Araştırmacı Halk Bilimci Yazar Ülkü Önal’ın Şavşat İzlenimleri

03/07/2012 15:29


Haber: Hayati Akbaş







Artvin’in Ardanuç ilçesi doğumlu Halk bilimleri araştırma yazıları ile tanınan Ülkü Önal araştırmalarına devam ediyor. Önal bu defa da Şavşat ilçesinde yaptığı araştırma sonuçlarını okurları ile buluşturdu. İşte Önal’ın kaleminden Artvin ili Şavşat ilçesi:

“Şavşat yurdumuzun şirin ve okuryazarlığı yüksek bir ilçesidir. Halk kültürü de son derece zengindir. Bu zenginlik derlenip gelecek kuşaklara bırakma çalışmaları yetersizdir.

Destek olmadığı için dar imkânlarımla derlediğim derlemelerin bir kaçını okuyucularımla paylaşmak istedim.



KARA GÖL EFSANESİ:

Şavşat ilçesinin Meşeli köyünün başında, Agara mevkiin de Kara Göl bulunmakta. Şu anda turistik bir mesire yeridir. Kara Göl köy de yaşayan beylerin arazisiymiş, çiftlikmiş. Beyinin hizmetçisi, çilgayla tarla koşuyormuş. Hizmetçinin kızı da hotaklık yapıyormuş. Beyde başlarındaymış. Bir müddet sonra bir fırtına kopuyor gök gürlüyor şimşekler çakıyor. Yağmur yağıyor. O zamana kadar görülmemiş bir tufan oluyor. Oradaki insanları öküzleri içine alıp göl oluşuyor. Aradan bir zaman geçtikten sonra, kızın saçları köyün altındaki Tavzet mahallesinden çıkmış. Bu gün dahi gölün etrafı ağaçlarla çevrilidir.

Çilga: Ahşap ilkel saban.

Hotak: Çift sürülürken öküzlerinin önünde kılavuzluk eden kişi.

Elminur Akyıldız

Meşeli köyü.

2004

Meşeli köyünün ortasında düz arazide toprak yığılarak höyük şeklinde tepecik oluşmuş. Tepesinde kale yapmışlar. Toprak altında evler varmış. Burada yaşayanların 7 km. yukarıdaki Pınarlı köyünde hayvanları varmış. İnekler orada sağılır. Sütler pörenklerle kaleye gelirmiş. Bu kalenin ve pörenklerin kalıntıları halen mevcut. ( Ekte fotoğrafları olan bu höyük hiçbir kitaba geçmemiş. )

Selim AKYILDIZ

2004

K SATLEL Kalesinden beyaz atlı, beyaz elbiseli kılıçlı bir atlının atının nallarından kıvılcım saçarak indiğini gören iki kişi var. Satlel kalesi cinli.

PERİ KIZI: Kendi kendine atın kuyruğu ve yelesi örülürdü. Babam peri kızlarının ördüğünü söylerdi. Bismillah denilirse gelmez. Peri kızına iğne batırılırsa sihir bozulurmuş.

Hh Halis kaya-Yavuzköy

LOKMA KUTİ

Bir varmış bir yokmuş. Bir oğlanla anası yaşarmış. Oğlanın evlenme çağı gelince gelin getirmiş. Birlikte mutlu bir şekilde yaşıyorlar. Bir zaman sonra gelin bir adama aşık oluyor. Kocası işe gittiğin de kurosunu eve alıyor. Kaynanasına da diyor ki :” Eğer oğluna dersen, senide onu da öldürürüz. ” Kadın korkudan ses çıkaramıyor. İkisi çalıp kaynanasını oynatıyorlar.

Oynamaktan yorulup helak oluyor. Oğluna da çok iş yapıp yorulduğunu söylüyor.

Bu böyle devam etmekte ama gelinle kurosu kocadan kurtulmanın çarelerini düşünüyorlar. En sonun da Kaf Dağına Kömür Almasını getirmeye yolamaya karar veriyorlar. Oradan sağ olarak kimse gelmezmiş. Gelin yalandan hastalanıyor, yataklara

yatıyor. Hekimi de ayarlıyorlar. Gelip bakıyor :” Bu Kömür Alması yerse iyleşir. ”diyor.

Adam yola diziliyor. Mola verip dinlenirken ermiş bir kişiye rastlıyor. Hoş beşten sonra, nereye gideceğini öğrenince.

“Kaf Dağın da Kömür Almasını ben işitmedim. Oradan geri gelemezsin. Bu işin işinde bir şey var. Bir sandık yaptırayım, içine gir. Hamala verip evine göndereyim. Yatığın odaya koydurayım. O zaman durumu öğrenirsin. ” diyor.

Sandık yaptırıp, içine adamı koyup evine yollamış. Kapıyı nene açmış. Hamal :

- Nene bu sandık sizde kalsın.

- Yok oğul can içeri alamam. Gelinin hersi çıkar.

- Bir akşamlık gelinden gizli odasına koy. İçinde oğlun var.

- O zaman alayım, diyor.

Akşam olmuş, kurosu gelmiş. Neneyi oynatmaya başlamışlar. Nene hem oynuyor hem türkü söylüyormuş.

Yarini yolladı kömür almasına

Ah dini dini, ah dini dini

Hiç kayıl almaz gelmesine

Lokma kuti çeynatiyer

Ah oğul , oğul oğulasın

Çıh zanduktan, al kazmayı

Vur başına al yazmayı.

Oğlan sandığın anahtar deliğinden olanları seyrediyor. Sandığı açıp çıkıyor. Baltayla, karısını ve kurosunu kesiyor.

Tahtaları kaldırıp altına gömüyor. Tekrar yolaçıkıyor. Bir hafta sonra geri dönüyor. Gelini soranlara :

- Ben evde yoktum. Çıkmış gitmiş. Nereye gittiğini bilmiyorum, demiş.

Yemiş içmiş yer altına geçmişler.

Elminur AKDEMİR

Dilaver AKYILDIZ’DAN

Dinlemiş. 63 y.

