlarında daralma ve yer değiştirme hareketliliği ortaya çıkacaktır. Kapitalizmin vahşiliği ve açgözlülüğü sonucu oluşan bu durum üzerine uluslar arası karteller ve emperyalist güçler su kaynaklarına hakim olma ve su kaynaklarını tekelleri altına alma stratejisini geliştirmeye başlamışlardır. Uluslararası sermaye su kaynaklarına hakim olma ve suyu ticarileştirme çabalarını sürdürürken, aynı zamanda yer altı kaynaklarını ve zenginliklerini de yağmalayıp talan etme açgözlülüğünü inatla sürdürmeye çalışmaktadır. Ülkemizde son yıllarda sermaye çevrelerince HES (Hidro elektrik santralleri) projeleri altında yüzlerce HES çalışmaları çabası içine girilirken, aslında asıl amaç HES’ler olmayıp, HES’ler bahane edilerek, enerji sıkıntısı öne sürülerek bu maske altında su kaynaklarına sahip olma ve su kaynaklarını ele geçirme, su kaynaklarını, bu kaynaklar içinde ve etrafında yaşayan insanlara, hayvanlara, bitkilere ve tüm canlılara yabancılaştırma, onları yaşamsal düzeyde büyük öneme sahip bu kaynaklardan yararlandırmayıp, bağını koparıp bu kaynakları ticarileştirerek para ile satmayı hedeflemektedirler. Bu temelde ülkemizde bulunan su havzaları;
1. Marmara ve Susurluk,
2. Batı Karadeniz, Kızılırmak, Yeşilırmak, Doğu Karadeniz,
3. Ceyhan, Seyhan, Doğu Akdeniz, Antalya,
4. Asi, Fırat, Dicle, Aras, Çoruh, Meriç, Ergene (aynı zamanda uluslar arası havzalar)
5. Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz, Kuzey Ege,
6. Burdur, Göller, Konya Kapalı ve Van Kapalı havzaları.
Şeklinde altı su havzası olarak belirlenmiş bulunmaktadır. Ülkemizde su havzalarının bu şekilde belirlenmesi tamamen Avrupa Birliğinin, Su Çerçeve Direktifi doğrultusunda yapılmıştır. Belirlenen bu su havzalarının önemli bir özelliği de ülkemizde maden sahalarını da içeriyor olmasıdır. (*)
Yine Doğu Karadeniz Bölgesinde yapılmak istenen HES’lerin yeri dikkatle incelendiğinde amaç HES yapılanması değil, HES’ler bahane edilerek su havzalarının ve su kaynaklarının ele geçirilmesi, yağmalanması, suyun ticarileştirilmesinin yanı sıra bu havzalarda bulunan yer altı zenginlik kaynaklarının da (altın, bakır, demir, manganez v. b) yağmalanması ve de sahiplenmesi hedeflenmektedir. Nitekim MTA (Maden Teknik Arama Enstitüsü) tarafından 1959 yılında Dr. G. Vander Kaaden ve ekibine, 1971 yılında Dragan Koprivica ve ekibine Artvin, Murgul, Arhavi ve Hopa çevresinde yaptırılmış bulunan maden araştırma çalışmaları sonucunda ortaya konan bulgular ile şimdilerde bölgemizde yapılmak istene HES’lerin yerlerinin tam tamına örtüştüğü gerçeği ortaya çıkmaktadır. Bu durum HES’le bahane edilerek uluslararası sermayenin istek ve direktifleri sonucunda su kaynaklarına sahip olma, bu sahiplenme neticesinde hem suyu ticarileştirme hem de bu kaynaklar çevresindeki yer altı zenginlikleri yağmalama temel amaç haline getirilmek istenmektedir. HES’leri ve HES’lere karşı oluşan tepkilerde asıl önemli ve dikkate alınması gereken bu hususlar gözden kaçırılmamalıdır.
(*) 16 Ocak 2012 tarihli Evrensel Gazetesinde yayımlanan Yusuf Gürsucu’ya ait “Hamuduyla Götürmek” başlıklı yazı.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz köşe yazısı sitemize 16.07.2012 tarihinde Hasan Azaklı tarafından girilmiştir. Metnin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, köşe yazısı metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu yazarın iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle