İşyerimin yakınlarındaki bir firmaya bir kamyon dolusu yedek parça geldi. Firma çalışanları kamyondaki büyük kolileri açıp açıp, içindekileri içeriye taşıyor, fazlalık kartonları da bir kenara atıyorlardı. Bir çift göz bütün bu olup biteni dikkatle izliyor, kartonları alıp alamayacağını sormak için cesaret toplamaya çalışıyordu. Ve sonunda oturduğu yerden kalkıp, çıplak ayaklarıyla karşı yoldan kartonların yanına gelerek zar zor duyulan sesiyle sordu:
-Amca kartonları alabilir miyim?
Adam:
-Alabilirsin; dedikten sonra küçücük boyuyla, minik elleriyle kartonları alıp alıp yolun karşısına, anne babasının onu bıraktığı yere yığmaya başladı. Koca kartonları sırtlayınca altında kayboluyor, sadece pantolonunun yırtık paçası ve pıtır pıtır yürüyen çıplak ayakları görünüyordu. Yanına gittim, kartonları taşımasına yardım ettim. Biraz sohbet edebilme umuduyla yüzüne gülümseyerek sordum:
-Adın ne senin?
Zar zor duyulan ince sesiyle cevap verdi:
-Kenan. . .
-Kaç yaşındasın?
-Sekiz. . .
-Okula gidiyor musun?
-Evet, ilkokul ikinci sınıfa.
-Karton toplamayı seviyor musun?
-Evet.
-Annen baban nerede?
-Arabayı boşaltıp gelecekler.
Bu arada Kenan topladığı kartonlardan küçük bir tepecik yapmıştı bile. Sorduğum her soruya gözlerini kırparak alçak sesle cevap veriyor, Anne ve babasına topladığı kartonlarla küçük bir sürpriz hazırlamaya çalışıyordu. Ben sohbete devam etmeye çalıştım:
-Ayakkabın yok mu Kenan senin?
-Var. . .
-Neden giymiyorsun?
Cevap vermeden küçük bir poşetin içinden koyu kahverengi bez ayakkabılarını çıkarıp geçiriverdi küçücük ayaklarına.
Ben tekrar yolun karşısına geçip küçük Kenan'ı izlemeye devam ettim. İşlerini toparladıktan sonra, yolun kenarında park etmiş bir arabanın tekerine yaslanarak iyi bir iş çıkarmış olmanın verdiği keyifle etrafı izlemeye, anne ve babasını beklemeye başladı.
Ben onu izlerken insanların evlatlarını hayata hazırlama noktasında farklı farklı yöntemler izlediğini, Kenan'ın babasının da evladını böyle hayata hazırlamaya, yaşamak için ne yapması gerektiğini ona bu şekilde öğretmeye çalıştığını farkettim. Kenan yaz tatili boyunca karton toplayacak, annesine babasına yardım edecek, arasıra çıplak ayaklarına cam yada çivi batacak, biraz ağlayacak, iyileşince kaldığı yerden işine devam edecek, akşam eve gidince de küçücük yüreği yorgunluğa yenik düşecek, bir köşede kıvrılıp uyuyuverecekti. Kimbilir ruyasında yine karton toplayacak, annesine babasına sürpriz yapacaktı belkide.
Çocukluktaki ruh hali cennetteki ruh hali olsa gerek. Minik yürekler kocaman sevgilerin, mutlulukların çok kolay sığabildiği enginler. Mutlu olabilmeyi bu kadar kolay becerebilmek, ancak çocuk olmakla ya da çocuk kalmakla mümkün olsa gerek.
Hopam.com'un notu: Okuduğunuz köşe yazısı sitemize 04.07.2012 tarihinde Hamdi Murat Güven tarafından girilmiştir. Metnin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, köşe yazısı metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu yazarın iznine tabidir.
Önemli Notlar:
1. Hopam®.com sayfalarında yayınlanan yazılardaki fikirler, yorumlar ve görüşler, Hopa'da yaşayan insanları, Hopa'nın herhangi bir kamuya ait veya özel bölümünü ya da idari yapısını, herhangi bir etnik/politik gurubu, veya diğer ilgili hiçbir özel/tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlamamaktadır.
2. Sitemiz rengini doğadan aldığından bünyesinde sürekli evrimsel bir değişim ve dönüşüm hali barındırır.
3. Sitede yayımlanan tüm içerik, kısmen ya da tamamen kopyalanarak başka bir yerde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Bunun için gerekli ve yeterli koşul, söz konusu içeriği sitemize ekleyen kullanıcının bu doğrultuda izin vermiş olmasıdır.
4. Üyelerimizin, ekledikleri her türlü içerik hakkında sorumlu olduklarını varsaymaktayız. Takip et: @hopam
Tweetle