Meşeli-2004

ŞAVŞAT-KİŞİ ADLARI

ERKEK

ABDUL

ADALET

ALAADİN

ALAMAN

BAŞYÜREK

BAYLİSAN

BEGO

BEHRUZ

BESİM

CABİR

CAMANDAR

CELİL

DERVİŞ

DİYADİN

EFRAİL

EFRAİM

ELFAZ

ELVEDDİN

ELYASA

ENBİYA

ERBAY

ERDEN

ETEMŞAH

FAHAMETTİN

FAİZ

FARIZ

FAZLI

FEERİDDİN

FERAMUZ

FERMAN

FERUZ

FERİTTİN

FİRAKİ

Gül ALİ

GÜL PAŞA

GÜLVERDİ

GÜNER

GÜNDÜZ

HAKİM

HAYATİ

HÜCCET

İLİMDAR

İNTER

İSAPALİ

İSLAM

İSRAİL

İSRAFİL

İZMULLAH

KAPTAN

KARABEG

KİRMAN

KİRMAN ŞAH

KOÇ ALİ

LAÇİN

MAHİR

MAKSUT

MAZLUM

MELİKŞAH

MENSUR

MERD ALİ

MİDAYET

MİKAİL

MİHMEN

MOLLA BEG

MUHUBBİ

MÜDERRİS

MÜKRİM

MÜRSEL

MUHİBBİ

MUHLİS

MUKESSİM

MÜDERRİS

MÜSVEDDİN

MÜZEKKİR

NESRULLAH

NEZVEDDİN

NİHALET

NİYALET

NİYAMETTİN

NURBAY

NÜFEL

ORBAY

PAŞALİ

PEHLUL

RAHİM

REVDET

RİSALET

SACİT

SAİM

SAMİ

SELMEN

SENCER

SEYFİDAR

SEYYARE

SIRMA

SOFU

SÜFİYAT

SÜREYYA

ŞAHBENDER

ŞAHİM

ŞAHİMERDAN

ŞAHİSMAİL

ŞAHSEDDİN

ŞAMİL

ŞENNAN

ŞANVER

TAŞTAN

TEHER

TEMURHAN BEY

TURCAN

VAHDETTİN

VALİ

VELEDİN

VEZİR

ZABİT

ZAHİR

ZEMİN

ZİHNİ

ZİYEDDİN

ZÜLALİ

KADIN

ADİNAZ

AFETİ

AFİDE

AFİTAP

ANİNOR

ASİFER

AYBER

AYFİRE

AYNAS

BAHTİŞEN

BATTON

BEHİYE

BELKİYA

BENDİHAN

BENKLİ

BİLBİL

BİLLOR

BİRSEN

BİNNAZ

BİNNİYE

BULUNMAZ

CEVAHİR

ÇİÇEK

DİLFURUZ

DURMİNUR

EFRUZ

EFRUZE

EHLİNAZ

EHLİDİL

ELFİNAZ

ELFİYE

ELMAS

ELMİNUR

EMSAL

EZİNE

FAİZE

FAZLET

FECRİYE

FEHRİNAZ

FERAHİ

FERAHNAZ

FERASET

FERİFE

FERİNAZ

FERİYEL

FERUZE

FERYAL

FEZARET

FEZİME

FİKRİME

FİTOS

GAYET

GENÇAY

GULİ

GÜLBAHAR

GÜLDANE

GÜL ÇİMEN

GÜL ESER

GÜL FİDAN

GÜLFİKAR

GÜLFİYET

GÜLFİZ

GÜLGEZ

GÜLİNAZ

GÜLPERİ

GÜLMİNAZ

GÜL HANIM

GÜL YETAR

GÜLZADE

GÜNEŞ

ĞENİME

HALENUR

HALLİ

HEFİYA

HİKAYET

HÜREYYA

HURİZET

HÜSNİYA

HOŞNAZ

HUMEYİR

HURİŞAN

HURİZET

HÜNER

HÜNKAR

İFAZE

İFTİNUR

İLMİNAZ

İLMİNUR

İMRAN

İSMİNAZ

İZAMET

KİBRİYA

LALİNDAR

LALİZER

LEMİA

LEVİZE

LEYLİ

LİBAS

MAFURE

MAHİNUR

MAHİRE

MAHİZER

MAHMURİYE

MAHPERİ

MAKNUZE

MAYFİRE

MAYFİROZ

MEDİNE

MEHİYA

MEKNUZE

MELAHAT

MERİYA

MERSİYA

MESUDE

METLUBE

MİHRİYE

MİHRİCAN

MİNARE

MİRAHAT

MİRİNAZ

MİYASE

MÜCEVHER

MÜFİDE

MUHİBBET

MUZELLEF

MÜKERRİM

MÜLKİNAZ

MÜMTELA

NACİDE

NARİYA

NASİYE

NAZİME

NERMAN

NESİBE

NESİME

NESİYE

NEVRETTE

NEVRİDE

NEVRİYA

NEVRİZE

NEZAFET

NİHADE

NİSPET

NÜRFEZA

NUĞDİYE

NUNUŞ

NURDANE

NURİZE

PAKİZE

PAMUK

PAŞA BATTON

PEMBE

PERUZE

RAHİNDE

RESMİYA

REFİDE

RİVAYET

RUHİNAZ

SACİDE

SAFURE

SAİME

SAKİNE

SALİME

SALİSER

SAREYLİ

SATUT

SEBİLE

SEDRİYE

SEHBET

SENİYA

SELAME

SELFİNAZ

SELVİNAZ

SENEM

SERMİN

SEVİME

SEYARE

SEYHAN

SİMİZAR

SIRMA

SULHA

SUNAY

SUNİRE

SUNİYE

SÜSLİ

SÜZEN

ŞAHİNAZ

ŞAHİNDAR

ŞAHSUR

ŞAHVER

ŞAZİME

ŞEKERNAZ

ŞEMİYA

ŞEREFİYE

ŞETARET

ŞÜKİFE

ŞÜKRİYA

TAMİRE

TEHMİNE

TENZİLE

TUNTUL

TUTİYA

ÜMMİHAN

ÜZÜM

VARDİNEZ

VECAHAT

YETAR

YOSMA

YILDIRAY

YURDİŞEN

ZAKİRE

ZEBİYA

ZEFİDE

ZEMİRE

ZENURE

ZEYCA

ZİNAFER

ZÜHTÜ

MANİLER

Tağlar alacalandı

Gemilar bacalandı

Yazuh genç ömrüma

Tezikan kocalandı.

Atma beni taşinan

Gözüm toldi yaşinan

Dolanem nera gedem

Bu talihsuz başinan.

Dert benda kara benda

Eylanmaz yara benda

Yuvasuz kuşlar gibi

Kalmişim perekenda

Bostan ekili kaldi

Çeper çekili kaldi

Bur da bir garip ölmiş

Yurdi tökili kaldi.

Atma beni vurursun

Sonra pişman olursun

Benim gibi garibanı

Sonra ner da bulursun.

Bu tağlar ulu tağlar

Etrefi suli tağlar

Ben derdimi söylarsam

Elalem durur ağlar.

Mihriban KARA

SÜLES Köyü

2004

Mektup yazdım bilasın

Okuyasın gülasın

O mektubun üzerina

Durmayasın galasın.

(Seher Kaya)

Mektup yazdım bilasın

Ohiyasın gülasın

Eger beni unutursan

Allahın’dan bulasın.

(Selim AKYILDIZ-Meşeli köyü)

Ho gülüm ho

Sarı yazma sararım

Yiturmişim ararım

Her gelane sorarım.

Elin da hızar

Poğluğta gezar

Her söza kızar

Elminur hanım.

Elminur AKDEMİR

Kök dibinda kavurma

Dumanini savurma

Kız seni alacağım

Titan (oğlak) gibi bağırma.

Karşi da alma yerlar

Biz da yesah na derlar

Bizda yesah almayi

O, oni sevdi derlar.

Yavuz AYDIN - Şavşat

MEŞELİ KÖYÜNDE ARMUT ADLARI

ARKULA: Enerken olan, yuvarlak armut.

BEG ARMUDU: Kışın olgunlaşır. Küçük cins bir tarafı kırmızı beyaz.

COBOŞONA: Olgunlaştığı zaman içi ciyerlenir ve tatlı olur.

KUĞE:

SAKERA: Küçük cins, erken olgunlaşır.

NAĞSET:

MAÇERULA:

MAKARA:

NAĞSET:

TEVRECUL: Koni şeklinde olur, kışın yetişir.

MEŞELİ KÖYÜNDE YENİLEN YABANİ BİTKİLER

ATOL: Yer elması.

BOTHORA: Şaşot kovan çiçeği, beyaz renkli çiçek açar. Kökü patates gibi çıkarılarak yenir.

ÇİKANTULA: Yerden çıkarılıp yenir.

ÇİNÇAÇUNA: Çayırlarda biter. Tuzlanarak yenir.

ÇİSMAT: Acı ot, ekilir. ( Tere otu)

KEKRE: Kırlarda biter, yaprakları büyük olup beyaz çiçek açar. Özengi yenir.

MESHAL: Dağda yetişen küçük üzüm.

MOÇİ: Kara meyvesi olan küçük ağaç. Dağlarda olur.

ÖKÜZ KUYRUĞU: Yarım metre boyunda dağlarda olur, özengi yenir.

TELEĞAÇ: Büyük yapraklı, özengi soyularak yenir.

TERO: Tarlalardan çıkarılır. Kestaneye benzer. Kabuğu siyah içi beyaz. Kabuğu soyularak yenir.

SELİM AKYILDIZ-ELMİNUR AKYILDIZ

MEŞELİ KÖYÜNDE YER ADLARI

AGARA

AĞO

BAGAT

BİTAVUR

BOZSU

CİMCİMALAR

CİNLİ KAYA

CİN TAĞI

ÇİPLİĞEV

ÇİNOBOL

ÇOĞAZELAR

ÇENKELEK

DADAGOTİLA

GOBAZELAR

GUÇAVRA

ĞALEZALAR

ĞELA

DELİKLİ TAŞ

KABAYLİ

KARAGÖL

KARASU

KİLSELER

KOPİZERA

KOTİTAV

KUDRET

KUNĞAT

MANSURAT

MORBEDELA

MUKEZALAR

NAÇİKEV

SABRİYELA

SAÇİLE

SAKOLTA

SAKUNDAR

SALKOT

TAŞLI YOKUŞ

TATĞORA

TAVZET

TETROP

TETRESATİBA

TIDĞELA

TIKALIK

VAKE

ZORTLAR

SELİM AKYILDIZ-

- Ayran kendini aştan, çiviki kuştan saniyer.

- Eringan kari, her gün bişirir bişi.

- BOROBAN

- Yılbaşında deve yapılır. Yüzler boyanır. Deyiş diyerek kapı kapı gezilir. Her kapıdan yiyecek toplanır. Veya koyun kesilerek yenir. Apar çapar, elleri değnekli yüzleri boyalı kişiler olurmuş.

MEŞELİ-SÜLALE ADLARI

Çuğazelar

Bayraktarlar

Demircilar

Kobazelar

Mukalelar

Ogeçalilar

AVİ

Emin isminde amcam varidi. Hanımı öldü. Cevizli köyünden bir hanım aldı. Bir çocukları oldu. O da Atalar köyünden birinden ayrılmış ama resmi nikahtan düşmemişler. Kocası da başka kadınla evlenmiş iki çocuğu olmuş.

Çocuğun okul çağı geldi nüfus cüzdanı yok. Yengem başka adamla evli görüldüğü için

kayıt ettiremiyorlar. Mahkeme devam ediyor. Yengemin eski kocası demiyor ki :”Ben evliyim.

Çocuklarım da var. ” Hakim geri atıyor. Mahkemeye gidip geliyorlar. Yengemi mahkemeye ben götürdüm. Dedim ki :”Hakime diyeceksin ki ben başka adamla evliyim. Bu çocukta benimdir. Eski kocamda evlidir. Çocukları var. ”

Mahkeme başladı. Yengemi içerden çağırdılar girdi. Hakime çocuğu göstermek için, çocuğun kolundan çekiyor. Oda içeri girmiyor. Yengem kızdı:

“Ula avi içeri gelsene. ”dedi.

Hakim savcı şaşırdı ayı burada ne geziyor diye.

Bana sıra gelince dedim ki :

“Çocuğuna avi diyor. Bu çocuk yengemle amcamındır. Boşayacağınız kocası da evlidir

iki çocuğu var. Siz halen mahkemeyi geri atıyorsunuz. ”

Araştırdılar, ayırdılar. Amcama kayıt oldu.

Binali GÜN Meşeli Köyü Şavşat-2004

ALACA ÖKÜZ

Artvin’in yakın köyün de Ahmet ismin de bir adam yaşarmış. Her gün sabahtan kalkıp Artvin’e gidip içki içermiş. Bekar oğlu ve kızı varmış. Bunlar çalışıp çabalayıp para kazanıyormuş. O da gidip içiyormuş. Komşular bu duruma üzülmüşler. Bir gün toplanıp demişler ki:

“Ayıp oluyor. Evdekiler çalışıyor sen içki içiyorsun. Bu iş sana iyi gelmez. Vaz geç. ”

İçki içmeyi bırakıyor. Bu sefer de kumara başlıyor. Kazandığı parayı oraya yatırıyor.

Komşular toplanıp diyorlar ki :

“İçkiden vaz geçtin. Gel kumardan da vaz geç. Yazıktır parana. ”

Ahmet kumarı da bırakıyor. Bir tütünü sarıp içerken hanımı diyor ki:

“İçkiden, kumardan vaz geçtin. Ortalığı acı dumana boğuyorsun. Gel sigaradanda vaz geç. ”

Ahmet hemen yerinden kalkıyor. Tütünü toplayıp sobaya atıyor. Çıkıyor kapıya, alaca öküzü ahırdan açıp kirkalı kendi boğazına bağlıyor. Öküz gibi böğürüyor. Kızı gelip kapıyı açıyor ki babasının boğazında kirkal öküz gibi böğürüyor. Kız korkup kaçıyor. Annesine diyor ki:

“Babam delilenmiş. Ahırda kirkalı boğazına bağlamış. ”

Karısı gidip durumu görünce delilendi diye adamları toplayıp gelmiş. Bunu döveceklermiş.

Değnekleri kaldırınca demiş ki:

“Bana ‘içkiyi bırak’dediniz, bıraktım. ’Kumarı bırak’dediniz bıraktım. Şimdi de hanım diyor ki:’sigarayı bırak. ’O zaman benim alaca öküzden bir farkım kalmaz. Dökün önüme çalayı

ki yiyeceğim. ”

Tarık DEMİR Meşeli köyü Emekli öğretmen Şavşat-2004

Kirkal: Sığırları ahırda bağlamak için kullanılan ahşap araç.

Çala: Kurutulmuş, mısır bitkisi.

YEL DEĞMEMİŞ YATAK

Öğretmen Şevket’le kolcu Yusuf, yedi Mart törenlerini seyretmek için Şavşat’a yaya olarak geliyorlar. Akşam olunca Şevket , Yusuf’a soruyor:

“Biz nerede kalacağız?”

“Çavdarlı köyünde Hüseyin Ağa var onun yanında kalacağız. Ona çok misafir gelir. Yemek yedikten sonra ona diyeceksin ki : Bana öyle yatak sereceksin ki yellenmemiş olsun. ”

Akşam oluyor Hüseyin Ağa da misafir oluyorlar. Şevket, kolcunun öğrettiklerini ağaya diyor.

Hüseyin Ağa, sobanın borularını uç uça takıyor. Pencereyi açıyor. Borunun bir ucunu yatağa koyuyor. Öğretmene diyor ki:

“Gel yat. ”

“Bu borular ne?”

“Yarın senin gibi gelip yellenmemiş yatak isteyecek. Kış günü nerede yıkayıp kurutacağız. Sen , yat yellendin mi borudan dışarı çıkar yatağa değmez. ”

“Olmaz yatmam. ”

“Yat. ”

Bunu yatırıyor. Kolcu Yusuf’ta gülüyor. Sabah namazı vakti bu kalkıyor kaçıyor. Bayramı seyretmeden geri dönüyor.

Tarık DEMİR

HO GÜLÜM

Ho gülüm ho

Sari yazma sararım

San zannetin unutti

Her galana sorarım

Ho gülüm ho, ho gülüm ho

Ayvandan endim bugün

Elinda altun gügüm

Eger yari sorarsan gülüm

Ne dün gördüm ne bugün

Ho gülüm ho

Bostana endim

Bostana ektim kına

Na zaman kızracah?

Kız senin miskin kocan

Na zaman zıbaracah?

Ho gülüm ho

Karpuz kestim suyumiş

Yar dizinda uyumiş

İşmar ettim galmadi

Kürt içinda büyümiş.

Elminur Akyıldız-Şavşat Meşeli köyü-2005-04-

63 yaşında

Tüfegim umuzumda

Erzurum’dur, Erzurum.

Sarmıyor kızlar beni

“ “

Ne zulumdur, ne zulum.

Ağ duman kara duman

Girdi taşın altına

“ “

Yar yastuğun yoğisa

Kolum başın altına.

Elminur Akyıldız.

Şavşat’ta üç arkadaş başka bir köye gidip hayvan alıp geri dönerken hayvanlar açmış harmandan mısır çalasının konası (demet) alıyor. Nene çıkıyor bunlara kızıyor. Adam da diyor ki:

“Böl konanın yarısını

Söylatma adamın karısını”

Tanıdık bir nine varmış. Karınlarını doyurmaya oraya gitmişler. Nenenin elinde kazma varmış duvara dayatmış.

1. adam diyor ki……………

2. adam kazmaya bak

3. adam sapını da çıkar heybeye bırak

NENE KAZMANIN ÇALINDIĞINIDA ANLIYOR ANLAMAMAZLIKTAN GELİYOR.

Pilekiye cadi vurup pişiriyor. Yanında kızılcık ezmesini açıp koyuyor.

Nene diyor ki:

Ula yeyin ezmayi

Alişmişsiz poşa gibi kapi kapi gezmayi

Başız gözüz kırılmadan yerina koyun kazmayı

ABDUL ALTUN-CEVİZLİ KÖYÜ-ARDANUÇ

ADAM KAYASI EFSANESİ

Şavşatın Düzenli köyünden gelin alayı yolda gidiyormuş. Yavuz köylü bir adam tepede durup taş atıp gelinin duvağını düşürüyor. Gelin: “Allah seni taş etsin” diye beddua ediyor. Adam taş kesiliyor. O kayanın adı da Adam kayası olarak kalıyor. Yavuzköy sınırları içerisindedir.

TAŞTAN GÜMÜŞ-DÜZENLİ KÖYÜ-86 YAŞINDA-İLKOKUL MEZUNU-2012

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 03.07.2012 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.